35
bir taraftar olarak bu konudaki düşüncelerimi ve yönetimden beklentimi dile getirmek istiyorum: bir tanım olmayacak bu nedenle.
2025 yılında güncel duruma baktığımızda tahmin ediyorum ki tüm futbol izleyicisinin %50'ini galatasaray taraftarı oluşturuyordur. kulübümüze karşı silah olarak kullanılmaya başlanan maç yayınları ve hiç bir varlığı olmayan anadolu kulüplerinin galatasaray taraftarları sayesinde finanse edildiği düşünülürse hiç uzatmadan ayrılmanın planları yapılmalıdır. parasal kısmı geçip bir taraftar olarak takımımın maçında olan aksiyonları göremiyorum. negatif veya pozitif... bir önemi yok, maçtaki pozisyonları izleyemiyoruz. ben taraftar olarak buna mahkum olmak istemiyorum. zaten izlemek için yeterince yüksek paralar ödüyorum. bir de bunun üzerine benim ödediğim para ile toplanan havuzdan pay alan takımlar bir araya gelip bugün bir şımarık zengin çocuğunun, dün bir mafyanın ve yarın belki kimin peşinde oyuncak olup benim yarışmamı bozuyorlar. futbolcumu sakatlamaya çalışıyorlar. başkanları çıkıp düşman gibi konuşuyor, silahın yanında olmadığı için dua ediyor.
medyaya bakıyoruz, galatasaray sanki kıskanılan bir ülkenin takımıymış gibi yapsınlar da görelim, bu sefer denk geldi bir daha olsun bakalım söylemleri hakim. kötülemeyen yorumcular da gördüklerini anlatıp pozitif şeyleri söylemiyorlar. konuyu çevirip başka yerlere götürüyorlar. bugüne kadar böyle takım göremiyoruz bu nedenle olmaz, olmayacak diyor. ee oluyor abi, neden görmek istemiyorsun? okan buruk'tan başlayan bu saldırı isim verme düzeyinde futbolcularına kadar gidiyor. barış alper yılmaz'ın milli takımda oynamasından utandığını dile getiren yorumcular var. açın bakın, daha geçen hafta oldu bunlar.
cesur olmak gerekiyor, taraftar bugün sosyal medyaya tepki koyup kendi medyasını yaratmaya başladı. izlenme sayıları ortada, açıp bakabilirsiniz. 1 yıldır bilemedin 2 yıldır başladı bu direniş. kimseye ihtiyacımız olmadığı gibi onların futbol adı altında konuştuğu şeyler bizim ilgimizi çekmiyor. bizim futbol konularımız bunda değil. tottenham'ın eski gününde olup olmadığı değil oyun sistemindeki açıklar ilgilendiriyor beni. avrupa'da kupa alamayacağını iddia ediyorsa da bunun gerekçelerini söyleyen insanlar talep ediyoruz. çünkü ben öyle söylüyorum diyenler değil.
bunu bir söylem, tehdit vs, gibi konuşarak değil, bakın bunu böyle yapacağız böyle olacak diye çıkın genel kurula sunun projenizi. yetkiyi alın. bizi bunların eline mahkum etmeyin, ne kadar güçlü olduğumuzu gördüğünüzde inanamayacaksınız.
not; dünya düşündüğünüz kadar küçük değil. rakip kalmayacak diye endişe edenler “gitme sana muhtacım” diye bağırabilir. tahir kıran gibi zihinleri finanse eden sistem ideal değildir.
2025 yılında güncel duruma baktığımızda tahmin ediyorum ki tüm futbol izleyicisinin %50'ini galatasaray taraftarı oluşturuyordur. kulübümüze karşı silah olarak kullanılmaya başlanan maç yayınları ve hiç bir varlığı olmayan anadolu kulüplerinin galatasaray taraftarları sayesinde finanse edildiği düşünülürse hiç uzatmadan ayrılmanın planları yapılmalıdır. parasal kısmı geçip bir taraftar olarak takımımın maçında olan aksiyonları göremiyorum. negatif veya pozitif... bir önemi yok, maçtaki pozisyonları izleyemiyoruz. ben taraftar olarak buna mahkum olmak istemiyorum. zaten izlemek için yeterince yüksek paralar ödüyorum. bir de bunun üzerine benim ödediğim para ile toplanan havuzdan pay alan takımlar bir araya gelip bugün bir şımarık zengin çocuğunun, dün bir mafyanın ve yarın belki kimin peşinde oyuncak olup benim yarışmamı bozuyorlar. futbolcumu sakatlamaya çalışıyorlar. başkanları çıkıp düşman gibi konuşuyor, silahın yanında olmadığı için dua ediyor.
medyaya bakıyoruz, galatasaray sanki kıskanılan bir ülkenin takımıymış gibi yapsınlar da görelim, bu sefer denk geldi bir daha olsun bakalım söylemleri hakim. kötülemeyen yorumcular da gördüklerini anlatıp pozitif şeyleri söylemiyorlar. konuyu çevirip başka yerlere götürüyorlar. bugüne kadar böyle takım göremiyoruz bu nedenle olmaz, olmayacak diyor. ee oluyor abi, neden görmek istemiyorsun? okan buruk'tan başlayan bu saldırı isim verme düzeyinde futbolcularına kadar gidiyor. barış alper yılmaz'ın milli takımda oynamasından utandığını dile getiren yorumcular var. açın bakın, daha geçen hafta oldu bunlar.
cesur olmak gerekiyor, taraftar bugün sosyal medyaya tepki koyup kendi medyasını yaratmaya başladı. izlenme sayıları ortada, açıp bakabilirsiniz. 1 yıldır bilemedin 2 yıldır başladı bu direniş. kimseye ihtiyacımız olmadığı gibi onların futbol adı altında konuştuğu şeyler bizim ilgimizi çekmiyor. bizim futbol konularımız bunda değil. tottenham'ın eski gününde olup olmadığı değil oyun sistemindeki açıklar ilgilendiriyor beni. avrupa'da kupa alamayacağını iddia ediyorsa da bunun gerekçelerini söyleyen insanlar talep ediyoruz. çünkü ben öyle söylüyorum diyenler değil.
bunu bir söylem, tehdit vs, gibi konuşarak değil, bakın bunu böyle yapacağız böyle olacak diye çıkın genel kurula sunun projenizi. yetkiyi alın. bizi bunların eline mahkum etmeyin, ne kadar güçlü olduğumuzu gördüğünüzde inanamayacaksınız.
not; dünya düşündüğünüz kadar küçük değil. rakip kalmayacak diye endişe edenler “gitme sana muhtacım” diye bağırabilir. tahir kıran gibi zihinleri finanse eden sistem ideal değildir.