98
#503693 no.lu entry'sini biraz abartılı, gayet entrikalı*, yer yer hayalgücü harmanlı, çoğu zaman komplo teorileriyle dolu, kimi zaman doğru, genel olarak çok taraflı buldum.
sevdiği adamları ilah yaparken, sevmediklerini de yerin dibine sokmuş. örneğin hagi tanrı, hakan şükür şeytan.
tuttuğu adamların başarısızlıklarına, hatalarına çok güzel kulplar bulurken haz etmediklerinin başarılarına bile çeşitli manalar bulmayı başarmış.
son 10 senelik dönemde başarısızlıklarımız hep aynı, bir kaç adam yüzündenmiş meğersem.
sevdiği adamlar yokluk içinde var etmişler galatasaray'ı, muhteşem işler yapmışlar şampiyon yapamasalar bile, sevmediği adamlar maç satmış, her türlü pisliği yapmış.
misal; hagi'nin taraftara "hırsız" demesinde bi şey yokmuş, olabilirmiş ama ümit karan bilerek kırmızı kart görmüş, sabri bilerek koşmamış, arda bilerek oynamamış. hele hakan şükür'le hakan ünsal medya üzerinden baskıyı kurup teknik direktör gönderip yenisini getirmişler ya pes! galatasaray 2-3 kişinin lafıyla, düşünceleriyle, yazılarıyla yönlendirilecek bir klüp mü? bu kadar küçüldü mü galatasaray? yapmayın allah aşkına!
ha bu arada yukarıda ve yazısında adı geçen isimlerden en çok sevdiğim isim hagi'dir. hakan ünsal'ı ben de sevmem. sanki hagi'yi sevmiyomuşum da diğer isimleri savunuyomuşum gibi algılanmasın. sadece birilerine her koşulda, ne olursa olsun sahip çıkıp hatalarını görmezden gelirken, diğerlerine en ufak bir olayda veya gerçekliği tartışılabilecek durumlarda bile saldırmak fena halde sinirime dokunuyor.
yine misal; hagi'ye, kewell'a, misimovic'e, cana'ya, rijkaard'a ne olursa olsun laf söylemeyiz* ama hakan şükür'e, hasan şaş'a, barış özbek'e, mustafa sarp'a, ayhan akman'a, aydın yılmaz'a durduk yere bile olsa sallar durur, hakaretler ederiz.* bu durum inanılmaz rahatsız ediyor beni, yeri gelmişken söyliyim dedim.
şahsen en başta dediğim gibi çok taraflı bulduğum için benim içimi gıcıklayan bir yazı olmuş bu ama yine de oturup uğraşmış, destan yazmış, emeğini takdir etmek lazım.
sevdiği adamları ilah yaparken, sevmediklerini de yerin dibine sokmuş. örneğin hagi tanrı, hakan şükür şeytan.
tuttuğu adamların başarısızlıklarına, hatalarına çok güzel kulplar bulurken haz etmediklerinin başarılarına bile çeşitli manalar bulmayı başarmış.
son 10 senelik dönemde başarısızlıklarımız hep aynı, bir kaç adam yüzündenmiş meğersem.
sevdiği adamlar yokluk içinde var etmişler galatasaray'ı, muhteşem işler yapmışlar şampiyon yapamasalar bile, sevmediği adamlar maç satmış, her türlü pisliği yapmış.
misal; hagi'nin taraftara "hırsız" demesinde bi şey yokmuş, olabilirmiş ama ümit karan bilerek kırmızı kart görmüş, sabri bilerek koşmamış, arda bilerek oynamamış. hele hakan şükür'le hakan ünsal medya üzerinden baskıyı kurup teknik direktör gönderip yenisini getirmişler ya pes! galatasaray 2-3 kişinin lafıyla, düşünceleriyle, yazılarıyla yönlendirilecek bir klüp mü? bu kadar küçüldü mü galatasaray? yapmayın allah aşkına!
ha bu arada yukarıda ve yazısında adı geçen isimlerden en çok sevdiğim isim hagi'dir. hakan ünsal'ı ben de sevmem. sanki hagi'yi sevmiyomuşum da diğer isimleri savunuyomuşum gibi algılanmasın. sadece birilerine her koşulda, ne olursa olsun sahip çıkıp hatalarını görmezden gelirken, diğerlerine en ufak bir olayda veya gerçekliği tartışılabilecek durumlarda bile saldırmak fena halde sinirime dokunuyor.
yine misal; hagi'ye, kewell'a, misimovic'e, cana'ya, rijkaard'a ne olursa olsun laf söylemeyiz* ama hakan şükür'e, hasan şaş'a, barış özbek'e, mustafa sarp'a, ayhan akman'a, aydın yılmaz'a durduk yere bile olsa sallar durur, hakaretler ederiz.* bu durum inanılmaz rahatsız ediyor beni, yeri gelmişken söyliyim dedim.
şahsen en başta dediğim gibi çok taraflı bulduğum için benim içimi gıcıklayan bir yazı olmuş bu ama yine de oturup uğraşmış, destan yazmış, emeğini takdir etmek lazım.