266
jose mourinho ve ismail kartal ikilisinden sonra saha içine bakan ve bunun somut neticelerini alması mümkün olan fenerbahçe teknik direktörü.
hem mourinho hem kartal dönemi fenerbahçe'si, her sorunun kaynağının saha dışında olduğu ve takımın yapamadıklarının bununla ilgisinin olmadığı algısı ile hareket ederek kolaya kaçmayı tercih ediyordu. burası da türkiye olduğundan bu algılar ve sanrılar, fenerbahçe'nin galeyana gelmeye çok potansiyelli taraftar kitlesince tek doğru kabul edilerek her hafta tüm enerjisi ile rakibine saldıran bir camia görüyorduk. burada bu konularda objektif olarak çok kıymetli yazarlarımızdan eleştiriler gördük, ben de objektif olarak hem fenerbahçe'nin hem de beşiktaş'ın yapısal en önemli sorununun bu tarz popülist yaklaşımlar ve buna alışmış yöneticiler olduğunu dile getirmeye çalıştım.
bugün tedesco, çok uzun bir aradan sonra işin bu kısmıyla ilgilenmeyen bir imaj çiziyor ve bunun karşılığını da henüz kısa bir süre olmuş olsa da alıyor gibi bir görüntü ortada. türkiye'de işini yapmak, kavgadan uzak durmak ne acı ki zayıflık olarak görülür. açık ve net şekilde söylemek gerekirse bunca rekora ve başarıya rağmen okan buruk halen daha kendi taraftarı tarafından dahi bu kadar dokunulabilir bir adam ise bu tamamen nispeten naif ve saha dışı gündemlerden uzak durmaya çalışan bir profil olmasından dolayı. yine örneği galatasaray çerçevesinden vermek gerekir ise fatih terim bunun tam tersi bir profilde, takımının önüne kendini bir kalkan misali seren, saha dışına sıkça çıkan ve tartışmalara - polemiklere taraf olarak belki de takımını bu polemikler sayesinde ateşleyen bir kişiliğe sahipti.
fakat artık çağ değişti, bu çağın değişimi sadece bizlere uğramıyor, futbolcuların yapıları ve karakter eğilimleri de değişti. fatih terim gibi, jose mourinho gibi kumandan profil hocalar; teknik - taktik bilgilerinden ve deneyimlerinden bağımsız olarak artık karakter yapıları itibariyle oyuncu gruplarına hitap etmekte yetersiz kaldılar. 'çağı yakalayamadı', 'modası geçti' diye basitçe tabir edilen olgunun altında yatan gerçeklik aslında bundan ibaret.
tedesco işini yapıyor, saha içinde kalıyor ve skorlar yaptığını doğru gösterdikçe oyuncu grubu da burada sanılanın aksine yetenekleri yeter ve iyi bir performans ile o aşamaya getirebilirler ise ligin son virajına ilk defa ciddi bir tehdit olarak girecek. çünkü oyuncular aptal değil, mourinho'nun, kartal'ın 'her şey bizim aleyhimize, herkes bizim üzerimize oynuyor, her şey ayarlanmış' şeklindeki söylemlerinin kendi koltuklarını başarısızlıktan kurtarma çabasından öte olmadığını gayet iyi biliyorlar. yine örneği okan buruk üzerinden verecek olursak; haksız ve berbat hakem yönetimlerinin ardından veya tarafsızlığı şüpheye düşüren federasyon tutumlarının arkasından okan buruk bunları hiçbir zaman kalıcı gündem haline getirmemiş, bazı zamanlarda yalnızca tek seferde gerekli tepkiyi koyup gündemi saha içi yapmış ve oyuncularını bu şekilde zinde tutmuştur.
diri takım, saha içinde kalabilen ve oyunu istikrarlı olarak oynayabilen takımdır. oyuncuya başarısızlığı örtmenin yöntemini gösterirsen senden önce o yöntemi oyuncun kullanır. mert hakan yandaş bu şekilde kendi cv'sine 5 senelik bir fenerbahçe kariyeri ve kaptanlığı yazdı, bugün ise ortada yok. irfan can kahveci bu şekilde kendisini bir konuma taşıdı, bugün kadro dışı. fakat irfan can'ın, mert hakan'ın ya da kaleci irfan'ın başarısızlıkların ardından adeta salya saçarak mikrofon kovaladığı dönemin önünü hocaları açtığından taraftarlar bunu muteber kabul edebiliyordu. bugün tedesco bunu yapmadığından başarısızsa oyuncu başarılı olmak için saha içinde kalarak çalışacaktır.
fenerbahçe takımı bu anlattığım nedenlerle son 3 senenin her birinden daha ciddi bir rakip bana göre 2025/26 sezonunda. sezon başı kazandığımız küçük avantaj uzun sezon içinde ufak bir seride yok oldu gitti, bunun tersini de yaşayıp yeniden avantaj yakalayabiliriz. fakat mart ayından sonra kritik viraj geldiğinde saha içinde kalacak bir rakip, son 3 senedir her başarısızlıkta suçu saha dışına atan ekiplerden çok daha tehlikelidir kanaatindeyim.
bir parantez de 1 aralık 2025 fenerbahçe galatasaray maçına açmak gerekir. burada tedesco ilk büyük maçını oynayacak, bizim takımımız ise o noktaya kadar 5 şampiyonlar ligi maçına final psikolojisiyle çıkmış ve belki de artık bir nebze rahatlayarak lige de odaklanabilecek vaziyette gelecek. fiziki anlamda da yetenek havuzu anlamında da oturmuşluk anlamında da önde olduğumuz bir eşleşmede tedesco'nun yapabilecekleri oldukça kısıtlı. bence galibiyettense beraberliği yeğleyecek ve yenilmemeyi yenmeye tercih edecektir.
