163
- avrupa'da yükselebileceği en üst noktaya yükselmiş;
- üst düzey bir avrupa takımında senelerce tutunabilmiş;
- şampiyonlar ligi finalinde forma giymiş bir oyuncunun,
- parasal bakımından bütün istekleri bu ülkede karşılanabilecekken,
- kariyerinin gidebileceği daha yüksek bir mevkii yokken,
- ülkesinin futboluna hizmet etmekten kaçınıp,
- daha az bir ücretle, takımının sıradan bir oyuncusu olmayı tercih etmiştir.
hamit altıntop, bayern'deki misyonunu tamamlamıştır, gidebileceği daha üst düzey bir kulüp yoktur. maddi bakımdan türkiye'de ona sunulan sözleşmeler daha tatmin edicidir. eleştirilen mevzuu hamit'in ülkesinin futbolunun gelişimi adına elini taşın altına koymak suretiyle insiyatif almaktan kaçınıp kolaycılığa kaçmasıdır. konu hamit'in galatasaray'a değil, türkiye'ye gelmemesi, bu ülkenin çocuklarına profesyonelliği öğretmekten, yeteneği ve tecrübesi ile bu ülkenin takımlarının avrupa'daki başarılarına katkıda bulunmaktan kaçınmasıdır.
bir türk futbolcu olarak, hamit'in bundan sonraki misyonu bu topraklara gelip bu toprakların dışarıda başarılı olmalarına katkıda bulunmak olmalıdır.
o, arda'nın görevinin üst düzey bir avrupa takımına transfer olmayı başarabilmek misyonunu, mehmet topal'ın valencia'da, tuncay şanlı'nın stoke city'de başarılı olmak zorunda olmaları misyonunu tamamlamış, biraz da ülkesine faydalı olma misyonu aşamasına gelmiştir.
ha ben almanya'da büyüdüm, buradan ayrılamam, zaten türk milli takımını alman milli takımında forma bulamayacağımı düşündüğüm için seçmiştim, ailemden de ayrılamam bu saatten sonra der; bize de boynumuzu bükmek kalır.
ben hamit eleştiririm, kendi türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan her vatandaşın bu vatana borcu olduğu gibi hamit'in de vardır. hamit bu ülked futboluna hizmet etmekten kaçınırsa, ben nasıl akşama kaddar kahvehanede oturan adamdan haz etmezsem, hamit'den de haz etmem. nasıl "ama burada imkanlar yok kiaa" deyip eğitimini almak için dışarıya giden, eğitimini aldıktan sonra üç kuruş fazla para için elin ülkesinde kalıp ona hizmet etmeye devam eden "yea abi türkiye'de yaşanır mı yea"cı ikiyüzlüleri sevmezsem, hamit'i de sevmem. ama ısrarla tekrarlıyorum, hamit der ki, banane lan türkiye'den, ben almanya'da doğmuşum, türkiye benim için çok olsun yedek pasaport. bize susmak düşer anasını satayim.
- üst düzey bir avrupa takımında senelerce tutunabilmiş;
- şampiyonlar ligi finalinde forma giymiş bir oyuncunun,
- parasal bakımından bütün istekleri bu ülkede karşılanabilecekken,
- kariyerinin gidebileceği daha yüksek bir mevkii yokken,
- ülkesinin futboluna hizmet etmekten kaçınıp,
- daha az bir ücretle, takımının sıradan bir oyuncusu olmayı tercih etmiştir.
hamit altıntop, bayern'deki misyonunu tamamlamıştır, gidebileceği daha üst düzey bir kulüp yoktur. maddi bakımdan türkiye'de ona sunulan sözleşmeler daha tatmin edicidir. eleştirilen mevzuu hamit'in ülkesinin futbolunun gelişimi adına elini taşın altına koymak suretiyle insiyatif almaktan kaçınıp kolaycılığa kaçmasıdır. konu hamit'in galatasaray'a değil, türkiye'ye gelmemesi, bu ülkenin çocuklarına profesyonelliği öğretmekten, yeteneği ve tecrübesi ile bu ülkenin takımlarının avrupa'daki başarılarına katkıda bulunmaktan kaçınmasıdır.
bir türk futbolcu olarak, hamit'in bundan sonraki misyonu bu topraklara gelip bu toprakların dışarıda başarılı olmalarına katkıda bulunmak olmalıdır.
o, arda'nın görevinin üst düzey bir avrupa takımına transfer olmayı başarabilmek misyonunu, mehmet topal'ın valencia'da, tuncay şanlı'nın stoke city'de başarılı olmak zorunda olmaları misyonunu tamamlamış, biraz da ülkesine faydalı olma misyonu aşamasına gelmiştir.
ha ben almanya'da büyüdüm, buradan ayrılamam, zaten türk milli takımını alman milli takımında forma bulamayacağımı düşündüğüm için seçmiştim, ailemden de ayrılamam bu saatten sonra der; bize de boynumuzu bükmek kalır.
ben hamit eleştiririm, kendi türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan her vatandaşın bu vatana borcu olduğu gibi hamit'in de vardır. hamit bu ülked futboluna hizmet etmekten kaçınırsa, ben nasıl akşama kaddar kahvehanede oturan adamdan haz etmezsem, hamit'den de haz etmem. nasıl "ama burada imkanlar yok kiaa" deyip eğitimini almak için dışarıya giden, eğitimini aldıktan sonra üç kuruş fazla para için elin ülkesinde kalıp ona hizmet etmeye devam eden "yea abi türkiye'de yaşanır mı yea"cı ikiyüzlüleri sevmezsem, hamit'i de sevmem. ama ısrarla tekrarlıyorum, hamit der ki, banane lan türkiye'den, ben almanya'da doğmuşum, türkiye benim için çok olsun yedek pasaport. bize susmak düşer anasını satayim.
