145
zor da olsa kendi evinde oynamanın avantajı ile kazanılmış bir maçtır.
yine son bölümlerde taraftarı kahreden, çileden çıkaran ve deyim yerindeyse ülser eden bir maç da olmuştur aynı zamanda.
rijkaard'ın tercihleri mi, oyuncuların yetersizliği mi bir türlü anlayamıyorum takımdaki bu kötü futbolu. 4-3-3 üzerinde bu kadar ısrarcı olmanın da mantığını anlayamıyorum. mevcut orta saha ile bu taktikte müthiş zorlanıyoruz, bunu hepimiz görüyoruz. ama sevgili hocamız bunu görmüyor.
takım olarak gaziantepspor bizden çok daha iyi oynadı. tüm maç boyunca onların yaptığı gibi paslaşmak, verkaçlarla adam eksiltmek ve uzaktan tehlike yaratacak şutlar atmayı bekledim ama nafile.
yine takımımızda en verimli olan ve canını dişine takıp mücadele eden oyuncularımız harry kewellve milan baros idi. takımımızda yabancı oyuncu kalitesi yeni gelenlerle birlikte daha da yükseldi. ama takım olarak iyi oynayamıyoruz.
tek tek değerlendirirsek;
ufuk ceylan: geleceği olan bir kaleci olsa da kendine olan güven eksikliği defansı da tedirgin ediyor. aynı zamanda rakiplere de ekstradan güven veriyor. yan toplara boş çıkma huyu devam ediyor, bu konuda hem onun hem bizlerin canı çok yanabilir. bir de söylemezsem çatlarım. evladım sen galatasaray takımında oynuyorsun. o zaman çalmalar, topu oyuna sokmamalar da neyin nesi. top bizde kalmalı kabul ama bu yaptığın rakip takımı motive eder. kimse uyarmıyor mu seni?
ali turan: sağ bek değildir. orda oynatıldığı sürece daha da kötü olacaktır. nitekim bu maçta da dökülmüştür. ayrıca bek olmadığı gibi kanat oyuncusu da değildir. stoperde oynar mı onu da göreceğiz.
lucas neill: çok hızlı olmadığı pozisyonlarda bile fiziğiyle ve zamanlamasıyla yerinde müdahelelerde bulundu. görerek isabetli paslar atabilen tek stoperimiz, önündeki orta saha daha yaratıcı olursa atakları defansta başlatma hayalimizi gerçekleştirebiliriz.
servet çetin: müthiş mücadele etti. neredeyse her ikili mücadeleden galip çıktı. üzerindeki olumsuz görüntüyü atmış gibi gördüm. ve tabi ki sevindim.
emliliano insua: fizik olarak biraz eksik gibi görünse de ben çok beğendim. henüz hücuma katkı yapabilecek kondüsyon ve cesarete sahip değil, ancak olduğu zaman sol kanadın değişmez oyuncusu olur. panik yapmadı, topları olumlu kullanmaya çalıştı.
ayhan akman: ne kadar çok kızsam da yine bu maçın da en çok mücadele edenlerinden birisiydi. top kapma ve kesme konusunda ne kadar övüyorsam topu oyuna sokarken de o kadar kızıyorum. topu atacağı yöne doğru koşmadan, adam pozisyonunu kaybetmeden atsa şu topları rakipleri çok daha hazırlıksız yakalayacağız ama o kadar garantici ki. risk almak istemiyor. yine de orta sahadaki yerli alternatifler mevcutlar ise kesinlikle içlerinden oynaması gereken ayhandır.
mustafa sarp: mücadelesi yine üst düzeydi ancak katkısı çok sınırlı. ilk yarıda ofsayt yüzünden kesilen pozisyondaki gibi süpriz koşularını daha sık yapsa çok pozisyona girer. mustafanın bir şeyler vermesi lazım bu takıma, koşmak yetmez. daha önce de yazdım, maraton koşucusu değil orta saha oyuncusudur kendisi.
zvjezdan misimovic: henüz çok erken bir şeyler söylemek için ama takım ona, o takıma alıştığında kesinlikle faydalı olacaktır. biraz ağır bir görüntüsü vardı maçta, sasa iliç'i andırıyor tarz olarak. ancak bir çok maçını izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki henüz %10 ile oynadı. baros ve pino ile çok iyi anlaşacağını umuyor ve öngörüyorum. *
elano blumer: kişisel aydın yılmazım oldu kendisi. her maç patlayacak diye bekliyorum ama o maç bir türlü gelmiyor. yeteneklerini konuşmaya bile gerek yok, ancak katkısı konuşulabilir. bu maçta sağda oynadı ancak bu kez de sağ açık olarak oynadı. elano yırtıcı, dribling özellikli bir oyuncu değil, bu yüzden de belki sağ açıkta defansif orta sahadan daha bile kötü oynadı. kesinlikle kazanılması gereken bir oyuncu. bir de gerçekten çok merak ediyorum rijkaard'ın oyuncu değişikliğinde ilk tercih neden hep kendisi.
