666
adınız taffarel değilse kaleci olarak boyunuz 1.90 civarı olacak. hani bu öyle ilimsiz bilimsiz bir istek de değil. kale dediğin şey bir boşluk. kaleci de bu boşluğu kapatlamakla görevli. ne kadar kalıplı o kadar iyi. kaleci kolunu açarak uçtuğunda vücut uzunluğunu ne kadar arttırabiliyorsa gelen şutları kurtarması da o kadar kolay oluyor. başa dönersek adınız taffarel değilse demiştik. belki bir çok genç taraftar taffarel'i izleyemedi, belki sadece 3-5 maç özetlerden ama taffarel'in aklımıza kalan en önemli özelliği çoğu maçı yere yatmadan tamamlamasıydı. rakip direğin dibine şut çeker, taffarel topu kucağıyla alırdı. rakip frikikten topu doksana yollar, sadece zıplayarak tutardı. adamdaki "yer tutma" mevzusu arşa çıkmıştı, haliyle toplara uçmaya da gerek kalmıyordu. pena konusuna gelecek olursak adama kötü kaleci diyemeyiz. sonuçta geldi bizde de oynadı, neleri yapabildiğini yapamadığını kısa sürede de olsa gördük. üzerinden zaman da geçti, kendini geliştirdiği noktalar da oldu. sonuçta barselona'nın yedek kalecisi, kalkıp da kova diyecek hali yok kimsenin ama bizim ciddi anlamda sağlam bir kaleciye ihtiyacımız var.
daha önce muslera başlığına ya da başka bir başlıkta yazmıştım, net olarak hatırlamıyorum ama şöyle demiştim; bu takım aykut ile de şampiyon oldu, mehmet bölükbaşı ile de, orkun usak'la da. çoğunda da ligin en az gol yiyen takımıydık. ama o zamanlar farklı bir şey vardı, birincisi hem hücumumuz hem savunmamız çok iyiydi. rakiplere kalemize gelme şansı bile vermiyorduk; ikincisi rakipler de gerçekten yetersizdi. yani çok iyi bir defans ve ortasaha kurgusu yaparsak pena gibi kaleciler bize yeter ama kadroda zaafiyetlerimiz olduğu sürece çok iyi bir kaleciye sahip olmak her zaman büyük avantajdır. muslera minimum 3-4 şampiyonluğa tek başına etki etti. bu normal bir şey değil aslında, yani sürekli şampiyon olan bir takımın yıldızı kalecisi olamaz, olmamalı. daha güçlü bir defansif kurgusu ve sistemi olmalı, kaleci de senede 3-4 maç kurtarmalı ama muslera her sezon minimum 10 maçı falan tek başına getiriyordu. o da minimum yani, oturup tek tek baksak en az 15leri sayabiliriz. yani kısaca şöyle diyelim; bence bizim daha uzunca bir süre kusursuz bir kadro kuramayacağımızı düşünürsek kalede bir yıldızla oynamamızda fayda var. mümkünse 1.90'dan kısa olmayacak, milli seviyede ya da milli seviyeye aday bir kaleci bulabilirsek muslara sonrası dönemi rahat atlatırız. pena galatasaray kalesi için bence uygun bir aday değil.
daha önce muslera başlığına ya da başka bir başlıkta yazmıştım, net olarak hatırlamıyorum ama şöyle demiştim; bu takım aykut ile de şampiyon oldu, mehmet bölükbaşı ile de, orkun usak'la da. çoğunda da ligin en az gol yiyen takımıydık. ama o zamanlar farklı bir şey vardı, birincisi hem hücumumuz hem savunmamız çok iyiydi. rakiplere kalemize gelme şansı bile vermiyorduk; ikincisi rakipler de gerçekten yetersizdi. yani çok iyi bir defans ve ortasaha kurgusu yaparsak pena gibi kaleciler bize yeter ama kadroda zaafiyetlerimiz olduğu sürece çok iyi bir kaleciye sahip olmak her zaman büyük avantajdır. muslera minimum 3-4 şampiyonluğa tek başına etki etti. bu normal bir şey değil aslında, yani sürekli şampiyon olan bir takımın yıldızı kalecisi olamaz, olmamalı. daha güçlü bir defansif kurgusu ve sistemi olmalı, kaleci de senede 3-4 maç kurtarmalı ama muslera her sezon minimum 10 maçı falan tek başına getiriyordu. o da minimum yani, oturup tek tek baksak en az 15leri sayabiliriz. yani kısaca şöyle diyelim; bence bizim daha uzunca bir süre kusursuz bir kadro kuramayacağımızı düşünürsek kalede bir yıldızla oynamamızda fayda var. mümkünse 1.90'dan kısa olmayacak, milli seviyede ya da milli seviyeye aday bir kaleci bulabilirsek muslara sonrası dönemi rahat atlatırız. pena galatasaray kalesi için bence uygun bir aday değil.