2
futbol direktörü ile eş anlamlıdır. ülkemize geçen sene aykut kocaman'ın fenerbahçe'ye bu sıfatla gelmesiyle tam olarak geldiği söylenebilir. daha sonra broos döneminde trabzonspor ünal karaman'ı, eğer başkan olarak seçilseydi murat aksu, metin tekin'i bu göreve getirecekti.
aslında konuya önce şöyle giriş yapmak gerekir. sportif direktör ne yapar? kabaca söylemek gerekirse genellikle kulübün içerisinden gelmiş eski teknik direktör veya eski futbolcuların teknik direktör, futbolcu ve yönetim arasında ki bağı kurmaya çalışan kişidir denilebilir. teknik direktör mesaisini saha içine ayırırken bu abimiz mesaisini çoğunlukla saha dışında olan konulara ayırır. türkiye'de bana göre oldukça gerekli bir pozisyondur. geçen sezon 18 takımın içerisinden 7 takımın teknik adamla yollarını ayırdığı toplam 28 teknik direktörün görev aldığı bir ligde her takımda olması gerekir. çünkü bu kişiler gelecek yeni teknik direktörün anlayışa uyup uymadığını seçebilecek tek kişidir. çünkü çoğunlukla bizim takımlarımızın yönetiminde müteahhit, bankacı, avukat, emekli müsteşar gibi kişiler olduğu için ve bu kişilerin de futboldan hemen hemen hiç anlamadıkları için giden teknik direktörün yerine getirdikleri teknik direktörlerin takım sistemine uyup uymayacağını kestirmeleri oldukça güçtür.
bana göre özellikle büyük takımların başına gelen sportif direktörlerde bulunması gereken en önemli özellik gerek ülkemizde gerek dünyada tanınırlıkdır. aslında biz kulüp olarak bu konuda çok şanslı bir kulübüz. çünkü aklıma hemen iki isim geliyor; hakan şükür ve gheorghe hagi. biraz daha düşünülse, biraz daha kafa yorulsa belki de bu isimler uzar gider.
kısacası bu yönetim ve yönetici tarzları devam ettiği sürece sportif direktör her kulübe lazımdır. çünkü yönetimin 5. haftada kapının önüne koyabileceği bir teknik adamı, sportif direktör o teknik adamın görevde biraz daha kalmasını sağlayarak belkide 4 yılın sonunda gelen uefa kupası zaferi gibi bir zafer daha yaşatabilir...
aslında konuya önce şöyle giriş yapmak gerekir. sportif direktör ne yapar? kabaca söylemek gerekirse genellikle kulübün içerisinden gelmiş eski teknik direktör veya eski futbolcuların teknik direktör, futbolcu ve yönetim arasında ki bağı kurmaya çalışan kişidir denilebilir. teknik direktör mesaisini saha içine ayırırken bu abimiz mesaisini çoğunlukla saha dışında olan konulara ayırır. türkiye'de bana göre oldukça gerekli bir pozisyondur. geçen sezon 18 takımın içerisinden 7 takımın teknik adamla yollarını ayırdığı toplam 28 teknik direktörün görev aldığı bir ligde her takımda olması gerekir. çünkü bu kişiler gelecek yeni teknik direktörün anlayışa uyup uymadığını seçebilecek tek kişidir. çünkü çoğunlukla bizim takımlarımızın yönetiminde müteahhit, bankacı, avukat, emekli müsteşar gibi kişiler olduğu için ve bu kişilerin de futboldan hemen hemen hiç anlamadıkları için giden teknik direktörün yerine getirdikleri teknik direktörlerin takım sistemine uyup uymayacağını kestirmeleri oldukça güçtür.
bana göre özellikle büyük takımların başına gelen sportif direktörlerde bulunması gereken en önemli özellik gerek ülkemizde gerek dünyada tanınırlıkdır. aslında biz kulüp olarak bu konuda çok şanslı bir kulübüz. çünkü aklıma hemen iki isim geliyor; hakan şükür ve gheorghe hagi. biraz daha düşünülse, biraz daha kafa yorulsa belki de bu isimler uzar gider.
kısacası bu yönetim ve yönetici tarzları devam ettiği sürece sportif direktör her kulübe lazımdır. çünkü yönetimin 5. haftada kapının önüne koyabileceği bir teknik adamı, sportif direktör o teknik adamın görevde biraz daha kalmasını sağlayarak belkide 4 yılın sonunda gelen uefa kupası zaferi gibi bir zafer daha yaşatabilir...