21106
eleştiriyorum, herhangi bir kötülüğünü de istemiyorum. ama ömür boyu galatasaray teknik direktörü olmayacağını da biliyorum. fatih hoca gibi gideceği de geleceği de başka zamanlar olacaktır. ama şimdi vakti değil.
hoca 3 sezondur şampiyon. bu diğer faktörlerden bağımsız başarılı demek oluyor. başarı ise ancak belli temeller üzerine inşa edilir. bu temeller konsantrasyon yüksekliği, büyük oyuncu idare etmede ustalık ve belli temel oyun anlayışı oturtma üzerine. bunlar basit meseleler değil, çoğu teknik direktör çoğu macerasında bu noktalarda çuvallıyor. okan buruk bu noktalarda az sıkıntı yaşıyor. ama bu sıkıntıları ileride yaşamayacağı anlamına da gelmiyor. hayat dinamik, hiçbir şey eskisi gibi kalmıyor.
her başarının her istikrarın bir bedeli olur. o da daha muhafazakar olmak ve yenilik içeren risklerden kaçınmaktır. okan buruk'u eleştireceğim nokta da tam burası. 2 ay önce ajax teknik direktörünün galatasaray hakkında yorumu geçerliliğini koruyor. ne demişti? galatasaray ilk yarıları daha iyi oynuyor demişti. üstelik galatasaray o dönemde şimdiki kadar dar rotasyona düşmemişti. ama tespit doğruydu. çünkü galatasaray'ın yaklaşık 2,5 sezondur cebelleştiği sıkışık fikstürde enerji dağılımı problemi yaşanıyor. takım zaman zaman sahip olduğu potansiyelin çok çok altına düşüyor. hoca da taraftarın çoğu gibi kazanan kadro bozulmaz ekolünün temsilcisi. önemli olan sadece ilk 11. o gün ilk 11 oynamayan kesin kesik yemiştir. yedekten giren sadece yorulmaktan telef olan oyuncunun yerine idare etsin diye giren adamdır. yedekten giren de sadece mutlu olsun, çok da küsmesin diye oyuna girmiştir mesela. durumu biraz egzajere ediyorum meramım anlaşılsın diye ama yaşanılan durum aslında böyle.
5 oyuncu değişikliği hakkı futbola gireli beri futbol farkında olmadan değişti. artık geniş rotasyonların önemi arttı. daha rahat oyuncu değiştirildiğinden futbolda fiziksellik ve enerji miktarı arttı. artık çok iyi 11 oyuncudan ziyade çok iyi 16 oyuncuya sahip olmak gerekiyor. daha işin ihtiyat payından bahsetmiyorum bile.
iki örnek vericem modern futboldan.
birincisi simone inzaghi inter'i. yaşlı oyunculardan ve dinlenmesi gereken oyunculardan kurulu bir inter kadrosu var. bu yüzden keskin bir rotasyon yapıyor. dakika 60'ta tabela yanar. muhakkak o planladığı değişikliği yapar. çıkan oyuncu da bilir o değişikliği, giren oyuncu da. kafa karışıklığı yoktur. hatta bu planlama bazen doğaçlama olmadığından hatalı da olabilir. ama maksat oyuncuyu yorgunluktan ve sakatlıktan korumaktır.
ikincisi pep guardiola city'si. onda da maçta oyuncu değişikliği göremezsiniz. ama maç maç rotasyon görürsünüz. oyuncu o maçta yorulur ama diğer maçta oynamaz yahut yedekten girer. böylelikle oyuncu yine yorgunluktan ve sakatlıktan korunur. maçta oyuncu değişikliği hiç yapmamak sevdiğim bir yöntem değil, bu rotasyon çeşidini sevmiyorum ama bu da bir tarzdır sonuçta.
şimdi okan buruk'a gelelim.
1- oynattığı oyun fiziksel bir oyun.
2- oynattığı oyun süreklilik de gerektiriyor.
3- oynattığı oyun oyuncunun özelliklerine bağımlı ve iyi oyuncu performansı gerektiriyor.
ama hoca ne yapıyor ya da hocanın başına ne geliyor?
