297
çok uzun zamandır olmayan komitedir.
yalnızca galatasaray için de geçerli değil bu. ligimizin zirveye oynayan takımları ne hikmetse her transferde birbiriyle yarışıyor, her transfer bir çalımla neticeleniyor. her nedense galatasaray yıllardır ‘fırsat transferi’ kovalayıp devasa kontratlarla takımın yapısını ve dinamiklerini hiçe sayıyor. bu dün de böyleydi, bugün de böyle.
yönetimde ve kurumsallıkta devamlılık esastır. transfer komitesi adı altında kulübümüzde uzun yıllardır görev alan hiç kimsenin bunu göz önüne aldığını düşünmüyorum. her transfer döneminde aynı eksikler, basına düşen aynı isimler, işin detayına indiğinizde aynı menajerler ve danışma grupları. transferi yöneten isim deşişiyor fakat anlayış öyle veya böyle aynı kalıyor.
bizim bütçemizde ve klasmanımızda olup da 4 transfer döneminde aynı mevkilere oyuncu arayan; bu süreçte de en elzem yerleri dolduramayıp zaha, ziyech, ndombele, vini, aurier, tete gibi transferlere sıfırdan takım kurulacak parayı bağlayan başka bir ekip yoktur. bu tabloya hala kontratından çıkamadığımız oliveira, dubois gibi isimleri ekleyince ortaya daha saçma bir görüntü çıkıyor. hele maaş dengesi işine hiç girmeyelim. takıma 3 sezondan daha önce katılan veya yerli olan oyuncuların maliyet/fayda oranı ile son 3 sezonda katılanların arasındaki bu oranda devasa bir makas mevcut. transfer yönetmek sadece bir oyuncuya imza attırmakla bitmiyor, tüm dengeleri gözetmek zorundasınız.
oyuncu profilleri de tam anlamıyla fiyasko. yıllardır aynı tip adamlara gidip aynı sonuçları alıyoruz. yine suçu oyuncuda bulup yine aynı tip adamlara giderek çare arıyoruz. sorun oyuncuda ve hatta teknik ekipte değil. sorun devamlı olarak menajerlerin sunduğuna giden, kurumsal kimlikten uzak galatasaray kadrolarında.
bir tane daha 3 büyüklerin en az 2’sinin istediği bir transfer denklemi görürsem hakikaten kusacağım artık. kadronun ve teknik heyetin kalitesi gayet iyi, 4 transfer dönemi oldu 2-3 eksiği tamamlamak için 20 transfer yaptık. aynı noktada bile değiliz, çorba olmuş kadromuz ve patlamış hesaplarımızla geriye gidiyoruz.
yalnızca galatasaray için de geçerli değil bu. ligimizin zirveye oynayan takımları ne hikmetse her transferde birbiriyle yarışıyor, her transfer bir çalımla neticeleniyor. her nedense galatasaray yıllardır ‘fırsat transferi’ kovalayıp devasa kontratlarla takımın yapısını ve dinamiklerini hiçe sayıyor. bu dün de böyleydi, bugün de böyle.
yönetimde ve kurumsallıkta devamlılık esastır. transfer komitesi adı altında kulübümüzde uzun yıllardır görev alan hiç kimsenin bunu göz önüne aldığını düşünmüyorum. her transfer döneminde aynı eksikler, basına düşen aynı isimler, işin detayına indiğinizde aynı menajerler ve danışma grupları. transferi yöneten isim deşişiyor fakat anlayış öyle veya böyle aynı kalıyor.
bizim bütçemizde ve klasmanımızda olup da 4 transfer döneminde aynı mevkilere oyuncu arayan; bu süreçte de en elzem yerleri dolduramayıp zaha, ziyech, ndombele, vini, aurier, tete gibi transferlere sıfırdan takım kurulacak parayı bağlayan başka bir ekip yoktur. bu tabloya hala kontratından çıkamadığımız oliveira, dubois gibi isimleri ekleyince ortaya daha saçma bir görüntü çıkıyor. hele maaş dengesi işine hiç girmeyelim. takıma 3 sezondan daha önce katılan veya yerli olan oyuncuların maliyet/fayda oranı ile son 3 sezonda katılanların arasındaki bu oranda devasa bir makas mevcut. transfer yönetmek sadece bir oyuncuya imza attırmakla bitmiyor, tüm dengeleri gözetmek zorundasınız.
oyuncu profilleri de tam anlamıyla fiyasko. yıllardır aynı tip adamlara gidip aynı sonuçları alıyoruz. yine suçu oyuncuda bulup yine aynı tip adamlara giderek çare arıyoruz. sorun oyuncuda ve hatta teknik ekipte değil. sorun devamlı olarak menajerlerin sunduğuna giden, kurumsal kimlikten uzak galatasaray kadrolarında.
bir tane daha 3 büyüklerin en az 2’sinin istediği bir transfer denklemi görürsem hakikaten kusacağım artık. kadronun ve teknik heyetin kalitesi gayet iyi, 4 transfer dönemi oldu 2-3 eksiği tamamlamak için 20 transfer yaptık. aynı noktada bile değiliz, çorba olmuş kadromuz ve patlamış hesaplarımızla geriye gidiyoruz.