11
günümüzde galatasaray "aristokrat takımı" değildir; ancak hiç olmamıştır da denemez. tabii, aristokrat kelimesinin zengin anlamına gelmediğini de unutmamak gerekir.
aristokrat kelimesini doğru anlayarak, galatasaray lisesi'ni unutmadan ve türkiye cumhuriyeti'nin ilk yıllarına bakarak incelenebilir bu iddia (ya da tespit).
aristokrat kelimesi, imtiyazlı ve genellikle soya bağlı olarak üstünlük sahibi sınıfın mensubunu tanımlar. bu noktada, bir dönem adı "mekteb-i sultani" olan, saray'la ve enderun'la doğrudan ve dolayı ilişkisi olan bir okuldan doğan spor kulübünün "aristokrat takımı" sıfatını alması yadırganmamalı.
ikinci meşrutiyet'ten 1980'lere kadar uzanan dönemde ise galatasaray lisesi, devletin kurucu kadralorı da dahil olmak üzere bürokrasinin, sanayi, ticaret ve sanat cemiyetlerinin mühim isimlerini yetiştirmiştir. daha önce aristokrat kelimesinin genellikle soya bağlı olarak üstünlüğü belirttiğini söyledim; ancak köken olarak incelediğimizde iyilerin veya güçlülerin yönetimde olduğu sistemin üyelerini de tanımlar aristokrat kelimesi. işte bu nedenle, türkiye'nin toplumsal olarak değişim gösterdiği 1980'lere kadar galatasaray'a hala "aristokrat takımı" yakıştırması yapılabilir. 1955'ten sonra galatasaray'ın metin oktay ile kitlelerle buluşması bu galatasaray-aristokrat ilişkisini her geçen gün geçersiz kılar.
günümüzde ise kulübün başkanı bile galatasaray'ın devlet ile olan ilişkilerinin zayıfladığını, eskisi gibi olmadığını söylüyorsa; galatasaray camiasının sanayicisinden, gazetecisine, sanatçısından, politikacısına eski etkinliğinden ve birliğinden uzaklaştığını vurguluyorsa "aristokrasi takımı" tespiti değersizleşmiş demektir. artık devir ihale alanların, verenlerin devri...
aristokrat kelimesini doğru anlayarak, galatasaray lisesi'ni unutmadan ve türkiye cumhuriyeti'nin ilk yıllarına bakarak incelenebilir bu iddia (ya da tespit).
aristokrat kelimesi, imtiyazlı ve genellikle soya bağlı olarak üstünlük sahibi sınıfın mensubunu tanımlar. bu noktada, bir dönem adı "mekteb-i sultani" olan, saray'la ve enderun'la doğrudan ve dolayı ilişkisi olan bir okuldan doğan spor kulübünün "aristokrat takımı" sıfatını alması yadırganmamalı.
ikinci meşrutiyet'ten 1980'lere kadar uzanan dönemde ise galatasaray lisesi, devletin kurucu kadralorı da dahil olmak üzere bürokrasinin, sanayi, ticaret ve sanat cemiyetlerinin mühim isimlerini yetiştirmiştir. daha önce aristokrat kelimesinin genellikle soya bağlı olarak üstünlüğü belirttiğini söyledim; ancak köken olarak incelediğimizde iyilerin veya güçlülerin yönetimde olduğu sistemin üyelerini de tanımlar aristokrat kelimesi. işte bu nedenle, türkiye'nin toplumsal olarak değişim gösterdiği 1980'lere kadar galatasaray'a hala "aristokrat takımı" yakıştırması yapılabilir. 1955'ten sonra galatasaray'ın metin oktay ile kitlelerle buluşması bu galatasaray-aristokrat ilişkisini her geçen gün geçersiz kılar.
günümüzde ise kulübün başkanı bile galatasaray'ın devlet ile olan ilişkilerinin zayıfladığını, eskisi gibi olmadığını söylüyorsa; galatasaray camiasının sanayicisinden, gazetecisine, sanatçısından, politikacısına eski etkinliğinden ve birliğinden uzaklaştığını vurguluyorsa "aristokrasi takımı" tespiti değersizleşmiş demektir. artık devir ihale alanların, verenlerin devri...