289
bener onar bugün kendisiyle ilgili bir yazı yazmış. kayıtsız kalmayalım, yazının sonundaki adrese e-mail atalım, ben adrese teslim pası attım.
--- alıntı ---
bundan tam bir yıl önce konfederasyon kupası sonrası bir köşe yazısında uğur vardan şöyle bir başlık atmıştı: ‘vuvuzela’ya evet, ömer üründül’e hayır.’ dünya kupası’nın ilk düdüğüyle birlikte beklenen oldu. bazı maçlarda vuvuzela kadar rahatsız edici bir unsur var: ömer üründül. doğruyu söylemek gerekirse benden yaşça çok büyük, bu camiada uzun yıllar bulunmuş bir isme bu tarz eleştiriler yapmak hiç hoşuma gitmiyor. ama ‘akacak kan damarda durmaz’ demişler.
‘ömer üründül kupada neler dedi, ne hatalar yaptı’ yazısı değil bu. çalışan bir google(!) bulursanız arama kutucuğuna ‘üründül, dünya kupası’ yazınca her maçına ait ‘inci’lerini (bilinçli kullandım) okuyabilirsiniz. temel sorun trt’nin yorumcu olarak ısrarla ömer beyi bizim karşımıza çıkarması. sorun trt’nin bu ülkenin vatandaşlarının kendilerine ait olmayan bir dilden maçları izlemek için harıl harıl internet siteleri aramasından rahatsız olmaması. sorun bu ülkenin maddi imkanı olmayan çocuklarının şu mereti takip edecekleri tek ‘kutu’dan türkiye dışına zihinlerini açamaması.
bir rivayete göre çok zengin bir insan olan ömer bey, trt’den para almazmış. masraflarını cebinden karşılarmış. eğer bu duyum doğru değilse bu yorumları için kendisine bir bedel ödeniyor. her iki ihtimalde de trt’nin üst düzey yetkililerinin yapacakları farklı değil. performans değerlendirmesi yapmalılar. bir yönetici çıkıp “bu adam bizi temsil ediyor. en azından biraz eğitim verelim” demeli. en azından bu eforu sarf edeceksin. işlerin ahbap-çavuş ilişkileriyle döndüğünü bu kadar gözümüze sokmayacaksın.
durum böyle olunca 10 yılı aşkın bir süredir canlı yayınlara çıkan bir insan ‘çok enteresan di mi?’, ‘ne maç oluyor be’ kalıplarının dışına çıkamıyor. elinde takım kadroları, önünde monitör varken futbolcuların adı yerine ‘o’, ‘bu’, ‘şu’ zamirlerini kullanıyor. dünya futbolunun gözbebeklerinden bir oyuncu için ısrarla ‘aguera’ ismini kullanıyor (çünkü çalıştırılmıyor dersine). afrika takımları başta olmak üzere kupanın küçükleri için standarta bağlamış biçimde ‘futbolu bilmiyorlar’ önyargısını yenemiyor. kendisine sorulan “bu oyuncu nasıl” sorusuna istifini bozmadan “valla bilmiyorum” yanıtı verebiliyor.
eğer şehir efsanesi doğruysa piyangoyu, sayısalı, şans topunu, iddiayı bol tutalım sevgili dostlar. bir bakmışsınız zengin olmuşuz basmışız parayı, çıkmışız ekrana... şu fanteziyi daha da ileri taşıyayım. trt yorumculuğu için ihale açılsın. parayı veren çalsın ‘vuvuzela’yı!
çok çok önemli bir not: böyle bir mail var. tepkisiz kalmayın: fifa2010@trt.net.tr. trt’nin genel performansı da çok kötü. ‘zdenek zidane’, ‘onweyu’, ‘di mario’, ‘ayenbegi’leri duymayalım artık daha fazla!
--- alıntı ---
bener onar - www.radikal.com.tr
--- alıntı ---
bundan tam bir yıl önce konfederasyon kupası sonrası bir köşe yazısında uğur vardan şöyle bir başlık atmıştı: ‘vuvuzela’ya evet, ömer üründül’e hayır.’ dünya kupası’nın ilk düdüğüyle birlikte beklenen oldu. bazı maçlarda vuvuzela kadar rahatsız edici bir unsur var: ömer üründül. doğruyu söylemek gerekirse benden yaşça çok büyük, bu camiada uzun yıllar bulunmuş bir isme bu tarz eleştiriler yapmak hiç hoşuma gitmiyor. ama ‘akacak kan damarda durmaz’ demişler.
‘ömer üründül kupada neler dedi, ne hatalar yaptı’ yazısı değil bu. çalışan bir google(!) bulursanız arama kutucuğuna ‘üründül, dünya kupası’ yazınca her maçına ait ‘inci’lerini (bilinçli kullandım) okuyabilirsiniz. temel sorun trt’nin yorumcu olarak ısrarla ömer beyi bizim karşımıza çıkarması. sorun trt’nin bu ülkenin vatandaşlarının kendilerine ait olmayan bir dilden maçları izlemek için harıl harıl internet siteleri aramasından rahatsız olmaması. sorun bu ülkenin maddi imkanı olmayan çocuklarının şu mereti takip edecekleri tek ‘kutu’dan türkiye dışına zihinlerini açamaması.
bir rivayete göre çok zengin bir insan olan ömer bey, trt’den para almazmış. masraflarını cebinden karşılarmış. eğer bu duyum doğru değilse bu yorumları için kendisine bir bedel ödeniyor. her iki ihtimalde de trt’nin üst düzey yetkililerinin yapacakları farklı değil. performans değerlendirmesi yapmalılar. bir yönetici çıkıp “bu adam bizi temsil ediyor. en azından biraz eğitim verelim” demeli. en azından bu eforu sarf edeceksin. işlerin ahbap-çavuş ilişkileriyle döndüğünü bu kadar gözümüze sokmayacaksın.
durum böyle olunca 10 yılı aşkın bir süredir canlı yayınlara çıkan bir insan ‘çok enteresan di mi?’, ‘ne maç oluyor be’ kalıplarının dışına çıkamıyor. elinde takım kadroları, önünde monitör varken futbolcuların adı yerine ‘o’, ‘bu’, ‘şu’ zamirlerini kullanıyor. dünya futbolunun gözbebeklerinden bir oyuncu için ısrarla ‘aguera’ ismini kullanıyor (çünkü çalıştırılmıyor dersine). afrika takımları başta olmak üzere kupanın küçükleri için standarta bağlamış biçimde ‘futbolu bilmiyorlar’ önyargısını yenemiyor. kendisine sorulan “bu oyuncu nasıl” sorusuna istifini bozmadan “valla bilmiyorum” yanıtı verebiliyor.
eğer şehir efsanesi doğruysa piyangoyu, sayısalı, şans topunu, iddiayı bol tutalım sevgili dostlar. bir bakmışsınız zengin olmuşuz basmışız parayı, çıkmışız ekrana... şu fanteziyi daha da ileri taşıyayım. trt yorumculuğu için ihale açılsın. parayı veren çalsın ‘vuvuzela’yı!
çok çok önemli bir not: böyle bir mail var. tepkisiz kalmayın: fifa2010@trt.net.tr. trt’nin genel performansı da çok kötü. ‘zdenek zidane’, ‘onweyu’, ‘di mario’, ‘ayenbegi’leri duymayalım artık daha fazla!
--- alıntı ---
bener onar - www.radikal.com.tr