1- oynattığı fiziksel oyundan bazen taviz vermesi gerekiyor. takım ana planını her takıma karşı oynayamıyor.
2- takım ilk yarılarda daha iyi oynuyor. ikinci yarılarda düşüyor.
3- oyuncular yorgunluktan performans düşüklüğü, sakatlık sonrası toparlanamama durumları yaşayabiliyor.
mesela barış alper. oyun tarzı itibariyle 90 dakikalık bir oyuncu olamaz. kendini sakınmayı, toplu oyunda dinlenmeyi bilmiyor. hoca ne düşünüyor hakkında? 90 dakika sahada duracak, ekstra bir durum olmadığı sürece asla oyundan çıkmayacak. torreira da aynı şekilde, osimhen de aynı şekilde. bu adamlar enerjileriyle oynuyorlar. ve hocanın planlarında bu adamları dinlendirmek diye bir plan yok. torreira çıkıyor, ona benzeyen bir oyuncu sahaya girmiyor. yahut osimhen çıksa icardi giriyor. birbirinden alakasız iki oyuncu. her şey değişiyor. sahadaki oyun başkalaşıyor.
hocanın rotasyona inanması lazım. hocanın maç maç rotasyonları veya sabit dakika rotasyonları yapması lazım. bu takıma aldığı rotasyon ve yedek oyuncularına da roller vermesi lazım. kaan giriyorsa, berkan giriyorsa bir maça anlayın ki hocanın oyunculardan bir beklentisi yok.
okan buruk çok başarılı bir teknik direktör. dediğim gibi belli temelleri zaten doğru. ama okyanusu geçiyor, derede boğuluyor. gelişmek istiyorsa risk alacak artık. benim 16 tane iyi oyuncum olacak, 20 tane de rotasyon oyuncum olacak diyecek. bu özgüveni göstermediği sürece ligde affedilir ama avrupa'da affedilmeyecek. okan buruk 3,5 sezondur bu takımın başında. bu hatalı yaklaşımını düzelttiği dönem ikinci kez bu takıma geldiği zamanlar olmaz inşallah.
hoca 3 sezondur şampiyon. bu diğer faktörlerden bağımsız başarılı demek oluyor. başarı ise ancak belli temeller üzerine inşa edilir. bu temeller konsantrasyon yüksekliği, büyük oyuncu idare etmede ustalık ve belli temel oyun anlayışı oturtma üzerine. bunlar basit meseleler değil, çoğu teknik direktör çoğu macerasında bu noktalarda çuvallıyor. okan buruk bu noktalarda az sıkıntı yaşıyor. ama bu sıkıntıları ileride yaşamayacağı anlamına da gelmiyor. hayat dinamik, hiçbir şey eskisi gibi kalmıyor.
her başarının her istikrarın bir bedeli olur. o da daha muhafazakar olmak ve yenilik içeren risklerden kaçınmaktır. okan buruk'u eleştireceğim nokta da tam burası. 2 ay önce ajax teknik direktörünün galatasaray hakkında yorumu geçerliliğini koruyor. ne demişti? galatasaray ilk yarıları daha iyi oynuyor demişti. üstelik galatasaray o dönemde şimdiki kadar dar rotasyona düşmemişti. ama tespit doğruydu. çünkü galatasaray'ın yaklaşık 2,5 sezondur cebelleştiği sıkışık fikstürde enerji dağılımı problemi yaşanıyor. takım zaman zaman sahip olduğu potansiyelin çok çok altına düşüyor. hoca da taraftarın çoğu gibi kazanan kadro bozulmaz ekolünün temsilcisi. önemli olan sadece ilk 11. o gün ilk 11 oynamayan kesin kesik yemiştir. yedekten giren sadece yorulmaktan telef olan oyuncunun yerine idare etsin diye giren adamdır. yedekten giren de sadece mutlu olsun, çok da küsmesin diye oyuna girmiştir mesela. durumu biraz egzajere ediyorum meramım anlaşılsın diye ama yaşanılan durum aslında böyle.
