12387
günümüz futbol dünyası oldukça kompleks bir kimliğe büründü. hal böyle olunca saha içinde de işler eskisinden çok daha çetrefilli.
günümüzde insan ilişkilerini yönetmek dahi başlı başına bir tez konusu. hele hele milyon euro’lar kazanan ve muhtemelen entelektüel birikimi henüz oluşmamış bir grubu kontrol altında tutmaya çalışmak zorunda olan teknik adamlar için işler daha da zor. dikte eden değil danışman, yaşam koçu rolüne bürünen teknik yöneticilerin ön plana çıktığı bir dönemin içindeyiz. böyle bir liderlik yapmanın temeli, öncelikle kendinizi berrak bir zihne sahip hale getirmenizden geçiyor. bu konu çok uzar burda keseyim. ( benim çok sevdiğim konular olduğu için özelden sohbete açığım. düşüncelerimin temelini inşa eden küçük bir linkte bırakıyorum buraya https://hbr.org/2019/11/the-leader-as-coach )
bunlardan neden bahsettim? okan hocanın zaten yeterince zor bir işi var. bir arada tutması, ruhlarına girmesi gereken bir grup ve o grubun sahada en verimli olacağı analitik çözümler.
tüm bunların üzerine transferde de karar verici konumda olmaması gerekiyor. onu ister misin bunu ister misin nasıl bir oyuncu profili istersinler için çalan telefonlar zihinde çok yer kaplar muhtemelen. berrak olmayan zihin agresifleşir ve karışır. o zaman da zaha’ya patlanabilir mesela. hem mctominay’a hem sara’ya olur alın denebilir mesela.
o zaman erden timur’lar mı yapmalı bu işleri? tabi ki hayır. inşaatçı adama kadro planlaması yaptırıp ndombele aldı diye kızıyoruz. erden timur pazarlığı yapar transferi bitirir. fırsat maliyetini görür. risk alınacak eşiği belirler. vizyonu çizer sınırları belirler kısacası.
kim yapacak bu işleri ? kim liderlik edecek scout ekibi, teknik ekip ve idari ekip arasında optimal senaryoların bulunmasına. sportif direktör diye bir mecra var. olağanüstü yetkilerle donatılan en az başkan ve teknik adam kadar otantik karakterlerden oluşması gereken. seçimlerden bağımsız olması gereken mesela. dünya 20 yıl önce fark etti biz hala reddediyoruz. hal böyle olunca işleyen tekere de çomak sokuyoruz. satış departmanına fiyatı da sen ver diyoruz. departman fiyat hesabına dalınca müşterileri kaçırdın diye çıkışıyoruz.
var mı aklımda bir aday? adanalı bir adam var aslında da o işin aması çok. adanalının da egosu çok. aslında 4-3-3 oynasak diye eşofmanı giyip alt kata inmeyeceğinin de garantisi yok.
günümüzde insan ilişkilerini yönetmek dahi başlı başına bir tez konusu. hele hele milyon euro’lar kazanan ve muhtemelen entelektüel birikimi henüz oluşmamış bir grubu kontrol altında tutmaya çalışmak zorunda olan teknik adamlar için işler daha da zor. dikte eden değil danışman, yaşam koçu rolüne bürünen teknik yöneticilerin ön plana çıktığı bir dönemin içindeyiz. böyle bir liderlik yapmanın temeli, öncelikle kendinizi berrak bir zihne sahip hale getirmenizden geçiyor. bu konu çok uzar burda keseyim. ( benim çok sevdiğim konular olduğu için özelden sohbete açığım. düşüncelerimin temelini inşa eden küçük bir linkte bırakıyorum buraya https://hbr.org/2019/11/the-leader-as-coach )
bunlardan neden bahsettim? okan hocanın zaten yeterince zor bir işi var. bir arada tutması, ruhlarına girmesi gereken bir grup ve o grubun sahada en verimli olacağı analitik çözümler.
tüm bunların üzerine transferde de karar verici konumda olmaması gerekiyor. onu ister misin bunu ister misin nasıl bir oyuncu profili istersinler için çalan telefonlar zihinde çok yer kaplar muhtemelen. berrak olmayan zihin agresifleşir ve karışır. o zaman da zaha’ya patlanabilir mesela. hem mctominay’a hem sara’ya olur alın denebilir mesela.
o zaman erden timur’lar mı yapmalı bu işleri? tabi ki hayır. inşaatçı adama kadro planlaması yaptırıp ndombele aldı diye kızıyoruz. erden timur pazarlığı yapar transferi bitirir. fırsat maliyetini görür. risk alınacak eşiği belirler. vizyonu çizer sınırları belirler kısacası.
kim yapacak bu işleri ? kim liderlik edecek scout ekibi, teknik ekip ve idari ekip arasında optimal senaryoların bulunmasına. sportif direktör diye bir mecra var. olağanüstü yetkilerle donatılan en az başkan ve teknik adam kadar otantik karakterlerden oluşması gereken. seçimlerden bağımsız olması gereken mesela. dünya 20 yıl önce fark etti biz hala reddediyoruz. hal böyle olunca işleyen tekere de çomak sokuyoruz. satış departmanına fiyatı da sen ver diyoruz. departman fiyat hesabına dalınca müşterileri kaçırdın diye çıkışıyoruz.
var mı aklımda bir aday? adanalı bir adam var aslında da o işin aması çok. adanalının da egosu çok. aslında 4-3-3 oynasak diye eşofmanı giyip alt kata inmeyeceğinin de garantisi yok.
