63
nasıl bir yapıysa geçen yıldan bu yana icardi'nin en az 10 tane penaltısını vermemiştir.
geçen sene fenerbahçe her maç penaltı alıyor dediğimizde; "ceza sahasına siz de girin siz de alın" deniyordu. bu sene ceza sahasında topla buluşma adedinde ortalama 32 kere ile lideriz. fenerbahçe 28 beşiktaş ise 26 kere ortalama tutturmuşlar. beşiktaş 5, fenerbahçe 3, galatasaray 2 kere penaltı kullanmış. ne hikmetse ilk istatistiğin tam tersi sıralama oluşmuş. bu arada galatasaray bütün bu istatistikte yaratılan büyük şans olarak galatasaray 65 şans yaratırken 2.ci ve en yakın beşiktaş ise 43 şans yaratmış.
nasıl bir yapıysa bütün saçma sapan pfdk sevklerin tamamı bize yapılıyor. kasımpaşa maçında hakemin görmediği pozisyona jakobs elle oynuyor diye nasıl hemen penaltı çaldığını, fenerbahçe maçında nasıl doğrandığımızı, uydurma penaltıyı unutmadık. nasıl bir yapıysa her lehimize verilmeyen pozisyonda "var karışamaz" diye bir cümle duyuyoruz. nasıl bir yapıysa tüm medya beşiktaş maçından sonra olayı sulandırmak için elinden geleni yapıyor.
biz görüyoruz nasıl bir yapı olduğunu. nasıl üzerimize gelindiğini, durduramayacaklarını bildiklerinden nasıl bizi yavaşlatmaya çalıştıklarını görüyoruz. daha çok çalışmak yerine bizi de paçalarımızdan çekerek yavaşlatmaya çalışıyorlar. böyle giderse bayern münich'in kurduğu dominasyonu kuracağımızı bildiklerinden bütün bu çabaları. başarılarımız ve icardi hatta osimhen sayesinde ülkedeki çocukların çoğu galatasaray'lı olacaklarını, mourinho'nun bile bunu değiştiremeyeceğini bildiğinden bütün bu "yapı" çabaları. beşiktaş'ın fenerbahçe'nin salıncağından inmediği, sponsorlarının bile fenerbahçe'li olduğu. para olmadığından taraftarın bile isyan ettiği bir dönemde muçi ve musrati'ye nasıl 22 milyon bonservis ödediklerini kimseler bilmiyor. o parayı kimin verdiği bile belli değil. kimse de bunu sorgulamıyor.
"yapı" diyenlere gülün geçin. ortadaki tek gerçek "yapı"; hocasından taraftarına kadar bir bütün olarak duran "büyük galatasaray ailesi"'dir.
geçen sene fenerbahçe her maç penaltı alıyor dediğimizde; "ceza sahasına siz de girin siz de alın" deniyordu. bu sene ceza sahasında topla buluşma adedinde ortalama 32 kere ile lideriz. fenerbahçe 28 beşiktaş ise 26 kere ortalama tutturmuşlar. beşiktaş 5, fenerbahçe 3, galatasaray 2 kere penaltı kullanmış. ne hikmetse ilk istatistiğin tam tersi sıralama oluşmuş. bu arada galatasaray bütün bu istatistikte yaratılan büyük şans olarak galatasaray 65 şans yaratırken 2.ci ve en yakın beşiktaş ise 43 şans yaratmış.
nasıl bir yapıysa bütün saçma sapan pfdk sevklerin tamamı bize yapılıyor. kasımpaşa maçında hakemin görmediği pozisyona jakobs elle oynuyor diye nasıl hemen penaltı çaldığını, fenerbahçe maçında nasıl doğrandığımızı, uydurma penaltıyı unutmadık. nasıl bir yapıysa her lehimize verilmeyen pozisyonda "var karışamaz" diye bir cümle duyuyoruz. nasıl bir yapıysa tüm medya beşiktaş maçından sonra olayı sulandırmak için elinden geleni yapıyor.
biz görüyoruz nasıl bir yapı olduğunu. nasıl üzerimize gelindiğini, durduramayacaklarını bildiklerinden nasıl bizi yavaşlatmaya çalıştıklarını görüyoruz. daha çok çalışmak yerine bizi de paçalarımızdan çekerek yavaşlatmaya çalışıyorlar. böyle giderse bayern münich'in kurduğu dominasyonu kuracağımızı bildiklerinden bütün bu çabaları. başarılarımız ve icardi hatta osimhen sayesinde ülkedeki çocukların çoğu galatasaray'lı olacaklarını, mourinho'nun bile bunu değiştiremeyeceğini bildiğinden bütün bu "yapı" çabaları. beşiktaş'ın fenerbahçe'nin salıncağından inmediği, sponsorlarının bile fenerbahçe'li olduğu. para olmadığından taraftarın bile isyan ettiği bir dönemde muçi ve musrati'ye nasıl 22 milyon bonservis ödediklerini kimseler bilmiyor. o parayı kimin verdiği bile belli değil. kimse de bunu sorgulamıyor.
"yapı" diyenlere gülün geçin. ortadaki tek gerçek "yapı"; hocasından taraftarına kadar bir bütün olarak duran "büyük galatasaray ailesi"'dir.
