5
--- alıntı ---
galatasaray’ın eski yöneticilerinden kemal onar anlatıyor:
“bir gün, sanırım transfer ayının üçüncü günü idi.
yani 3 temmuz 1968 çarşamba...
çarşamba olduğunu da şuradan anımsıyorum.
doktor ali uras çarşamba günleri çalışmazdı.
ali uras telefon etti, ada’da ( galatasaray adası ) olduğunu söyledi, beykoz kalecisi nihat'ı (akbay) ne yapıp yapıp beykoz’dan alıp getirmemi söyledi.
yanımda misafir olarak, bebekten arkadaşım, iş bankası müdürlerinden ibrahim çovaç vardı. tesadüf, o gün istinye’den araba vapuru ile otomobilimle paşabahçe’ye geçmiş, oradan beykoz’a gelmiştim.
nihat'ı arattım, fabrikada dediler.
fabrika , sümerbank deri ve kundura fabrikası demekti.
atladık ibrahim’le arabaya ve fabrikaya gittik. bir de baktık karşımızda haluk ağabey...(san)
haluk san o sıralarda kundura fabrikasında çalışıyordu. görevinin ne olduğunu hatırlamıyorum şimdi...
koş kemal, fenerliler geldiler, nihat'ı alıp gitmek istiyorlar, nihat’ı al götür dedi. fenerliler dediğin kim haluk ağabey dedim, şambaba semih ve yanında birisi daha var, dr. süreyya'nın yanında konuşuyorlar dedi.
dr. süreyya fabrikanın doktoru ve beykoz kulübünün de başkanı idi. beyefendi bir insandı ama , hasta derecede fenerli idi.
kısa bir süre düşündüm ne yapayım diye, ibrahim de fener taraftarı idi ama. fanatik değildi ve benim arkadaşımdı.
hadi ağabey al çocuğu gidelim dedi.
o sırada nihat’ı da bulduk. çocuk zaten pırıl pırıl bir sporcu idi, galatasaraya gelmek istiyordu.
hadi nihat gidelim dedim.
tamam ağabey gidelim dedi ve benim arabaya atladığımız gibi bankaya geldik.
öğle vakti olmuştu kapıları kapattım, yukarıdaki odama çıktık hep birlikte.
ali uras 'a telefon ettim galatasaray adasına...
sabah bana telefon ettiğinde adaya gideceğini söylemişti.
ali uras telefonda bana, bankadan çıkma, engin kevkep’i motorla sana gönderiyorum, nihat’ı motora bindir ve engin onu getirsin dedi.
motor dediği, kürek çalışmaları için kullanılan 20 hp gücünde kıçtan takma sürat motoru idi. gerçekten yarım saate varmadan engin geldi.
gelmesine geldi de, geri dönmesine dönemedi, motor arıza yaptı, bir türlü çalışmıyordu.
bir süre yukarı katta oturduk, olay duyulmuş beykozlular bankanın önüne doluşmuşlardı.
çıktım, onlarla da konuştum, yatıştırdım ve sonra saat 4 sularında nihat, ibrahim ve enginle benim otomobile binerek, üsküdar’a, üsküdar’dan araba vapuru ile kabataş’a geçtik ve galatasaray adasına geldik.
ve nihat’ın noter huzurunda mukavelesini imzaladılar. noteri getirmişlerdi de para getirmemişlerdi. imza sırasında ben yanlarında değildim, müdür odasında nihat’la , turgan ece ve ali uras imzalayacaklardı.
çocuk önce peşinat ödenmediği için biraz mırın kırın etmiş, ali uras gelip bana söyledi, sen şuna bir şeyler söyle, parasını yarın ben ödetirim dedi.
ben de nihat’ı çağırdım, evladım paranı yarın ödeyecekler, hazırlıklı gelmemişler. ben kefilim dedim ve nihat’ta mukaveleyi imzaladı”.
