2263
sezon 2020-2021 ve bjk'ye son maçta averajla şampiyonluk verdik. malatya maçına çıkmamızsa son 1 gece varken uyuyamıyoruz tabi. sürekli dakika dakika skor ve oyun kurguluyorum kafamda. sonra şampiyon olduğumuz senaryo geldi gözüme ve ilk transferin hakan olacağı heyecanı bastı beni. genç, çivi gibi, yerli, şut ve pas oyunun en iyilerinden.
sonra şampiyon olamadık ve terim-burak elmas ikilisiyle iş cacığa bağlandı. yalnız bu sırada hakan oyununu değiştirdi. klasik bir 10 numarayken inzaghi ile birlikte deep lying playmaker çıktı adamdan. koşu bölgesi daha fazlalaştı ve hem pres yapan hem de presi alan bir oyuncuya döndü. yalnız hakan bu oyun anlayışından sonra 2 tane şampiyonlar ligi finali gördü. inter taraftarları adına besteler yazdı.
343 sisteminin yegane bağlayıcısı oldu.
işte gün döndü şimdi tekrar adı bizimle anılmaya başlandı. burada iki farklı konuya değinmek lazım. birinci olarak hakan'ı oyunundan dolayı istememek, ikincisi maliyetinden dolayı istememek.
birincisinde burada sözlükte yüz kişiye sorsak ne kadar inter maçı takip ettiğini en az 80 kişi milli maç ve kritik şampiyonlar ligi maçlarında izlediklerini söyleyecektir. yani büyük resme ulaşamayacaklardır.
bu adam üç sezondur ne oynadı, pozisyonu ne, hangi taktik anlayışında neler veriyor gibi bilgileri çok az kişi bilmektedir. hakeza bu bilgilere sahip olanlar bile hakan bize gelirse hangi taktik anlayışında oyunun neresinde olacaktır onu tam çıkaramıyordur.
hadi diyelim ilk kısmı geçtik ve bir şablon üzerinde anlaştık. bu sefer ikinci konu olan maliyet konusunu kafaya takanlar var. sözlükte yüz kişiden yüzü de maliyetlerimizle içli dışlıdır. burada fikrim sabit. ve bu yüz kişi geçmiş günleri bilerek hareket etmek istiyor. ben de aslında bu gruba dahilim. yani osimhen'e 75 sıkalım, sane'ye yıllık 12 sıkalım, hakan'a 25 bonservis verip yıllık 10 verelim düşüncesi seyirci moduna geçmek olur benim için. yani iyiyse varım kötüyse yokum demektir. kaldı ki nereden geliyor bu yoğurdun bolluğu?
ben bu yolda yürümeyenlerdenim. hakan ismi ne kadar değerli olursa olsun hem bonservis hem maaş skalası olarak yüksek olacaksa lütfen olduğu yerde kalsın diyenlerdenim.
şimdi işbu ki hakan alındı dersek herkesin ilk bakacağı şey maliyetinin altında ezilip ezilmediği olacaktır. tıpkı cuesta-jelert-sara gibi.
bu saydığım üç oyuncuya ortalama kırık milyona yakın bonservis verildi. ve bana göre üçü de maliyet performans dengesinde sınıfta kaldı.
lakin bu üç ismin içinden sadece sara ile kıyaslanmalı ve ona göre yorum yapılmalıdır. ben sara'yı bu sene beğenmeyenlerdenim. bokunda boncuk yok bu adamın. ismi sara değil, sedat olsa şu an göndermek için yer arıyordu herkes. kerem aktürkoğlu örneği vereceğim. adam her sezon duble duble yapmasına rağmen oyuna olan katkısı sınırlı diye, tripleri var diye adamı bir taşlamadığımız kaldı. son 3 sezonda sergio-kerem d.-sara orta sahasından oyun için verimsizlik bakımından sara-kerem d. ile yarışır. duran topları çok iyi kullanıyor kelimesi de acziyetin yegane göstergesidir.
hakan ile sara kıyas edildiğinde hakan fersah fersah önde gelir. ama (kocaman bir ama) yaş ve potansiyel bakımından sara şu an daha değerli durmaktadır. yani nasıl hakan 25 yaşından sonra oyununu değiştirdi ve potansiyelini dışarı çıkarttı, hatta ve hatta nirvanasını gösterdi sara'nın da aynı şekilde olmamasını beklemek ihtimal dışı değildir.