harry kewell: çok yoruma gerek yok. sahada kaldığı dönemde yine çok faydalı işler yaptı. muhteşem bir tekniğe ve fiziğe sahip değil ancak çok akıllı oynuyor, zamanlaması kusursuza yakın, bir de çok candan oynuyor. hepsini bir araya koyunca neden bu kadar sevildiğini anlamak güç değil. vasat oynasa bile sonsuz kredisi var. yabancı kontenjanında tüm yazarların onu kestiğini görünce de üzülüyorum.
milan baros: onu da kewell ile aynı yere koyuyorum. bizim için büyük şans. maçta elinden geleni yaptı, çok koştu. fazla pozisyona giremedi belki ama bunun yalnız kalması ile de ilgili büyük kanımca.
aydın yılmaz: allah vergisi hız ve çevikliğe sahip. ama yine allah vergisi bir futbol zekası eksikliğine de sahip. maçın 45 ila 55. dakikalarında canlanan takımda çok kısa bir süre için hareket getirdi. ancak verim yok, katkı yok. yaşı da ilerledi ciddi bir gelişim için. uzun yıllar yedek kalacak bir oyuncu profilini bu maçta da başarı ile çizdi.
sabri sarıoğlu: beğenmeseniz de sağ kanatta alternatifi yok. çok çabuk, çok inatçı. girdiği dakikadan itibaren o da hareket getirdi. ayrıca sabri rakibi ile yanyana koşarken taraftar daha rahat. çünkü atıp uzayamaz rakibi. biraz daha kontrollü oynayıp faul yapmadan alabilse topları tadından yenmez.
juan pablo pino: maça girdiği andan itibaren yürüdüğü her pozisyonda arka adalesini tutuyordu. sakatlığı geçmeden oynatmanın anlamı var mı? maçta ise az da olsa kendisi hakkında fikir sahibi olunabilecek şeyler görebildik. çok süratli, rakibe ters gelebilecek yapıda ve tam bir kanat hücümcusu. umarım tam performansını en yakın zamanda görebiliriz.
bu isimlere tek tek baktığınızda gerçekten iyi bir takım çıkıyor karşınıza. ama hala sahada göremiyoruz biz bu takımı. artık duyun ve taraftarın dediğini yapın. ne dedi taraftar; hepiniz metin gibi oynayın.
yine son bölümlerde taraftarı kahreden, çileden çıkaran ve deyim yerindeyse ülser eden bir maç da olmuştur aynı zamanda.
rijkaard'ın tercihleri mi, oyuncuların yetersizliği mi bir türlü anlayamıyorum takımdaki bu kötü futbolu. 4-3-3 üzerinde bu kadar ısrarcı olmanın da mantığını anlayamıyorum. mevcut orta saha ile bu taktikte müthiş zorlanıyoruz, bunu hepimiz görüyoruz. ama sevgili hocamız bunu görmüyor.
takım olarak gaziantepspor bizden çok daha iyi oynadı. tüm maç boyunca onların yaptığı gibi paslaşmak, verkaçlarla adam eksiltmek ve uzaktan tehlike yaratacak şutlar atmayı bekledim ama nafile.
yine takımımızda en verimli olan ve canını dişine takıp mücadele eden oyuncularımız harry kewellve milan baros idi. takımımızda yabancı oyuncu kalitesi yeni gelenlerle birlikte daha da yükseldi. ama takım olarak iyi oynayamıyoruz.
tek tek değerlendirirsek;
ufuk ceylan: geleceği olan bir kaleci olsa da kendine olan güven eksikliği defansı da tedirgin ediyor. aynı zamanda rakiplere de ekstradan güven veriyor. yan toplara boş çıkma huyu devam ediyor, bu konuda hem onun hem bizlerin canı çok yanabilir. bir de söylemezsem çatlarım. evladım sen galatasaray takımında oynuyorsun. o zaman çalmalar, topu oyuna sokmamalar da neyin nesi. top bizde kalmalı kabul ama bu yaptığın rakip takımı motive eder. kimse uyarmıyor mu seni?
ali turan: sağ bek değildir. orda oynatıldığı sürece daha da kötü olacaktır. nitekim bu maçta da dökülmüştür. ayrıca bek olmadığı gibi kanat oyuncusu da değildir. stoperde oynar mı onu da göreceğiz.
lucas neill: çok hızlı olmadığı pozisyonlarda bile fiziğiyle ve zamanlamasıyla yerinde müdahelelerde bulundu. görerek isabetli paslar atabilen tek stoperimiz, önündeki orta saha daha yaratıcı olursa atakları defansta başlatma hayalimizi gerçekleştirebiliriz.
