5
3.ligden amatör kümeye düştüklerinde aynı gruba düşmeyelim diye dua etmiştim. çok şükür iki gruplu ligde farklı gruplardaydık. biz de (trakya üniversitesi), onlar da gruplarında birinci oldu. keşanspor rekor bile kırmış olabilir, 3.ligdeki takımlarını bozmamışlardı.
her iki takım da 3.lig için gruplara gidecekti ama, geleneksel edirne şampiyonluğu maçları da oynayacaktık formalite olsa bile. tam da o maçlar sınav zamanıma denk gelmişti. peder kulübün 2. başkanı. burada bir parantez açmak şart. 19 yaşında edirneye transfer olunca futbolcu olma şansımızda kalmadı, peder yüzünden, neymiş özlerlermiş beni. ah be baba. neyse, peder illa ki gelicen diyor. yahu keşan sahası çim, ben de çim ayakkabısı yok, hem ertesi gün sınav var. yok hocam, kıvıramadık. peder dedi ki, git sirkecideki alış veriş yaptığımız yere ne istiyorsan al. ulan zaten gidip oynamak istiyorum o maçları. geldik gaza, gidip çim ayakkabısını aldık.
gecenin bir yarısı edirne ki, istanbul'da hayat bitmeden otobüse binip gittiğim görülmemiştir. neyse, gittik keşana. şehir ayakta. halbuki manasız bir maç, 3.lige çıkmak için bizim maçın hiç ilgisi yok. daha önce edirne şampiyonluğu var keşanın.
soyunduk, ısınmak iiçin çıktık sahaya. hep yaptığım gibi, sahaya çıkar çıkmaz orta sahadan topu kaleye vurdum tıngır mıngır. top avuta gitti. bir ses geldi : yuuuuuuuhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh!!!!!!!!!!!!!!!
bu ne lan ! daha ısınmaya çıktık. top da gitti tel örgülerin dibine. gidip ben alıcam mecburen. tel boyuna gelmiş kızancıklar basıyorlar küfürü, basıyorlar tükürüğü. benim de bi kulağımın arkası kalmış, ben de gerekeni yaptım elbet. (aramızda kalsın)
maç başladı, keşan acayip bir takım. 6-2 yendiler bizi. ayıptır söylemesi bizim golleri biri frikikten, diğeri 25 metreden captano* attı.
ama ikinci devre kabustu. 10 dakikada bir kramp giriyordu, kenara alıyorlardı beni. attığım 2. golden sonra keşanspor'un masörü ilgilnemeye başladı benle. masaj yapıyor, krem sürüyor falan. babalar 6 tane çaktılar bize, haftaya edirneye gelecekler, mis gibi rahatlar tabii.
maçtan sonra takımı bıraktım, keşandan direkt istanbula döneceğim. keşanlı yöneticiler bizimkilerden beni aldılar, yemeğe götürdüler. yemekte "biz seneye 3.lige çıkıcaz, seni alırız" muhabbeti yaptılar. otobüse götürürlerken, maçtan önce küfreden kızancıklar "10 numara, çok iyiydin, helal olsun" falan dediler. ben de içimden "ulan o 2 golle 2-0 biz alsaydık maçı, şimdi böyle söyler miydiniz" dedim.
keşanspor yöneticileri otobüs biletimi aldılar, şöföre beni teslim ettiler sağolsunlar.
ertesi hafta edirnede yine yendiler bizi 2-1. ayıptır söylemesi golü yine captano attı.
hakikaten o sezon 3. lige çıktı keşanspor, çağırdılar da beni. ama hocam, okul istanbulda takım keşanda olmazdı. amatör küme değil ki bu, idare etsinler, hem de başkan peder değil ki:)
edit :harrycool'un bahsettiği net doğru. sanırsın ingiltere, 5.000 kişi amatör takım maçına geliyor. bu takım göztepe gibi bir geçmişe de sahip değil, unutmamak lazım.
her iki takım da 3.lig için gruplara gidecekti ama, geleneksel edirne şampiyonluğu maçları da oynayacaktık formalite olsa bile. tam da o maçlar sınav zamanıma denk gelmişti. peder kulübün 2. başkanı. burada bir parantez açmak şart. 19 yaşında edirneye transfer olunca futbolcu olma şansımızda kalmadı, peder yüzünden, neymiş özlerlermiş beni. ah be baba. neyse, peder illa ki gelicen diyor. yahu keşan sahası çim, ben de çim ayakkabısı yok, hem ertesi gün sınav var. yok hocam, kıvıramadık. peder dedi ki, git sirkecideki alış veriş yaptığımız yere ne istiyorsan al. ulan zaten gidip oynamak istiyorum o maçları. geldik gaza, gidip çim ayakkabısını aldık.
gecenin bir yarısı edirne ki, istanbul'da hayat bitmeden otobüse binip gittiğim görülmemiştir. neyse, gittik keşana. şehir ayakta. halbuki manasız bir maç, 3.lige çıkmak için bizim maçın hiç ilgisi yok. daha önce edirne şampiyonluğu var keşanın.
soyunduk, ısınmak iiçin çıktık sahaya. hep yaptığım gibi, sahaya çıkar çıkmaz orta sahadan topu kaleye vurdum tıngır mıngır. top avuta gitti. bir ses geldi : yuuuuuuuhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh!!!!!!!!!!!!!!!
bu ne lan ! daha ısınmaya çıktık. top da gitti tel örgülerin dibine. gidip ben alıcam mecburen. tel boyuna gelmiş kızancıklar basıyorlar küfürü, basıyorlar tükürüğü. benim de bi kulağımın arkası kalmış, ben de gerekeni yaptım elbet. (aramızda kalsın)
maç başladı, keşan acayip bir takım. 6-2 yendiler bizi. ayıptır söylemesi bizim golleri biri frikikten, diğeri 25 metreden captano* attı.
ama ikinci devre kabustu. 10 dakikada bir kramp giriyordu, kenara alıyorlardı beni. attığım 2. golden sonra keşanspor'un masörü ilgilnemeye başladı benle. masaj yapıyor, krem sürüyor falan. babalar 6 tane çaktılar bize, haftaya edirneye gelecekler, mis gibi rahatlar tabii.
maçtan sonra takımı bıraktım, keşandan direkt istanbula döneceğim. keşanlı yöneticiler bizimkilerden beni aldılar, yemeğe götürdüler. yemekte "biz seneye 3.lige çıkıcaz, seni alırız" muhabbeti yaptılar. otobüse götürürlerken, maçtan önce küfreden kızancıklar "10 numara, çok iyiydin, helal olsun" falan dediler. ben de içimden "ulan o 2 golle 2-0 biz alsaydık maçı, şimdi böyle söyler miydiniz" dedim.
keşanspor yöneticileri otobüs biletimi aldılar, şöföre beni teslim ettiler sağolsunlar.
ertesi hafta edirnede yine yendiler bizi 2-1. ayıptır söylemesi golü yine captano attı.
hakikaten o sezon 3. lige çıktı keşanspor, çağırdılar da beni. ama hocam, okul istanbulda takım keşanda olmazdı. amatör küme değil ki bu, idare etsinler, hem de başkan peder değil ki:)
edit :harrycool'un bahsettiği net doğru. sanırsın ingiltere, 5.000 kişi amatör takım maçına geliyor. bu takım göztepe gibi bir geçmişe de sahip değil, unutmamak lazım.