45
doğru bir cümledir. neticede kendimden bahsedersem eğer, bir fabrikanın vardiyalı mavi yaka işçisiyim, bununla beraber kısa filmler yazıp yönetiyorum. futboldan para kazanmıyorum ve hiçbir antrenörlük eğitimim yok, futbolculuk geçmişim yok. doğal olarak futbolu okan buruk’tan daha iyi bilmeme imkan yok. ancak…
satrançta bir terim vardır ve satrançla biraz ilgili herkes bilir bunu; satranç körlüğü. basitçe anlatırsak eğer, satranç oyuncusu kendi kafasındaki plana ve oyuna öyle odaklanmıştır ki, önünde kendisine çok büyük avantaj sağlayacak hamleyi dahi göremez. başlangıç seviyesindeki ben birçok kez yaşadım bunu. ileri seviye oyuncular dahi yaşıyor. hatta tüm zamanların en iyi oyuncularından biri magnus carlssen bile yaşayabilir, sonuçta o insan.
okan buruk ve diğer teknik direktörler futbolda neden böyle bir şeyi yaşıyor olamasın? ki bence, okan buruk bu sezon özelinde bunu sık sık yaşıyor. mesela mertens’e çok güveniyor. haklı da çünkü müthiş zeki ve tekniği çok sağlam bir isim mertens. takımda en sevdiğim adamların başında geliyor. ama olmuyor artık maalesef. çünkü yıllar mertens’ten çok şey götürdü. zekası ve tekniği kalsa da fiziği artık futbolu kaldırmıyor. elinden geleni hala yapıyor ve hala çok mücadele ediyor. bu özelliğine müthiş saygı duyuyorum ama olmuyor işte. okan hoca ise hala olabileceğine inanıyor, bunda ısrar ediyor. oysa sözgelimi, toreira berkan ve sara üçlüsü toreira sara mertens üçlüsünden çok daha dinamik, direkt oyun hızını arttırır. ya da toreira demirbay ve sara üçlüsü bile oyun hızını arttırır. ama hoca asla üçlü denemiyor. çünkü kafasındaki plana aşırı odaklanmış. planın tutmadığını dahi fark edemiyor.
üstelik bu adamlarla her gün beraber çalışıyor. birebir iletişim kuruyor. kişisel olarak mertens’i daha çok beğeniyor ve sahada ona daha çok güveniyor olabilir. bu da bizim şu an dışarıdan baktığımız kadar sağlıklı ve objektif bakmasını engelliyor olabilir. ama biz dışarıdan gayet net görüyoruz; hocam mertens olmuyor işte. mertens ise sadece örnek. başka örnekler de kolayca verilebilir.
bunu dedik diye futbolu okan hocadan daha iyi bildiğimizi iddia etmiyoruz elbette. öyle tipler de vardır illa ki ama onlara sadece şaşırır kalırız. neyse, bunu demek okan buruk ya da mertens’ten nefret ediyor olmak da değildir. uçlarda yaşıyoruz ülkece olarak. ne futbolcuya/hocaya eleştiri dozunu ayarlayabiliyoruz ne de güven dozunu. sonuç? bir ileri bir geri. istikrarsız sonuçlar, istikrarsız türk futbolu ve toksik bir futbol ortamı. hepimize sağlık dilerim, ne diyeyim.
satrançta bir terim vardır ve satrançla biraz ilgili herkes bilir bunu; satranç körlüğü. basitçe anlatırsak eğer, satranç oyuncusu kendi kafasındaki plana ve oyuna öyle odaklanmıştır ki, önünde kendisine çok büyük avantaj sağlayacak hamleyi dahi göremez. başlangıç seviyesindeki ben birçok kez yaşadım bunu. ileri seviye oyuncular dahi yaşıyor. hatta tüm zamanların en iyi oyuncularından biri magnus carlssen bile yaşayabilir, sonuçta o insan.
okan buruk ve diğer teknik direktörler futbolda neden böyle bir şeyi yaşıyor olamasın? ki bence, okan buruk bu sezon özelinde bunu sık sık yaşıyor. mesela mertens’e çok güveniyor. haklı da çünkü müthiş zeki ve tekniği çok sağlam bir isim mertens. takımda en sevdiğim adamların başında geliyor. ama olmuyor artık maalesef. çünkü yıllar mertens’ten çok şey götürdü. zekası ve tekniği kalsa da fiziği artık futbolu kaldırmıyor. elinden geleni hala yapıyor ve hala çok mücadele ediyor. bu özelliğine müthiş saygı duyuyorum ama olmuyor işte. okan hoca ise hala olabileceğine inanıyor, bunda ısrar ediyor. oysa sözgelimi, toreira berkan ve sara üçlüsü toreira sara mertens üçlüsünden çok daha dinamik, direkt oyun hızını arttırır. ya da toreira demirbay ve sara üçlüsü bile oyun hızını arttırır. ama hoca asla üçlü denemiyor. çünkü kafasındaki plana aşırı odaklanmış. planın tutmadığını dahi fark edemiyor.
üstelik bu adamlarla her gün beraber çalışıyor. birebir iletişim kuruyor. kişisel olarak mertens’i daha çok beğeniyor ve sahada ona daha çok güveniyor olabilir. bu da bizim şu an dışarıdan baktığımız kadar sağlıklı ve objektif bakmasını engelliyor olabilir. ama biz dışarıdan gayet net görüyoruz; hocam mertens olmuyor işte. mertens ise sadece örnek. başka örnekler de kolayca verilebilir.
bunu dedik diye futbolu okan hocadan daha iyi bildiğimizi iddia etmiyoruz elbette. öyle tipler de vardır illa ki ama onlara sadece şaşırır kalırız. neyse, bunu demek okan buruk ya da mertens’ten nefret ediyor olmak da değildir. uçlarda yaşıyoruz ülkece olarak. ne futbolcuya/hocaya eleştiri dozunu ayarlayabiliyoruz ne de güven dozunu. sonuç? bir ileri bir geri. istikrarsız sonuçlar, istikrarsız türk futbolu ve toksik bir futbol ortamı. hepimize sağlık dilerim, ne diyeyim.