11
yaz geldi, havalar ısındı, deniz mevsimi açıldı. magazin haberlerinde bikinili hatunların, kaslı er kişilerin boy gösterdiği mevsimdeyiz artık. üç tarafı denizlerle çevrili, yaz aylarında turist akınına uğrayan akdeniz ve ege'ye sahip güzel ülkemde deniz mevsimi açıldı haliyle. kimileri için kırmızı alarm durumu verildi, kimisi de oldukça sakin. tişörtler çıkacak, göbekler göz önünde olacak artık. işte bu anda, kimi yurdum delikanlısı ciddi ciddi düşünmeye başladı; "ulan götü göbeği büyüttük yine, nasıl gideceğim şimdi sahile?"
hemen bir flashback ile geçen yazdan bu yaza kadar geçen süreyi inceleyelim:
- - - - - flashback - - - - -
2009 yazı, kumsaldasın sevgili türk erkeği. güzel kız geçiyor bak, çek göbeği içine. çek, çek, çek. hah, çok güzel; tut şimdi nefesini. aslanım benim, biraz daha kassan baklavalar belli olacak. bütün yaz böyle geçti. e kış geldi. giy üzerine kocaman kazağı. amaaan koy gitsin, kim farkedecek göbeği. havalar biraz ısınsın spor salonuna gidersin, kurtulursun kilolardan. vücut da şekle girer hem, yazın da sahilleri kavurursun o kaslı vücutla. koçum benim, var mı senin gibisi. ah, göbek kaşındı. kaşı şimdi onu, tatlı tatlı kaşınıyor bak. ooohh, rahatladın değil mi? maç var televizyonda, kap cipsle birayı. koy ayaklarını sehpanın üzerine. kaloriymiş, koyarım kaloriye. hem havalar ısınsın salona gideceksin daha. aslanım benim, kaşı göbeğini birkez daha.
- - - - - flashback - - - - -
evet, bir yıl bu sözlerle geçti. yaptığın tek spor, bir önceki yaz güzel bir kız gördüğünde karnını içeri çekmekten ibaret olunca, hiçbir şey hayal ettiğin gibi gitmedi değil mi? kış boyunca kaşıdığın göt kocaman oldu; göbek ise artık senden bağımsız hareket ediyor. bu yazıyı okuyanlardan en az biri bu durumdadır, inanıyorum. "sen nesin godik, sanki rambo vücudu var sende" deme hakkınız da var, ses edemem.
şimdi efendim, kendinize bugüne kadar defalarca söz verdiniz, bu kez kesin gideceğim, vücudumu geliştirmem şart dediniz. ama sizi gazlayan bir unsur olmadığı için sürekli bu durumu ertelediniz. lakin artık ertelemeyi durdurma vakti geldi. biliyoruz ki, iyi bir fiziksel görünüm fazladan özgüven demek. giydiğiniz şeyi üzerinizde en şık haliyle taşıyabilmeniz demek, bunların yanında gayet iyi bir beden sağlığı demek. şimdi böyle güzel etkileri var bu işin. bu salonlar boşuna kurulmadı kamil.
düşün şimdi, okuldan yahut işten çıkmışsın. hoca sana takmış, patron bir yığın iş yıkmış, katılman gereken toplantılar, hazırlaman gereken sunumlar var. şitresten kafayı yemek üzeresin yani. yıllarca okuyup, şişe dibi gözlük takma hakkı kazanarak bilim insanı olmuş amcalar ve teyzeler diyor ki; spor vücuttaki mutluluk hormonunu harekete geçirerek kişinin kendini iyi hissetmesini sağlıyor, stresi azaltıyor. ben demiyorum, her halta el atan bilim adamları diyor bunu. benim ne şişe dibi gözlüğüm var ne de onlar kadar araştırma yapmışlığım.
e şimdi durum buyken, bütün bıkkınlığınla çıktığın o stres yuvalarından eve gelip, eşofmanını üzerine geçirip havlunun birini de çantana tıkarak salon yolu tutmak seni cezbetmiyor mu? düşünsene abicim, hem şitresini atacaksın hem de hoş bir görüntü yakalayacaksın. yaz gelecek, göbeğiyle büyük derdi olan türk erkeklerinin arasından adonis kasını göstere göstere geçeceksin. kızlar peşinde kuyruk olacak. hafif bronzlaşmış tenin, baklavaları daha da belirginleştirecek. kız milleti kölen olsun o anda. seni gören yurdum gençleri de "hocu, kesin spora başlıyoruz, herife bak götürdü bütün kızları laağğnn" diye ağlayacaklar.
girdiğin bir mağazada "dar kesim gömlek istiyorum" demenin keyfini yaşayabileceksin. giydiğin gömlek, tişört üzerine tam oturacağından bütün üçgen halin de ortaya çıkacak. mağazada çalışan bayan görevliler sana yardımcı olabilmek için birbirleriyle yarışacaklar. girdiğin yeni ortamlarda bile dikkat çekecek, kızların gözdesi olacaksın. kızlar sana hayran hayran bakarken, erkekler sana kin dolu gözlerle bakacak. hepsi o gittiğin salon sayesinde olacak. erteleme şu işi daha ne bekliyorsun.
kendini geliştirmek için harcadığın büyük efor sayesinde güçlü bir kalp kasın, düşük nabzın, sağlam bir homeostasin olacak. sağlık tavan yapacak yani. check-up sonrası doktor seni kıskanacak "boşuna para verdiniz, hiçbir sorununuz çıkmadı ehere mehere" diye de klasik doktor esprisi yapacak. sen yüzünde gülümsemeyle hastane kapısından çıkarken, gittiğin o vücut geliştirme salonunun sana kazandırdıklarını düşüneceksin.
bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 1: vücut geliştirme salonlarını sevin, sevdirin.
bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 2: ağacı sev, yeşili koru, ayıyı öp. *
bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 3: hayat güzel olsun.
