21034
hedefimiz gerçekten avrupa ise yolların ayrılması gerek artık. eksiklikler nedeniyle yenildik ama eksiklikler tam bir okan buruk klasiği. gereksiz yerlere milyon eurolar döküp en gereken yerlere doğru profilde oyuncuları almadık. yani sağ bek ve kaleciye 60 milyon euro bayılır mı bir takım? sonuçlar üzerinden yorum yapmıyorum. singo'nun sakatlığıyla alakalı değil söylemim. 60 milyon euro bonservis hakkım olsa orta sahanın ortasına iki oyuncu alırdım. bir tane defansif bir tane ofansif. kaleciyi bonservisi biten yaşlı bir kaleciyle idare edebilirdik baya. sağ beke de bir şeyler bulurduk kiralık ya da daha düşük bonservisle.
hadi bu transfer politikalarını bir kenara bırakalım. oyunu düşünelim. tamam güzel pres yapıyoruz. hatta geçen iki sene öncesine göre daha doğru yapıyoruz. çünkü eskiden abartıyorduk ve bize pahalıya mal oluyordu. bunu oturttuk diye seviniyordum. ama geçen 3 senenin ardından hala pasla çıkamıyoruz. rakip pres yaptığında ne yapacağımızı şaşırıyoruz.
ve en kötü özelliğimiz, maç içi reaksiyon. takım bir hata yaptığında tamamen düşüyor. frankfurt maçı güzel başladı. yunus'un hatasıyla gol yedik ve takım helva gibi dağıldı. monaco maçı ilk yarı çok iyiyiz. ikinci yarı herkes döküldü. bir penaltı oluyor kurtarıyoruz ona rağmen toparlanamıyoruz. maç içindeki gelgitleri azaltamıyoruz. maçın anlarını doğru oynayamıyoruz. 1-0 yenik durumdayız dakika artık 85. 85 dakika boyunca topla güzel bir şekilde set oynamışız sanki de son 5 dakika için de aynı şeyi deniyoruz. fatih terim ile çok sezon yaşadığımız için örnek vereceğim. o olsa yüklenin topu dikin derdi kesinlikle. yenmeyi beceremesek de bir heyecanlanırdık. takım iki forvete dönüyor ama hala pas yapıp duruyoruz.
bu paraların döküldüğü bir takımda daha iyi bir hocanın olması gerektiğini düşünüyorum. süper lig için çok iyi hoca. ama oynadığımız maçlarda seviye farkı futbolcularla değil oyun anlayışıyla ortaya çıkıyor. ve yan yana dizilen futbolcuların uyumuyla (doğru transfer planlamasıyla).
(bkz: 9 aralık 2025 monaco galatasaray maçı)
hadi bu transfer politikalarını bir kenara bırakalım. oyunu düşünelim. tamam güzel pres yapıyoruz. hatta geçen iki sene öncesine göre daha doğru yapıyoruz. çünkü eskiden abartıyorduk ve bize pahalıya mal oluyordu. bunu oturttuk diye seviniyordum. ama geçen 3 senenin ardından hala pasla çıkamıyoruz. rakip pres yaptığında ne yapacağımızı şaşırıyoruz.
ve en kötü özelliğimiz, maç içi reaksiyon. takım bir hata yaptığında tamamen düşüyor. frankfurt maçı güzel başladı. yunus'un hatasıyla gol yedik ve takım helva gibi dağıldı. monaco maçı ilk yarı çok iyiyiz. ikinci yarı herkes döküldü. bir penaltı oluyor kurtarıyoruz ona rağmen toparlanamıyoruz. maç içindeki gelgitleri azaltamıyoruz. maçın anlarını doğru oynayamıyoruz. 1-0 yenik durumdayız dakika artık 85. 85 dakika boyunca topla güzel bir şekilde set oynamışız sanki de son 5 dakika için de aynı şeyi deniyoruz. fatih terim ile çok sezon yaşadığımız için örnek vereceğim. o olsa yüklenin topu dikin derdi kesinlikle. yenmeyi beceremesek de bir heyecanlanırdık. takım iki forvete dönüyor ama hala pas yapıp duruyoruz.
bu paraların döküldüğü bir takımda daha iyi bir hocanın olması gerektiğini düşünüyorum. süper lig için çok iyi hoca. ama oynadığımız maçlarda seviye farkı futbolcularla değil oyun anlayışıyla ortaya çıkıyor. ve yan yana dizilen futbolcuların uyumuyla (doğru transfer planlamasıyla).
(bkz: 9 aralık 2025 monaco galatasaray maçı)