--- alıntı ---
galatasaray’ın eski yöneticilerinden kemal onar anlatıyor:
“bir gün, sanırım transfer ayının üçüncü günü idi.
yani 3 temmuz 1968 çarşamba...
çarşamba olduğunu da şuradan anımsıyorum.
doktor ali uras çarşamba günleri çalışmazdı.
ali uras telefon etti, ada’da ( galatasaray adası ) olduğunu söyledi, beykoz kalecisi nihat'ı (akbay) ne yapıp yapıp beykoz’dan alıp getirmemi söyledi.
yanımda misafir olarak, bebekten arkadaşım, iş bankası müdürlerinden ibrahim çovaç vardı. tesadüf, o gün istinye’den araba vapuru ile otomobilimle paşabahçe’ye geçmiş, oradan beykoz’a gelmiştim.
nihat'ı arattım, fabrikada dediler.
fabrika , sümerbank deri ve kundura fabrikası demekti.
atladık ibrahim’le arabaya ve fabrikaya gittik. bir de baktık karşımızda haluk ağabey...(san)
haluk san o sıralarda kundura fabrikasında çalışıyordu. görevinin ne olduğunu hatırlamıyorum şimdi...
koş kemal, fenerliler geldiler, nihat'ı alıp gitmek istiyorlar, nihat’ı al götür dedi. fenerliler dediğin kim haluk ağabey dedim, şambaba semih ve yanında birisi daha var, dr. süreyya'nın yanında konuşuyorlar dedi.
dr. süreyya fabrikanın doktoru ve beykoz kulübünün de başkanı idi. beyefendi bir insandı ama , hasta derecede fenerli idi.
kısa bir süre düşündüm ne yapayım diye, ibrahim de fener taraftarı idi ama. fanatik değildi ve benim arkadaşımdı.
hadi ağabey al çocuğu gidelim dedi.
o sırada nihat’ı da bulduk. çocuk zaten pırıl pırıl bir sporcu idi, galatasaraya gelmek istiyordu.
hadi nihat gidelim dedim.
tamam ağabey gidelim dedi ve benim arabaya atladığımız gibi bankaya geldik.
öğle vakti olmuştu kapıları kapattım, yukarıdaki odama çıktık hep birlikte.
ali uras 'a telefon ettim galatasaray adasına...
sabah bana telefon ettiğinde adaya gideceğini söylemişti.
ali uras telefonda bana, bankadan çıkma, engin kevkep’i motorla sana gönderiyorum, nihat’ı motora bindir ve engin onu getirsin dedi.
motor dediği, kürek çalışmaları için kullanılan 20 hp gücünde kıçtan takma sürat motoru idi. gerçekten yarım saate varmadan engin geldi.
gelmesine geldi de, geri dönmesine dönemedi, motor arıza yaptı, bir türlü çalışmıyordu.
bir süre yukarı katta oturduk, olay duyulmuş beykozlular bankanın önüne doluşmuşlardı.
çıktım, onlarla da konuştum, yatıştırdım ve sonra saat 4 sularında nihat, ibrahim ve enginle benim otomobile binerek, üsküdar’a, üsküdar’dan araba vapuru ile kabataş’a geçtik ve galatasaray adasına geldik.
ve nihat’ın noter huzurunda mukavelesini imzaladılar. noteri getirmişlerdi de para getirmemişlerdi. imza sırasında ben yanlarında değildim, müdür odasında nihat’la , turgan ece ve ali uras imzalayacaklardı.
çocuk önce peşinat ödenmediği için biraz mırın kırın etmiş, ali uras gelip bana söyledi, sen şuna bir şeyler söyle, parasını yarın ben ödetirim dedi.
ben de nihat’ı çağırdım, evladım paranı yarın ödeyecekler, hazırlıklı gelmemişler. ben kefilim dedim ve nihat’ta mukaveleyi imzaladı”.
--- alıntı ---