12557
ben okan hoca'yı anlamıyorum. elde ettiği istatistik açıkçası zerre umrumda değil çünkü giderek arap ligine veya bundan 10 sene önceki celtic-rangers dışındaki takımların tel maşa olduğu iskoç ligine benzemeye başladı ligimiz. yani 100 maçın 80'ini kazanmış olması benim için pek bir şey ifade etmiyor. önemli olan bana "önemli" maçları kazandırması.
"rakip analizi" konusunda ilk sezon sadece ligimizi baz alabileceğimiz bir durum vardı ve bu konuda derbilerde iyi iş çıkardığını göstermişti. geçen sezon ise avrupa maçlarında bu konuda sınıfta kaldı. onana olmasa manu bizi paketleyip yolluyordu.
okan hoca'nın bu eksilerini tek bir mazeret ile hafifletebiliyorum: berbat bir yönetimle çalışıyor. erden timur'u severim ama ilk sezonundaki gibi "fırsat transferi" kafasında olması bize şampiyonlar ligi'ne mâl oluyordu neredeyse. getirdiği oyuncuların da tırt çıkması, boey'in yedeklenememesi gibi sorunlar bizi prag deplasmanına kadar getirdi. ama benim anlamadığım şey, okan hoca'yı okan hoca yapan şey zaten elindeki limonlarla limonata yapabilmesiydi. berkanlı, bay'lı 3-0'lık fenerbahçe deplasmanından, kendi evimizde 10 kişi fener'e mağlubiyete evrilen bir takım olmamızı kabullenemiyorum ben.
"sonradan form tutuyoruz" diyenleri de anlamıyorum. benim istediğim sağlam bir oyun, güven veren bir oyun. sonradan form tutmak "kötü oynayarak kazanmak" olmamalı. sonradan form tutmak "süper oynamasak bile kazanmak" olmalı, "rölantideyken kazanmak" olmalı.
futbol dün icat edilmiş olsa "geç form tutmak" gibilerinden bir olguyu anlarım ama ben 96-2001 arası galatasaray'ı görmüş biriyim. hadi bu senelerden örnek vermek haksızlık oldu diyelim, teknik direktörlüğünde "başarısız" dediğimiz hagi bile sezon ortasında gelmesinin ardından başladığı yeni sezonda ilk 20 dakikadaki oyunu ile fişi çekerdi ve bize rahat bir maç izletirdi. geretsli sezonu saymıyorum bile. verdiğim örnekler hep iyi örnekler. kötüden örnek olmaz zaten. yoksa prandelli gibi hocaları düşünürsek alır başımın üstüne koyarım okan hoca'yı ama ben vasatla tatmin olmam, kimse kusura bakmasın.
evet, ligde başarı geliyor 2 senedir, eyvallah. ama geçen sene dalga geçtiğimiz ismail kartal bile zorladı bizi. hakem ittirmesi kaktırması ile yine yarışta tutulma ihtimallerinin yüksek olduğu 16 ağustos 2024 konyaspor galatasaray maçında iptal edilen bariz golümüz ile ortaya çıktı yine.
oyuncu idaresi konusunda kötüye gitmesini geçtim, artık bu konuda ondan umudum yok ama oyunu okuma konusunda artık bir an önce kendine gelmeli. konya deplasmanında icardi'yi oyundan alamadığı için forveti çiftleyip, uzun topla o forvetlerin yere topu "belki" indirerek ve yine icardi'yi alamadığı için adam eksilttiğimiz orta sahanın da o topu "belki" almasını sağlayarak bize izlettiği bu maç gibi karşılaşmaları görmek istemiyorum artık.
ha bir de okan hoca'yı "okan hoca'dan daha iyi mi bileceksiniz" diye savunmaya çalışan arkadaşlar için şunu söyleyebilirim ki, ülkenin cumhurbaşkanından bile daha iyi bildiğim bir sürü konu var. ekonomi mesela. o yüzden de aramızda bazı konuları okan hoca'dan daha iyi bilenler olabilir. buna şaşırmanıza gerek yok bu kadar*.
"rakip analizi" konusunda ilk sezon sadece ligimizi baz alabileceğimiz bir durum vardı ve bu konuda derbilerde iyi iş çıkardığını göstermişti. geçen sezon ise avrupa maçlarında bu konuda sınıfta kaldı. onana olmasa manu bizi paketleyip yolluyordu.
okan hoca'nın bu eksilerini tek bir mazeret ile hafifletebiliyorum: berbat bir yönetimle çalışıyor. erden timur'u severim ama ilk sezonundaki gibi "fırsat transferi" kafasında olması bize şampiyonlar ligi'ne mâl oluyordu neredeyse. getirdiği oyuncuların da tırt çıkması, boey'in yedeklenememesi gibi sorunlar bizi prag deplasmanına kadar getirdi. ama benim anlamadığım şey, okan hoca'yı okan hoca yapan şey zaten elindeki limonlarla limonata yapabilmesiydi. berkanlı, bay'lı 3-0'lık fenerbahçe deplasmanından, kendi evimizde 10 kişi fener'e mağlubiyete evrilen bir takım olmamızı kabullenemiyorum ben.
"sonradan form tutuyoruz" diyenleri de anlamıyorum. benim istediğim sağlam bir oyun, güven veren bir oyun. sonradan form tutmak "kötü oynayarak kazanmak" olmamalı. sonradan form tutmak "süper oynamasak bile kazanmak" olmalı, "rölantideyken kazanmak" olmalı.
futbol dün icat edilmiş olsa "geç form tutmak" gibilerinden bir olguyu anlarım ama ben 96-2001 arası galatasaray'ı görmüş biriyim. hadi bu senelerden örnek vermek haksızlık oldu diyelim, teknik direktörlüğünde "başarısız" dediğimiz hagi bile sezon ortasında gelmesinin ardından başladığı yeni sezonda ilk 20 dakikadaki oyunu ile fişi çekerdi ve bize rahat bir maç izletirdi. geretsli sezonu saymıyorum bile. verdiğim örnekler hep iyi örnekler. kötüden örnek olmaz zaten. yoksa prandelli gibi hocaları düşünürsek alır başımın üstüne koyarım okan hoca'yı ama ben vasatla tatmin olmam, kimse kusura bakmasın.
evet, ligde başarı geliyor 2 senedir, eyvallah. ama geçen sene dalga geçtiğimiz ismail kartal bile zorladı bizi. hakem ittirmesi kaktırması ile yine yarışta tutulma ihtimallerinin yüksek olduğu 16 ağustos 2024 konyaspor galatasaray maçında iptal edilen bariz golümüz ile ortaya çıktı yine.
oyuncu idaresi konusunda kötüye gitmesini geçtim, artık bu konuda ondan umudum yok ama oyunu okuma konusunda artık bir an önce kendine gelmeli. konya deplasmanında icardi'yi oyundan alamadığı için forveti çiftleyip, uzun topla o forvetlerin yere topu "belki" indirerek ve yine icardi'yi alamadığı için adam eksilttiğimiz orta sahanın da o topu "belki" almasını sağlayarak bize izlettiği bu maç gibi karşılaşmaları görmek istemiyorum artık.
ha bir de okan hoca'yı "okan hoca'dan daha iyi mi bileceksiniz" diye savunmaya çalışan arkadaşlar için şunu söyleyebilirim ki, ülkenin cumhurbaşkanından bile daha iyi bildiğim bir sürü konu var. ekonomi mesela. o yüzden de aramızda bazı konuları okan hoca'dan daha iyi bilenler olabilir. buna şaşırmanıza gerek yok bu kadar*.