yazı çok uzuyor. son söz olarak hakan'ın gelmesine sadece iki şartla evet derim. ilk önce sara yok pahasına elden çıkarılmamalıdır. ikinci olarak da hakan'a 10 ve üzeri ne bonservis ne de maaş verilmemelidir.
hakan uygun maliyetlere gelirse ikinci hamit olacaktır.
sonra şampiyon olamadık ve terim-burak elmas ikilisiyle iş cacığa bağlandı. yalnız bu sırada hakan oyununu değiştirdi. klasik bir 10 numarayken inzaghi ile birlikte deep lying playmaker çıktı adamdan. koşu bölgesi daha fazlalaştı ve hem pres yapan hem de presi alan bir oyuncuya döndü. yalnız hakan bu oyun anlayışından sonra 2 tane şampiyonlar ligi finali gördü. inter taraftarları adına besteler yazdı.
343 sisteminin yegane bağlayıcısı oldu.
işte gün döndü şimdi tekrar adı bizimle anılmaya başlandı. burada iki farklı konuya değinmek lazım. birinci olarak hakan'ı oyunundan dolayı istememek, ikincisi maliyetinden dolayı istememek.
birincisinde burada sözlükte yüz kişiye sorsak ne kadar inter maçı takip ettiğini en az 80 kişi milli maç ve kritik şampiyonlar ligi maçlarında izlediklerini söyleyecektir. yani büyük resme ulaşamayacaklardır.
bu adam üç sezondur ne oynadı, pozisyonu ne, hangi taktik anlayışında neler veriyor gibi bilgileri çok az kişi bilmektedir. hakeza bu bilgilere sahip olanlar bile hakan bize gelirse hangi taktik anlayışında oyunun neresinde olacaktır onu tam çıkaramıyordur.
hadi diyelim ilk kısmı geçtik ve bir şablon üzerinde anlaştık. bu sefer ikinci konu olan maliyet konusunu kafaya takanlar var. sözlükte yüz kişiden yüzü de maliyetlerimizle içli dışlıdır. burada fikrim sabit. ve bu yüz kişi geçmiş günleri bilerek hareket etmek istiyor. ben de aslında bu gruba dahilim. yani osimhen'e 75 sıkalım, sane'ye yıllık 12 sıkalım, hakan'a 25 bonservis verip yıllık 10 verelim düşüncesi seyirci moduna geçmek olur benim için. yani iyiyse varım kötüyse yokum demektir. kaldı ki nereden geliyor bu yoğurdun bolluğu?
ben bu yolda yürümeyenlerdenim. hakan ismi ne kadar değerli olursa olsun hem bonservis hem maaş skalası olarak yüksek olacaksa lütfen olduğu yerde kalsın diyenlerdenim.
şimdi işbu ki hakan alındı dersek herkesin ilk bakacağı şey maliyetinin altında ezilip ezilmediği olacaktır. tıpkı cuesta-jelert-sara gibi.
bu saydığım üç oyuncuya ortalama kırık milyona yakın bonservis verildi. ve bana göre üçü de maliyet performans dengesinde sınıfta kaldı.
lakin bu üç ismin içinden sadece sara ile kıyaslanmalı ve ona göre yorum yapılmalıdır. ben sara'yı bu sene beğenmeyenlerdenim. bokunda boncuk yok bu adamın. ismi sara değil, sedat olsa şu an göndermek için yer arıyordu herkes. kerem aktürkoğlu örneği vereceğim. adam her sezon duble duble yapmasına rağmen oyuna olan katkısı sınırlı diye, tripleri var diye adamı bir taşlamadığımız kaldı. son 3 sezonda sergio-kerem d.-sara orta sahasından oyun için verimsizlik bakımından sara-kerem d. ile yarışır. duran topları çok iyi kullanıyor kelimesi de acziyetin yegane göstergesidir.
hakan ile sara kıyas edildiğinde hakan fersah fersah önde gelir. ama (kocaman bir ama) yaş ve potansiyel bakımından sara şu an daha değerli durmaktadır. yani nasıl hakan 25 yaşından sonra oyununu değiştirdi ve potansiyelini dışarı çıkarttı, hatta ve hatta nirvanasını gösterdi sara'nın da aynı şekilde olmamasını beklemek ihtimal dışı değildir.
yazı çok uzuyor. son söz olarak hakan'ın gelmesine sadece iki şartla evet derim. ilk önce sara yok pahasına elden çıkarılmamalıdır. ikinci olarak da hakan'a 10 ve üzeri ne bonservis ne de maaş verilmemelidir.
hakan uygun maliyetlere gelirse ikinci hamit olacaktır.