servet çetin: müthiş mücadele etti. neredeyse her ikili mücadeleden galip çıktı. üzerindeki olumsuz görüntüyü atmış gibi gördüm. ve tabi ki sevindim.
emliliano insua: fizik olarak biraz eksik gibi görünse de ben çok beğendim. henüz hücuma katkı yapabilecek kondüsyon ve cesarete sahip değil, ancak olduğu zaman sol kanadın değişmez oyuncusu olur. panik yapmadı, topları olumlu kullanmaya çalıştı.
ayhan akman: ne kadar çok kızsam da yine bu maçın da en çok mücadele edenlerinden birisiydi. top kapma ve kesme konusunda ne kadar övüyorsam topu oyuna sokarken de o kadar kızıyorum. topu atacağı yöne doğru koşmadan, adam pozisyonunu kaybetmeden atsa şu topları rakipleri çok daha hazırlıksız yakalayacağız ama o kadar garantici ki. risk almak istemiyor. yine de orta sahadaki yerli alternatifler mevcutlar ise kesinlikle içlerinden oynaması gereken ayhandır.
mustafa sarp: mücadelesi yine üst düzeydi ancak katkısı çok sınırlı. ilk yarıda ofsayt yüzünden kesilen pozisyondaki gibi süpriz koşularını daha sık yapsa çok pozisyona girer. mustafanın bir şeyler vermesi lazım bu takıma, koşmak yetmez. daha önce de yazdım, maraton koşucusu değil orta saha oyuncusudur kendisi.
zvjezdan misimovic: henüz çok erken bir şeyler söylemek için ama takım ona, o takıma alıştığında kesinlikle faydalı olacaktır. biraz ağır bir görüntüsü vardı maçta, sasa iliç'i andırıyor tarz olarak. ancak bir çok maçını izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki henüz %10 ile oynadı. baros ve pino ile çok iyi anlaşacağını umuyor ve öngörüyorum. *
elano blumer: kişisel aydın yılmazım oldu kendisi. her maç patlayacak diye bekliyorum ama o maç bir türlü gelmiyor. yeteneklerini konuşmaya bile gerek yok, ancak katkısı konuşulabilir. bu maçta sağda oynadı ancak bu kez de sağ açık olarak oynadı. elano yırtıcı, dribling özellikli bir oyuncu değil, bu yüzden de belki sağ açıkta defansif orta sahadan daha bile kötü oynadı. kesinlikle kazanılması gereken bir oyuncu. bir de gerçekten çok merak ediyorum rijkaard'ın oyuncu değişikliğinde ilk tercih neden hep kendisi.
harry kewell: çok yoruma gerek yok. sahada kaldığı dönemde yine çok faydalı işler yaptı. muhteşem bir tekniğe ve fiziğe sahip değil ancak çok akıllı oynuyor, zamanlaması kusursuza yakın, bir de çok candan oynuyor. hepsini bir araya koyunca neden bu kadar sevildiğini anlamak güç değil. vasat oynasa bile sonsuz kredisi var. yabancı kontenjanında tüm yazarların onu kestiğini görünce de üzülüyorum.
milan baros: onu da kewell ile aynı yere koyuyorum. bizim için büyük şans. maçta elinden geleni yaptı, çok koştu. fazla pozisyona giremedi belki ama bunun yalnız kalması ile de ilgili büyük kanımca.
aydın yılmaz: allah vergisi hız ve çevikliğe sahip. ama yine allah vergisi bir futbol zekası eksikliğine de sahip. maçın 45 ila 55. dakikalarında canlanan takımda çok kısa bir süre için hareket getirdi. ancak verim yok, katkı yok. yaşı da ilerledi ciddi bir gelişim için. uzun yıllar yedek kalacak bir oyuncu profilini bu maçta da başarı ile çizdi.
sabri sarıoğlu: beğenmeseniz de sağ kanatta alternatifi yok. çok çabuk, çok inatçı. girdiği dakikadan itibaren o da hareket getirdi. ayrıca sabri rakibi ile yanyana koşarken taraftar daha rahat. çünkü atıp uzayamaz rakibi. biraz daha kontrollü oynayıp faul yapmadan alabilse topları tadından yenmez.
juan pablo pino: maça girdiği andan itibaren yürüdüğü her pozisyonda arka adalesini tutuyordu. sakatlığı geçmeden oynatmanın anlamı var mı? maçta ise az da olsa kendisi hakkında fikir sahibi olunabilecek şeyler görebildik. çok süratli, rakibe ters gelebilecek yapıda ve tam bir kanat hücümcusu. umarım tam performansını en yakın zamanda görebiliriz.
bu isimlere tek tek baktığınızda gerçekten iyi bir takım çıkıyor karşınıza. ama hala sahada göremiyoruz biz bu takımı. artık duyun ve taraftarın dediğini yapın. ne dedi taraftar; hepiniz metin gibi oynayın.