5897
taş gibi top oynayan iguanamız. bir kere bu ciğersiz kardeşimiz sürekli koşu atıyor defansın arkasına ve rakibi tedirgin ediyor. bu koşulara pas alsa da alamasa da rakibin dengesini bozuyor. bu sıklıkta başka koşu atan takımda bir ara kerem aktürkoğlu vardı. kerem'e baskı yapıldı ve gitti. şimdi sıra barış'a mı geldi? maçı sıfır savunma arkası koşusuyla bitiren ve ingiltere'nin orta alt sıra takımlarından birinden gelmiş bir topçu olsa bağırlara basılırdı. sadece koşu mu? elbette hayır. bu kardeşimizde atalet yok. maç boyu sürekli devinim halinde. ister hücumda olsun, ister savunmada olsun elinden gelenin fazlasını yapıyor. oyunun her iki yönünü de elinden geldiğince oynamaya çalışıyor. kısacası formanın hakkını veriyor. bu da mı yetmedi? dün oynanan maça bakalım. attığı golde ters ayakla yaptığı vuruşu imza vuruşu gibi bir şey oldu artık barış için. bu tarz gollerine alıştırdı. attığı koşu, top kontrolü ve vuruşu ile birinci sınıf bir gol atıp skora etki etti. kardeşimiz takımının ereğine ulaşması için arı gibi çalıştığı yetmezmiş gibi bir de kelebek gibi estetik estetik takılıyor. daha fazlası da var. örneğin yunus akgün'e çıkardığı top. rakibini geçti, kafasını kaldırdı, müsait arkadaşını buldu. en önemli özelliğini de en sona bıraktım. fiziksel olarak çok güçlü olduğu için sahaya sertlik katıyor. zaten fiziksel olarak defolu bir takımız, barış'ın bu gücü bizi çok rahatlatıyor. bu kadar çok katkısı olan bir oyuncuyu, hiç dinlendirmeden oynatırken iki topu kontrol edemedi ve hayatında belki ilk defa kanat bek oynarken bir oyuncu kaçırdı diye yerden yere vurmak bana adil gelmiyor. barış bizim değerimiz ve onu korumak bizim görevimiz. onu korumak demek tabi pamuklara sarmalamak değil. onu rakip tarafların çirkefliklerinden koruyacağız, yabancı hayranlarından koruyacağız, bu esnada da yapıcı eleştiriler ile kariyerini koruyacağız. ancak sebep sonuç ilişkisi kurmadan veya münferit pozisyonlar üzerinden gereksiz baskı oluşturmadan bunu yapacağız.