(işbu entry, yurdum gencini vücut geliştirme salonlarına gitmeye teşvik amacıyla yazılmıştır. entryde bahsi geçen kişi, kurum ve olaylar tamamen hayal ürünüdür.)
hemen bir flashback ile geçen yazdan bu yaza kadar geçen süreyi inceleyelim:
- - - - - flashback - - - - -
2009 yazı, kumsaldasın sevgili türk erkeği. güzel kız geçiyor bak, çek göbeği içine. çek, çek, çek. hah, çok güzel; tut şimdi nefesini. aslanım benim, biraz daha kassan baklavalar belli olacak. bütün yaz böyle geçti. e kış geldi. giy üzerine kocaman kazağı. amaaan koy gitsin, kim farkedecek göbeği. havalar biraz ısınsın spor salonuna gidersin, kurtulursun kilolardan. vücut da şekle girer hem, yazın da sahilleri kavurursun o kaslı vücutla. koçum benim, var mı senin gibisi. ah, göbek kaşındı. kaşı şimdi onu, tatlı tatlı kaşınıyor bak. ooohh, rahatladın değil mi? maç var televizyonda, kap cipsle birayı. koy ayaklarını sehpanın üzerine. kaloriymiş, koyarım kaloriye. hem havalar ısınsın salona gideceksin daha. aslanım benim, kaşı göbeğini birkez daha.
- - - - - flashback - - - - -
evet, bir yıl bu sözlerle geçti. yaptığın tek spor, bir önceki yaz güzel bir kız gördüğünde karnını içeri çekmekten ibaret olunca, hiçbir şey hayal ettiğin gibi gitmedi değil mi? kış boyunca kaşıdığın göt kocaman oldu; göbek ise artık senden bağımsız hareket ediyor. bu yazıyı okuyanlardan en az biri bu durumdadır, inanıyorum. "sen nesin godik, sanki rambo vücudu var sende" deme hakkınız da var, ses edemem.
şimdi efendim, kendinize bugüne kadar defalarca söz verdiniz, bu kez kesin gideceğim, vücudumu geliştirmem şart dediniz. ama sizi gazlayan bir unsur olmadığı için sürekli bu durumu ertelediniz. lakin artık ertelemeyi durdurma vakti geldi. biliyoruz ki, iyi bir fiziksel görünüm fazladan özgüven demek. giydiğiniz şeyi üzerinizde en şık haliyle taşıyabilmeniz demek, bunların yanında gayet iyi bir beden sağlığı demek. şimdi böyle güzel etkileri var bu işin. bu salonlar boşuna kurulmadı kamil.
düşün şimdi, okuldan yahut işten çıkmışsın. hoca sana takmış, patron bir yığın iş yıkmış, katılman gereken toplantılar, hazırlaman gereken sunumlar var. şitresten kafayı yemek üzeresin yani. yıllarca okuyup, şişe dibi gözlük takma hakkı kazanarak bilim insanı olmuş amcalar ve teyzeler diyor ki; spor vücuttaki mutluluk hormonunu harekete geçirerek kişinin kendini iyi hissetmesini sağlıyor, stresi azaltıyor. ben demiyorum, her halta el atan bilim adamları diyor bunu. benim ne şişe dibi gözlüğüm var ne de onlar kadar araştırma yapmışlığım.
e şimdi durum buyken, bütün bıkkınlığınla çıktığın o stres yuvalarından eve gelip, eşofmanını üzerine geçirip havlunun birini de çantana tıkarak salon yolu tutmak seni cezbetmiyor mu? düşünsene abicim, hem şitresini atacaksın hem de hoş bir görüntü yakalayacaksın. yaz gelecek, göbeğiyle büyük derdi olan türk erkeklerinin arasından adonis kasını göstere göstere geçeceksin. kızlar peşinde kuyruk olacak. hafif bronzlaşmış tenin, baklavaları daha da belirginleştirecek. kız milleti kölen olsun o anda. seni gören yurdum gençleri de "hocu, kesin spora başlıyoruz, herife bak götürdü bütün kızları laağğnn" diye ağlayacaklar.
girdiğin bir mağazada "dar kesim gömlek istiyorum" demenin keyfini yaşayabileceksin. giydiğin gömlek, tişört üzerine tam oturacağından bütün üçgen halin de ortaya çıkacak. mağazada çalışan bayan görevliler sana yardımcı olabilmek için birbirleriyle yarışacaklar. girdiğin yeni ortamlarda bile dikkat çekecek, kızların gözdesi olacaksın. kızlar sana hayran hayran bakarken, erkekler sana kin dolu gözlerle bakacak. hepsi o gittiğin salon sayesinde olacak. erteleme şu işi daha ne bekliyorsun.
kendini geliştirmek için harcadığın büyük efor sayesinde güçlü bir kalp kasın, düşük nabzın, sağlam bir homeostasin olacak. sağlık tavan yapacak yani. check-up sonrası doktor seni kıskanacak "boşuna para verdiniz, hiçbir sorununuz çıkmadı ehere mehere" diye de klasik doktor esprisi yapacak. sen yüzünde gülümsemeyle hastane kapısından çıkarken, gittiğin o vücut geliştirme salonunun sana kazandırdıklarını düşüneceksin.
bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 1: vücut geliştirme salonlarını sevin, sevdirin.
bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 2: ağacı sev, yeşili koru, ayıyı öp. *
bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 3: hayat güzel olsun.
(işbu entry, yurdum gencini vücut geliştirme salonlarına gitmeye teşvik amacıyla yazılmıştır. entryde bahsi geçen kişi, kurum ve olaylar tamamen hayal ürünüdür.)