238
mind vortex isimli youtube kanalının yaptığı belgesel ile tekrar gündeme gelen olgu.
fenerbahçe tarafından aziz yıldırım önderliğinde pek çok maçta doğrudan rakibe rüşvet, bursaspor ve trabzon’un rakiplerine teşvik ve fenerbahçe’ye transfer vaadi ile gerçekleştirilmiştir. apaçık delillere rağmen türk usulü çözülmüş, deliller hukuka aykırı toplanmıştır gibi basit ve kitabına uydurulmuş bir gerekçe ile fenerbahçe cezalandırılmamıştır.
beşiktaş da türkiye kupasında bu işe bulaşmış, cezasız kalmıştır.
tapelere yansıyan konuşmalara göre 2010-2011 sezonunda trabzonspor da yeltenmiş ancak başarıp başaramadığı muamma olarak kalmıştır.
tüm ülke futbolu kirlenmişken galatasaray’ın hiç bu işe bulaşmadığını söylemek mantıklı gelmiyor. en basitinden 2006 yılında denizlispor’a teşvik primi gönderildiği iddiaları aydınlatılmadı. teşvik tam olarak hangi yıl suç olarak tanımlandı araştırmadım. o yıllarda suç olarak tanımlanmamış olsa dahi etik olarak doğru değildi. bu konunun aydınlatılmasını ve galatasaray’ın mümkünse aklanmasını dilerdim.
neticede tüm bu olaylar ve yaşananların türk usulü çözülmesi türk futbolunun itibarını ve değerini bitirmiştir. yabancıların gözünde türkiye ligi izlenmeye değer bir lig olmaktan çıkıp şaibeli bir lige dönüşmüştür. bu da yayın gelirlerinden ligin marka değerine kadar pek çok şeyi olumsuz etkilemiştir.
yerli izleyicilerin de gözünde lig her daim şaibeli olma potansiyelindedir. verilen her hakem kararının tartışılması, her kötü oyuncu performansının soru işaretleri doğurmasının temeli şike sürecinde yaşananlardır. yarın oynanacak sivasspor-fenerbahçe maçında %90-95’imizin zihninde “sivas yatar” algısının oluşma sebebidir.
italya liginde juventus’un başını çektiği şike skandalı ağır şekilde cezalandırıldığı halde bugün halen italya ligi denilince akıllara şaibeli maçlar gelmekte. kaldı ki şikeye karışanların cezalandırılmadığı türkiye liginin dışarıdan nasıl göründüğü malum. bırakın kulüplerin ceza almasını, bu işe karışan adamlar bile (aziz yıldırım, serdar adalı, mecnun odyakmaz…) halen türk futbolunun içinde.
o dönem ünal aysal çok yerinde bir cümle kurmuş, “bu ateş üfleyerek sönmez” demişti. nitekim hükümet ve tff üflemeyi seçmiş ve türk futbolu üzerinde yanan bu ateşi söndürememiştir.
fenerbahçe tarafından aziz yıldırım önderliğinde pek çok maçta doğrudan rakibe rüşvet, bursaspor ve trabzon’un rakiplerine teşvik ve fenerbahçe’ye transfer vaadi ile gerçekleştirilmiştir. apaçık delillere rağmen türk usulü çözülmüş, deliller hukuka aykırı toplanmıştır gibi basit ve kitabına uydurulmuş bir gerekçe ile fenerbahçe cezalandırılmamıştır.
beşiktaş da türkiye kupasında bu işe bulaşmış, cezasız kalmıştır.
tapelere yansıyan konuşmalara göre 2010-2011 sezonunda trabzonspor da yeltenmiş ancak başarıp başaramadığı muamma olarak kalmıştır.
tüm ülke futbolu kirlenmişken galatasaray’ın hiç bu işe bulaşmadığını söylemek mantıklı gelmiyor. en basitinden 2006 yılında denizlispor’a teşvik primi gönderildiği iddiaları aydınlatılmadı. teşvik tam olarak hangi yıl suç olarak tanımlandı araştırmadım. o yıllarda suç olarak tanımlanmamış olsa dahi etik olarak doğru değildi. bu konunun aydınlatılmasını ve galatasaray’ın mümkünse aklanmasını dilerdim.
neticede tüm bu olaylar ve yaşananların türk usulü çözülmesi türk futbolunun itibarını ve değerini bitirmiştir. yabancıların gözünde türkiye ligi izlenmeye değer bir lig olmaktan çıkıp şaibeli bir lige dönüşmüştür. bu da yayın gelirlerinden ligin marka değerine kadar pek çok şeyi olumsuz etkilemiştir.
yerli izleyicilerin de gözünde lig her daim şaibeli olma potansiyelindedir. verilen her hakem kararının tartışılması, her kötü oyuncu performansının soru işaretleri doğurmasının temeli şike sürecinde yaşananlardır. yarın oynanacak sivasspor-fenerbahçe maçında %90-95’imizin zihninde “sivas yatar” algısının oluşma sebebidir.
italya liginde juventus’un başını çektiği şike skandalı ağır şekilde cezalandırıldığı halde bugün halen italya ligi denilince akıllara şaibeli maçlar gelmekte. kaldı ki şikeye karışanların cezalandırılmadığı türkiye liginin dışarıdan nasıl göründüğü malum. bırakın kulüplerin ceza almasını, bu işe karışan adamlar bile (aziz yıldırım, serdar adalı, mecnun odyakmaz…) halen türk futbolunun içinde.
o dönem ünal aysal çok yerinde bir cümle kurmuş, “bu ateş üfleyerek sönmez” demişti. nitekim hükümet ve tff üflemeyi seçmiş ve türk futbolu üzerinde yanan bu ateşi söndürememiştir.

