911
çok üst düzeyde şansın ve direklerin yardımı, biraz da rakip oyuncuların yetersizliği sebebi ile 0-1 skorla kurtulduğumuz maç.
beni en çok rahatsız eden, maç boyunca oyun anlayışımızın temeliydi. öncelikle skor bulması gereken taraf biz olmamıza rağmen bunu anladığım kadarı ile kulüpte hiç kimse anlamamış. beraberliğin bize yarayacağına inanmışlar yoksa ilk yarıda rakibi kilitlemeye yönelik oyunumuzu ve stoperlerimiz arasında bitmek bilmeyen sonsuz pas trafiğini başka izah yolu yok.
yoksa elbette bazen kağıt üstünde zayıf takım güçlü takımı yenebilir. ancak takımda öyle sorunlar var ki bu bir elenme veya mağlubiyet gibi kavramların önüne geçiyor.
ben çok teknik, taktik anlamam ama ikinci yarıda tempo yapmaya çalışıp beceremediğimiz anlarda sürekli her topu ceza alanına girer gibi olduğumuz anda çizgiye çevirme gibi bir alışkanlığımız var ama bu noktada zaten maçın ilk yarım saati adamları delme ihtimalimiz olmadığını gördük. gördük ve kalan bir saat de aynı şeyi denemeye devam ettik. başarısız bir denemeyi bin kere de denesen bariz bir hata olmadıkça sonuç alamayacaksın. neden anlayış değiştirmiyoruz. hatta en baştan bunu yapamayacağımızı anlayıp ona göre bir anlayışla çıkmıyoruz.
bir de şey çok zoruma gidiyor. rakipten biri topu alınca koşa koşa kendi ceza sahası önünde bizim ceza sahası önüne kadar geliveriyor. biz topu alınca kendi ceza alanımız önünde 2-3 dakika, orta alanda 2-3 dakika oyalandıktan sonra rakip ceza alanına yaklaşıp duruyoruz. oradan daha içeri nasıl gireceğimize dair planımız asla olmadığı gibi inisiyatif alıp, ver kaç'la, çalımla içeri dalabilecek bir adamımız da yok.
zaten 15-20 yıldır takık olduğum "yeni transferler diğer takımlarda hemen oynamaya başlar ama galatasaray'da bir 5-6 hafta oynatılmaz" anlayışı ve oynattığımız da süreklilik sağlamaması için devamlı oyundan almamız veya sonradan oyuna sokmamızı anlamıyorum. iyi oynadı kötü oynadı kısmını geçtim, eğer şampiyonlar ligi elemesinde 90 dk oynamayacaklarsa neden 2 adama 30 milyon euro'ya yakın para verdik.
evet şampiyon takım, rekortmen takım ancak eleştiriler ve uyarılar zaten geçmişe değil hatta bugüne bile değil geleceğe dönük yapılıyordu, hala da öyle yapılıyor. bu mantık, bu anlayış bizi bir fiyaskoya doğru götürüyor. belki bu sene de mevcut kadro ile ligde iyi gideriz, belki avrupa liginde 2-3 maç kazanırız. peki ya gelecek sene? kafa aynı kafa olacak çünkü. her sene geriye gidiyoruz.
beni en çok rahatsız eden, maç boyunca oyun anlayışımızın temeliydi. öncelikle skor bulması gereken taraf biz olmamıza rağmen bunu anladığım kadarı ile kulüpte hiç kimse anlamamış. beraberliğin bize yarayacağına inanmışlar yoksa ilk yarıda rakibi kilitlemeye yönelik oyunumuzu ve stoperlerimiz arasında bitmek bilmeyen sonsuz pas trafiğini başka izah yolu yok.
yoksa elbette bazen kağıt üstünde zayıf takım güçlü takımı yenebilir. ancak takımda öyle sorunlar var ki bu bir elenme veya mağlubiyet gibi kavramların önüne geçiyor.
ben çok teknik, taktik anlamam ama ikinci yarıda tempo yapmaya çalışıp beceremediğimiz anlarda sürekli her topu ceza alanına girer gibi olduğumuz anda çizgiye çevirme gibi bir alışkanlığımız var ama bu noktada zaten maçın ilk yarım saati adamları delme ihtimalimiz olmadığını gördük. gördük ve kalan bir saat de aynı şeyi denemeye devam ettik. başarısız bir denemeyi bin kere de denesen bariz bir hata olmadıkça sonuç alamayacaksın. neden anlayış değiştirmiyoruz. hatta en baştan bunu yapamayacağımızı anlayıp ona göre bir anlayışla çıkmıyoruz.
bir de şey çok zoruma gidiyor. rakipten biri topu alınca koşa koşa kendi ceza sahası önünde bizim ceza sahası önüne kadar geliveriyor. biz topu alınca kendi ceza alanımız önünde 2-3 dakika, orta alanda 2-3 dakika oyalandıktan sonra rakip ceza alanına yaklaşıp duruyoruz. oradan daha içeri nasıl gireceğimize dair planımız asla olmadığı gibi inisiyatif alıp, ver kaç'la, çalımla içeri dalabilecek bir adamımız da yok.
zaten 15-20 yıldır takık olduğum "yeni transferler diğer takımlarda hemen oynamaya başlar ama galatasaray'da bir 5-6 hafta oynatılmaz" anlayışı ve oynattığımız da süreklilik sağlamaması için devamlı oyundan almamız veya sonradan oyuna sokmamızı anlamıyorum. iyi oynadı kötü oynadı kısmını geçtim, eğer şampiyonlar ligi elemesinde 90 dk oynamayacaklarsa neden 2 adama 30 milyon euro'ya yakın para verdik.
evet şampiyon takım, rekortmen takım ancak eleştiriler ve uyarılar zaten geçmişe değil hatta bugüne bile değil geleceğe dönük yapılıyordu, hala da öyle yapılıyor. bu mantık, bu anlayış bizi bir fiyaskoya doğru götürüyor. belki bu sene de mevcut kadro ile ligde iyi gideriz, belki avrupa liginde 2-3 maç kazanırız. peki ya gelecek sene? kafa aynı kafa olacak çünkü. her sene geriye gidiyoruz.