22
adı olmayan, tadını da bozan çok fazla etkenin olduğu bir ligin değeri ne kadar olabilirse o kadar olan değerdir.
ilk hafta itibari ile hemen hemen tüm maçları izledim. takımlar hazır olmamasına karşın özellikle yabancı oyuncularda kalite artışı beni çok mutlu etti. sadece yabancı olsun diye değil de gerçekten takımlara ve izleyenlere bir şeyler verecek yabancı oyuncu sayısı artmış gibi geldi bana. yerli oyuncularda çok fazla yeni yüz olmadığı için zamana ihtiyaç var diye düşünüyorum.
yine önemli teknik adamlar da var ligimizde. digitürk'ün yayın ihalesini almasıyla klüplerin gelirleri de ciddi şekilde arttı. bir çok klübün stad çalışmaları da sevindirici.
buraya kadar olumlu şeylerden bahsettim. ancak burdan sonraki etkenler yukarıda yazdıklarım daha çok olsaydı da hepsini silip süpürecek cinsten.
- yayıncı kuruluş; futbolu çok sığ düşünen, taraflı, adil olmayan bir yayın anlayışı var. bir de iki spiker olayını eurosporttan aşırırken oradaki insanların futbolu ne kadar bildiklerini değil de sayısını almışlar. pozisyonları değerlendirme yöntemleri ise tartışma yaratma potansiyeline bağlı.
- basın; fenerli basın ve yaramaz basın olarak ikiye ayrılıyor. ikisi de yaramaz aslında ama ayırmak lazım. çok şey yazıldı bunlar için o yüzden detay vermek gereksiz. ancak saçma sapan insanların hegemonyasında. yazık.
- hakemler; dünya kupasındaki hataları gösterip kendilerini savunmaları bile ne kadar güvensiz olduklarının göstergesi bence. biz iyi ya da kötü olmalarından değil, eyyamcı olmalarından sıkıntıdayız. bir de otorite kurmayı gerçekten saçma sapan bir kaç harekete kart göstermek zannediyorlar.
- adı; sponsor olan firmanın adını taşıması doğal ama olmamış bu isim. yakışmamış. gerçi bunu eleştirmiyorum sadece beğenmedim.
tüm bunları toplayınca ligimizin marka değerini ligimizin bünyesindeki unsurların değil, dış unsurların düşürdüğü gerçeği ortaya çıkıyor. hakikaten yazık.
ilk hafta itibari ile hemen hemen tüm maçları izledim. takımlar hazır olmamasına karşın özellikle yabancı oyuncularda kalite artışı beni çok mutlu etti. sadece yabancı olsun diye değil de gerçekten takımlara ve izleyenlere bir şeyler verecek yabancı oyuncu sayısı artmış gibi geldi bana. yerli oyuncularda çok fazla yeni yüz olmadığı için zamana ihtiyaç var diye düşünüyorum.
yine önemli teknik adamlar da var ligimizde. digitürk'ün yayın ihalesini almasıyla klüplerin gelirleri de ciddi şekilde arttı. bir çok klübün stad çalışmaları da sevindirici.
buraya kadar olumlu şeylerden bahsettim. ancak burdan sonraki etkenler yukarıda yazdıklarım daha çok olsaydı da hepsini silip süpürecek cinsten.
- yayıncı kuruluş; futbolu çok sığ düşünen, taraflı, adil olmayan bir yayın anlayışı var. bir de iki spiker olayını eurosporttan aşırırken oradaki insanların futbolu ne kadar bildiklerini değil de sayısını almışlar. pozisyonları değerlendirme yöntemleri ise tartışma yaratma potansiyeline bağlı.
- basın; fenerli basın ve yaramaz basın olarak ikiye ayrılıyor. ikisi de yaramaz aslında ama ayırmak lazım. çok şey yazıldı bunlar için o yüzden detay vermek gereksiz. ancak saçma sapan insanların hegemonyasında. yazık.
- hakemler; dünya kupasındaki hataları gösterip kendilerini savunmaları bile ne kadar güvensiz olduklarının göstergesi bence. biz iyi ya da kötü olmalarından değil, eyyamcı olmalarından sıkıntıdayız. bir de otorite kurmayı gerçekten saçma sapan bir kaç harekete kart göstermek zannediyorlar.
- adı; sponsor olan firmanın adını taşıması doğal ama olmamış bu isim. yakışmamış. gerçi bunu eleştirmiyorum sadece beğenmedim.
tüm bunları toplayınca ligimizin marka değerini ligimizin bünyesindeki unsurların değil, dış unsurların düşürdüğü gerçeği ortaya çıkıyor. hakikaten yazık.