5 oyuncu değişikliği hakkı futbola gireli beri futbol farkında olmadan değişti. artık geniş rotasyonların önemi arttı. daha rahat oyuncu değiştirildiğinden futbolda fiziksellik ve enerji miktarı arttı. artık çok iyi 11 oyuncudan ziyade çok iyi 16 oyuncuya sahip olmak gerekiyor. daha işin ihtiyat payından bahsetmiyorum bile.
iki örnek vericem modern futboldan.
birincisi simone inzaghi inter'i. yaşlı oyunculardan ve dinlenmesi gereken oyunculardan kurulu bir inter kadrosu var. bu yüzden keskin bir rotasyon yapıyor. dakika 60'ta tabela yanar. muhakkak o planladığı değişikliği yapar. çıkan oyuncu da bilir o değişikliği, giren oyuncu da. kafa karışıklığı yoktur. hatta bu planlama bazen doğaçlama olmadığından hatalı da olabilir. ama maksat oyuncuyu yorgunluktan ve sakatlıktan korumaktır.
ikincisi pep guardiola city'si. onda da maçta oyuncu değişikliği göremezsiniz. ama maç maç rotasyon görürsünüz. oyuncu o maçta yorulur ama diğer maçta oynamaz yahut yedekten girer. böylelikle oyuncu yine yorgunluktan ve sakatlıktan korunur. maçta oyuncu değişikliği hiç yapmamak sevdiğim bir yöntem değil, bu rotasyon çeşidini sevmiyorum ama bu da bir tarzdır sonuçta.
şimdi okan buruk'a gelelim.
1- oynattığı oyun fiziksel bir oyun.
2- oynattığı oyun süreklilik de gerektiriyor.
3- oynattığı oyun oyuncunun özelliklerine bağımlı ve iyi oyuncu performansı gerektiriyor.
ama hoca ne yapıyor ya da hocanın başına ne geliyor?
1- oynattığı fiziksel oyundan bazen taviz vermesi gerekiyor. takım ana planını her takıma karşı oynayamıyor.
2- takım ilk yarılarda daha iyi oynuyor. ikinci yarılarda düşüyor.
3- oyuncular yorgunluktan performans düşüklüğü, sakatlık sonrası toparlanamama durumları yaşayabiliyor.
mesela barış alper. oyun tarzı itibariyle 90 dakikalık bir oyuncu olamaz. kendini sakınmayı, toplu oyunda dinlenmeyi bilmiyor. hoca ne düşünüyor hakkında? 90 dakika sahada duracak, ekstra bir durum olmadığı sürece asla oyundan çıkmayacak. torreira da aynı şekilde, osimhen de aynı şekilde. bu adamlar enerjileriyle oynuyorlar. ve hocanın planlarında bu adamları dinlendirmek diye bir plan yok. torreira çıkıyor, ona benzeyen bir oyuncu sahaya girmiyor. yahut osimhen çıksa icardi giriyor. birbirinden alakasız iki oyuncu. her şey değişiyor. sahadaki oyun başkalaşıyor.
hocanın rotasyona inanması lazım. hocanın maç maç rotasyonları veya sabit dakika rotasyonları yapması lazım. bu takıma aldığı rotasyon ve yedek oyuncularına da roller vermesi lazım. kaan giriyorsa, berkan giriyorsa bir maça anlayın ki hocanın oyunculardan bir beklentisi yok.
okan buruk çok başarılı bir teknik direktör. dediğim gibi belli temelleri zaten doğru. ama okyanusu geçiyor, derede boğuluyor. gelişmek istiyorsa risk alacak artık. benim 16 tane iyi oyuncum olacak, 20 tane de rotasyon oyuncum olacak diyecek. bu özgüveni göstermediği sürece ligde affedilir ama avrupa'da affedilmeyecek. okan buruk 3,5 sezondur bu takımın başında. bu hatalı yaklaşımını düzelttiği dönem ikinci kez bu takıma geldiği zamanlar olmaz inşallah.


