• 174
    rıdvan dilmen'in bir lafı varmış duyduğuma göre. "iddaa türkiye'de taraftarlığı öldürüyor" demiş. kısmen doğru söylemiş. tamamen katılamam ama. kendi takımının maçlarına oynamadığın sürece bahis çok keyifli bir şeydir. ama öyle dünya haritasında yerini bilmediğin ülkelerin takımlarına oynamayacaksın. televizyondan naklen izlediğin maçlar olacak. hatta imkanın varsa statta izlediğin maça iddaa oynayacaksın; şehrinin takımına aslında destek olmadığın halde o takımın maçına bahis oynamak gibi... çünkü internetten yazılarla takip ettiğin bir maçın heyecanıyla bahis oynadığın, seyrettiğin ve 90+4. dakikasında penaltı çalınan maçın heyecanı farklı olur.

    ama bu düşüncelerimi değiştiren bir şey oldu. duyduk ki iddaa bugünkü * maça galatasaray'ın kazanması ihtimaline 4.20 oran vermiş. hay maşşallah. bu yazıyı okuyanlar yardım ederse sevinirim, bu maça tek maç üzerinden 5 lira vermek istiyorum. hatırlayamayacağım kadar uzun süredir iddaa oynamadım. tek maça nasıl kupon yapılır, nasıl 5 lira (sizin tabirinizle) basılır; hiç bilemiyorum. niye 5 lira? ay sonu, sigara param kalmadı. banka hesabımda para var da, bu iş için 5 lira çekmeye gitsem o hesaptaki parayı kurutana kadar kullanırım. tek istediğim, bugün öğlene doğru uyandıktan sonra hazırlanıp iddaa bayiisine gitmek, oradan bir de dedeme uğramak, sonrasında maç vakti eve gelmek. hiç öyle derbi öncesi programlara filan bakmak istemiyorum. zaten pek dikkat çekici şeyler de olmuyor. maç saatine kadar maçı düşünmemek ve bir sefer de futbolcu gibi maça konsantre olmamak istiyorum.

    kaybedersek?

    hani o 10 senedir kaybettiğimiz, ısrarla kaybettiğimiz, kaybettikçe bahaneler bulduğumuz kadıköy deplasmanları var ya; işte ben onların çoğunu -sizin gibi- takip ettim. takım kaybetti, ben üzüldüm, biz üzüldük, hevesimizi kaybettik, ama sonraki maçı yine aynı umutla izlemeye koyulduk. 6-0'dan sonraki ilk kadıköy derbisi; 2004'ün şubat ayı olsa gerek... biz rezalet haldeyiz, fener 2. yarıya çok iyi başlamış ve çok formda. herkes yine 5-6 fark bekliyordu, yine de soğuk havaya rağmen gittim o maça. ha, ne oldu? ben takip ettikçe biz kaybettik. biz kaybettikçe ben takip ettim. bugün yine yenilelim, ne olacak? 10 senedir yeniliyoruz zaten. 10 senedir bu maçlardan hiç para kaybetmemiştim. ama hepsinde çok üzüldüm. hiç üzülmeye alışmak olur mu? bugün kaybedersek yine üzülürüm. ama galatasaray'a sevgim hiç azalmaz, buna eminim. umudunuz da hiç azalmıyor. hani klişe bir tabir var ya; düştükçe daha çok kalkmak istiyoruz.

    kimse kusura bakmasın da, biz bu maçı kaybedersek ben üzülmek istiyorum. yine küskün bir surat ifadesine sahip olmak istiyorum. ben para kazanırsam mutlu olurum. öyle böyle değil, parayı felaket severim. cebime fazladan para girdiğinde tabii ki mutlu olurum. ben galatasaray'ın maç kaybetmesi üzerine mutluluk kurmak istemiyorum. "abartma lan" diyenlere; haftalar öncesinden bu maçın iddaa oranının açıklanmasını bekleyip, haftalar öncesinden bunu duyurup fenerbahçe'ye para basacaklarını bas bas bağıranlar değil de ben mi abartıyorum? fenerbahçe'ye bahis oynama isteğine saygı duyuyorum. ama bu durum kardeşinin, en yakın dostunun hasımlarıyla işbirliği yapmak gibi. buna sempati besleyemiyorum. o takımı yenildiği için üzgün ama para kazandığı için buruk bir sevinç taşıyan surat ifadesi var ya, onu görmek istemiyorum.

    maçı kazanırsak?

    para mühim değil aslında. ben bu maçı istiyorum. 10 senedir "hadi bu maçta şeytanın bacağını kıralım" , "hadi bu maçta şampiyonluğu koparalım" diye diye beslediğim umutlar bu sefer hüsran olmasın istiyorum. son olarak lucescu dönemindeki avrupa maçlarında atıp rafa kaldırdığım naraları bugün atıp mahalleyi ayağa kaldırmak istiyorum. 89. dakikada attığımız ve bizi öne geçiren golle çıldırıp, 90+2. dakikada kale çizgisinden çıkardığımız topla aklımın bir bölümünü televizyon karşısında bırakmak istiyorum. hatıra diye aldığım vuvuzelayı şu nefes almakta bile zorlandığım grip halimle öttürmek istiyorum. hani yazın avrupa basketbol şampiyonasında bir maçtan sonra hidayet türkoğlu yerinde duramıyordu, muhabir "sakin ol" deyince "nasıl sakin olayım ya, manyak mısın?" diyordu ya, işte öyle olmak istiyorum. evimin 100 metre ilerisindeki fenerbahçeli arkadaşımın evinin önüne kadar koşup kapısını çalmak istiyorum. akıllı fenerbahçelilerle sorunum olmaz aslında. ama hani bazen yazılarında galatasaraylı gibi konuşup "bu kez avrupa'da olsun kocacım, böyle acıyor kocacım" diyen beyinsiz sümükler var ya, onların suratlarını hayal etmek istiyorum. ali aydın'ın o anda ne yapmak istediğini düşünmek istiyorum.

    iddaa'dan bugüne kadar 5 kuruş kazanamadım. hep kaybettim. galatasaray da hep kaybetti. bu kader artık değişsin istiyorum. kazandığım parayı (haramdır-helaldir) almaya gittiğimde galatasaray'a 4.20 oran veren iddaa'nın logosuna bakıp bir münir özkul nahı çekmek istiyorum. cüzi bir miktar olsa da, o parayı çatır çatır yemek istiyorum. yediğim paranın boku da olacak tabii. işte onu sıçarken hani olimpiyat sonrasındaki türkiye kupası finalinden önce (2005 işte) eliyle 6 işareti yapan, maçtan sonra 5-1'i önceden bilmiş sayılan gerizekalı var ya, onun suratına sıçtığımı hayal etmek istiyorum.

    belki bu hayaller yine suya düşecek, bizim 5 lira çöpe gidecek. ama bir gün mutlaka bu hayallerim gerçek olacak. işte o gün galatasaray'ın mağlubiyetinden para kazanmamış biri olarak en çok ben sevineceğim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın