1024
galatasaray'ın ayhan akman'dan sonraki fantazisidir. ayhan akman, beşiktaş'ta layık-ı vechile muamele görmediğinden sebep sepetlenmiş; ve galatasaray'a gelip kendisini bulmuştu. aynı şey servet çetin için neden geçerli olmasın yaklaşımının tezahürüydü servet çetin'in galatasaray'a gelmesi. aynı hata gökhan zan'da da yapıldı. gökhan zan hatasını, serdar özkan takip etti. servet çetin'den sonra galatasaray uyanamadı ne yazık ki. ta bugünlere kadar geldik. uzun ve kalas yokluğunda ta önce fener'e sonra da galatasaray'a yükselen servet çetin, bu takımlarda oynadığı için elbette milli takıma da seçilecekti, önceden ara ara alınıyorsa da bundan sonra devamlı çağrılacaktı. bir süre sonra da milli takımın stoperi apoletiyle de iyice erişilmez bir makama vasıl olacaktı. emre güngör'e bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. gariban gaziantep'e gittiğinde milli takımda devamlı oynayacağını zannediyordu, hiç değilse böyle söylüyordu. ne yazık ki işler bu kadar basit yürümüyordu. üç büyük takımda defansı büyük ölçüde türk oyunculardan kurulu olan tek takım galatasaray'dı.
galatasaray'daki defans elemanlarının büyük çoğunluğu da ahım şahım yeteneğe sahip değildi. yeteneği olmayan, kafasını kullanmayan her insan gibi bunlar da bu hayati önemi haiz açıklarını çok çalışarak, meşhur tabirle aslanlar gibi mücadele ederek kapatıyorlardı. insan hayatında yaratıcının enteresan bir dengesi var. bir insana tüm olumlu özellikleri yüklemiyor, parça parça, kısım kısım. kimi çok zeki oluyor, ama çelimsiz oluyor. kimi eşşek gibi gövdeye sahip oluyor ama bir kıtır kadar akla sahip olamıyor.
her neyse, genel olarak insan fiziksel güç ya da mental güç arasında optimal denge arayışında olur. bu çerçevede bakıldığında tüm kıroların, öküzlerin, recep ivedik ekolüne mensup talebelerin neden zekadan yana piyade oldukları çok çabuk kavranacaktır. tüm gerzekler en başta fizik güç unsurlarını öne sürerler, meramlarını ifade ederken erkekçe (elbette onların anladığı anlamda bir erkek tipolojisi bu) bir lugatçeleri (vokabuler) vardır. kaba fiziksel güçe önem veren, sine qua non mesabesinde yer ayıranların büyük bir kısmı da beyin bakımından nasipsiz olduğundan sebep akıl veren akıldanelerin sözlerine, mahmuzlamasına, ittirmesine, dürtmesine, gaza getirmesine karşı koyamazlar. bu adamlara kendi başına karar verip alabilen, inisiyatif sahibi olabilen, tercih yapabilen kısacası adam muamelesi yapıldığında ise ne yazık ki kendilerine güvenilmediğini zannederler. bu güvensizlik, adeta varoluşsal bir bunalıma dönüşerek travma haline bile dönüşebilir. ne yazık ki servette de bu olmuştur. ülkemizin çoğunluğunu olduğu gibi servet gibi adamları ancak fatih terim paklar.
galatasaray'daki defans elemanlarının büyük çoğunluğu da ahım şahım yeteneğe sahip değildi. yeteneği olmayan, kafasını kullanmayan her insan gibi bunlar da bu hayati önemi haiz açıklarını çok çalışarak, meşhur tabirle aslanlar gibi mücadele ederek kapatıyorlardı. insan hayatında yaratıcının enteresan bir dengesi var. bir insana tüm olumlu özellikleri yüklemiyor, parça parça, kısım kısım. kimi çok zeki oluyor, ama çelimsiz oluyor. kimi eşşek gibi gövdeye sahip oluyor ama bir kıtır kadar akla sahip olamıyor.
her neyse, genel olarak insan fiziksel güç ya da mental güç arasında optimal denge arayışında olur. bu çerçevede bakıldığında tüm kıroların, öküzlerin, recep ivedik ekolüne mensup talebelerin neden zekadan yana piyade oldukları çok çabuk kavranacaktır. tüm gerzekler en başta fizik güç unsurlarını öne sürerler, meramlarını ifade ederken erkekçe (elbette onların anladığı anlamda bir erkek tipolojisi bu) bir lugatçeleri (vokabuler) vardır. kaba fiziksel güçe önem veren, sine qua non mesabesinde yer ayıranların büyük bir kısmı da beyin bakımından nasipsiz olduğundan sebep akıl veren akıldanelerin sözlerine, mahmuzlamasına, ittirmesine, dürtmesine, gaza getirmesine karşı koyamazlar. bu adamlara kendi başına karar verip alabilen, inisiyatif sahibi olabilen, tercih yapabilen kısacası adam muamelesi yapıldığında ise ne yazık ki kendilerine güvenilmediğini zannederler. bu güvensizlik, adeta varoluşsal bir bunalıma dönüşerek travma haline bile dönüşebilir. ne yazık ki servette de bu olmuştur. ülkemizin çoğunluğunu olduğu gibi servet gibi adamları ancak fatih terim paklar.
