• 3
    beni düşündüren başlık. "ali sami yen hacısı"!.. hiç böyle düşünmemiştim. hani namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz hesabı.

    kendimi bilmeye başladığım altı yaşımdan beri kafamın içinde kılıçlarını çekmiş atları ile dört nala koşan bir moğol ordusu dolaşır durur. herşeyi kendime dert eder ve en ince ayrıntısına kadar düşünür taşınırım. hele gençliğimde her boku detayları ile öğrenmeye çalışırdım. haksızlığı hazmedemem. adaletsizliğe isyan ederim. iki yüzlülük ve sahtekarlık beni delirtir. yoksulluk ve hastalıkla cebelleşen insanlar kalbimi parçalar. savaş görüntüleri yüreğimi dağlar, tacize uğramış insanları gördüğümde insanlığımdan utanırım.
    bu yüzden belkide bilinçli bir tercihti benim "futbol ve galatasaray hastalığım", bilemiycem.
    futbol ve galatasaray düşünmeye, konuşmaya veya tartışmaya başladığımda tüm siyasal sosyal ve ailevi sorunlardan uzaklaşırım. dolayısı ile o moğol ordusu o anlık kafamın içinde kaybolur ve bu durum beni inanılmaz ölçüde rahatlatır.

    işte bu nedenle ben ali sami yen'e hep ruhsal tedavi merkezim, tribünlerine ise koğuşlarım gözü ile baktım. iple çekerim o onbeş günü. ali sami yen'e girip o ambiyansı koklamak acaip rahatlatır beni. hele "maç günü" inanılmaz keyifle geçirdiğim gündür. gençken boş bulduğum tüm zamanlarda sadece ali sami yene değil mahalle maçlarına bile takılırdım. futbolcu olarak başarılı olamadım. kaybetmeye katlanamıyordum o zamanlar. tavlada bile yenilsem üç gün kendime gelemezdim. bu yüzden futbol oynarken sahada arkadaşlarımdan tutta kenar yönetimine, hakemlere kadar herkesle kavga eder, rakiplerime faullü oynardım. kazmaydım yani afedersiniz. şimdi öyle değilim. gerçi hala tavlada yenilsem biraz bozuluyorum ama hazmetmeyi de öğrendim. dünyevi hayat ise hala beni bunaltıyor. açlık, yoksulluk, sömürü, ahlaksızlık hala büyük sıkıntı benim için. hoş göremiyorum.

    tıp okuyan yazarlarımız var ama bilmiyorum bilen varmı sözlükte. benim gibilere "sosyal sorunlu hasta" deniyor. ilaç tedavisine gerek görülmüyor pek. ufak tefek ilaçlar verilse de ben ilaç kullanmayı sevmediğimden ilgi göstermiyorum. sezon bittikten sonra hayatımda futbol ve galatasaray olmaz ise bunaldım mı hastahane sahibi bir arkadaşımın himayesinde bir hastahanenin en üst katındaki odaya kapanır ve en az bir hafta on gün telefonlarımı kapatarak perdeler kapalı, gazete okumadan, tv seyretmeden, kimseyle konuşmadan yatakta uyur uyanık vakit geçirerek beynimi boşaltırım. hemşire kızlar gelip sadece ateşimi ve tansiyonumu ölçerek giderler, bir de üç öğün yemek gelir. konuşmalarına veya merhaba günaydın demelerine bile izin vermem. tek sosyalleşebildiğim alan futbol ve galatasaray ile ali sami yen.

    eskiden daha güzeldi tribünleri. önceki bir entryimde biraz söz etmiştim. galatasaray gol attığı zaman birbirimize sarılıp en az iki üç dakika havalara zıplardık. 80 öncesindeki siyasal kutuplaşmanın tribünlere yansımamış olmasının nedeni budur. o kadar candan sarılan insanlar birbirleri ile ölümüne bir kavgaya girebilirler mi! mahalle takımı'nın da dediği gibi, şimdi yalandan bir "yeaahhh" bir dakika bile sürmüyor gol sevinçleri. neyse konumuz bu değil. ben de tüm tribünlerinde maç seyrettim. gerçi numaralı ve alttaki şeref tribününde seyrettiğim maç ikişer tanedir. işin komik tarafı, bir siyasal partinin yöneticiliğini yaparken kontenjandan ele geçirdiğim şeref tribünü kartım varken de gider kombine alırdım. o kadar acip adamla oturarak maç seyretmek benim işim değil. bir de herkes eski açık ve kapalıyı över ama ben yeni açık üst ve yeni açık altı da onlar kadar severim. hele yeni açık alt nice yağmur ve kardan korumuştur bizi, hakkı ödenmez. yeni açık üstün panoroması muhteşemdir. eski açık gençlik tribünümdür, kapalı olgunluk çağımın.

    kısacası; yeni yapılacak rehabilitasyon merkezi bakalım benim tedavime ne kadar katkıda bulunacak ama ali sami yene minnetim bitmez. duvarlarını öpsem koklasam doyamam.
App Store'dan indirin Google Play'den alın