hem mourinho hem kartal dönemi fenerbahçe'si, her sorunun kaynağının saha dışında olduğu ve takımın yapamadıklarının bununla ilgisinin olmadığı algısı ile hareket ederek kolaya kaçmayı tercih ediyordu. burası da türkiye olduğundan bu algılar ve sanrılar, fenerbahçe'nin galeyana gelmeye çok potansiyelli taraftar kitlesince tek doğru kabul edilerek her hafta tüm enerjisi ile rakibine saldıran bir camia görüyorduk. burada bu konularda objektif olarak çok kıymetli yazarlarımızdan eleştiriler gördük, ben de objektif olarak hem fenerbahçe'nin hem de beşiktaş'ın yapısal en önemli sorununun bu tarz popülist yaklaşımlar ve buna alışmış yöneticiler olduğunu dile getirmeye çalıştım.
bugün tedesco, çok uzun bir aradan sonra işin bu kısmıyla ilgilenmeyen bir imaj çiziyor ve bunun karşılığını da henüz kısa bir süre olmuş olsa da alıyor gibi bir görüntü ortada. türkiye'de işini yapmak, kavgadan uzak durmak ne acı ki zayıflık olarak görülür. açık ve net şekilde söylemek gerekirse bunca rekora ve başarıya rağmen okan buruk halen daha kendi taraftarı tarafından dahi bu kadar dokunulabilir bir adam ise bu tamamen nispeten naif ve saha dışı gündemlerden uzak durmaya çalışan bir profil olmasından dolayı. yine örneği galatasaray çerçevesinden vermek gerekir ise fatih terim bunun tam tersi bir profilde, takımının önüne kendini bir kalkan misali seren, saha dışına sıkça çıkan ve tartışmalara - polemiklere taraf olarak belki de takımını bu polemikler sayesinde ateşleyen bir kişiliğe sahipti.
fakat artık çağ değişti, bu çağın değişimi sadece bizlere uğramıyor, futbolcuların yapıları ve karakter eğilimleri de değişti. fatih terim gibi, jose mourinho gibi kumandan profil hocalar; teknik - taktik bilgilerinden ve deneyimlerinden bağımsız olarak artık karakter yapıları itibariyle oyuncu gruplarına hitap etmekte yetersiz kaldılar. 'çağı yakalayamadı', 'modası geçti' diye basitçe tabir edilen olgunun altında yatan gerçeklik aslında bundan ibaret.
tedesco işini yapıyor, saha içinde kalıyor ve skorlar yaptığını doğru gösterdikçe oyuncu grubu da burada sanılanın aksine yetenekleri yeter ve iyi bir performans ile o aşamaya getirebilirler ise ligin son virajına ilk defa ciddi bir tehdit olarak girecek. çünkü oyuncular aptal değil, mourinho'nun, kartal'ın 'her şey bizim aleyhimize, herkes bizim üzerimize oynuyor, her şey ayarlanmış' şeklindeki söylemlerinin kendi koltuklarını başarısızlıktan kurtarma çabasından öte olmadığını gayet iyi biliyorlar. yine örneği okan buruk üzerinden verecek olursak; haksız ve berbat hakem yönetimlerinin ardından veya tarafsızlığı şüpheye düşüren federasyon tutumlarının arkasından okan buruk bunları hiçbir zaman kalıcı gündem haline getirmemiş, bazı zamanlarda yalnızca tek seferde gerekli tepkiyi koyup gündemi saha içi yapmış ve oyuncularını bu şekilde zinde tutmuştur.
diri takım, saha içinde kalabilen ve oyunu istikrarlı olarak oynayabilen takımdır. oyuncuya başarısızlığı örtmenin yöntemini gösterirsen senden önce o yöntemi oyuncun kullanır. mert hakan yandaş bu şekilde kendi cv'sine 5 senelik bir fenerbahçe kariyeri ve kaptanlığı yazdı, bugün ise ortada yok. irfan can kahveci bu şekilde kendisini bir konuma taşıdı, bugün kadro dışı. fakat irfan can'ın, mert hakan'ın ya da kaleci irfan'ın başarısızlıkların ardından adeta salya saçarak mikrofon kovaladığı dönemin önünü hocaları açtığından taraftarlar bunu muteber kabul edebiliyordu. bugün tedesco bunu yapmadığından başarısızsa oyuncu başarılı olmak için saha içinde kalarak çalışacaktır.
fenerbahçe takımı bu anlattığım nedenlerle son 3 senenin her birinden daha ciddi bir rakip bana göre 2025/26 sezonunda. sezon başı kazandığımız küçük avantaj uzun sezon içinde ufak bir seride yok oldu gitti, bunun tersini de yaşayıp yeniden avantaj yakalayabiliriz. fakat mart ayından sonra kritik viraj geldiğinde saha içinde kalacak bir rakip, son 3 senedir her başarısızlıkta suçu saha dışına atan ekiplerden çok daha tehlikelidir kanaatindeyim.
bir parantez de 1 aralık 2025 fenerbahçe galatasaray maçına açmak gerekir. burada tedesco ilk büyük maçını oynayacak, bizim takımımız ise o noktaya kadar 5 şampiyonlar ligi maçına final psikolojisiyle çıkmış ve belki de artık bir nebze rahatlayarak lige de odaklanabilecek vaziyette gelecek. fiziki anlamda da yetenek havuzu anlamında da oturmuşluk anlamında da önde olduğumuz bir eşleşmede tedesco'nun yapabilecekleri oldukça kısıtlı. bence galibiyettense beraberliği yeğleyecek ve yenilmemeyi yenmeye tercih edecektir.
