1034
neden işler istediğimiz gibi gitmiyor diye düşündüğümüzde, büyük küçük hangi maç olursa olsun, ilk olarak düşünmemiz gereken bölgemiz.
nitelik ve nicelik olarak hatırlayamadığım kadar uzun zamandır eksik olan bölgemiz. bu kadar uzun süredir çözüm üretilememesinin sebebinin sadece transfer başarısı veya başarısızlığı değil; aradığımızın profilin zorluğu ile alakalı olduğunu düşünüyorum.
takımımız türkiye süper ligi'ndeki maçlarının çok büyük bir kısmında 2. bölgeden önce karşılanmayan kale önüne dizilerek en büyük stratejisi rakibe alan vermemek olan düşük tempolu maçlar oynuyor. rakip önde basmıyor; takımız geçiş hücumları yerine sete oturarak çözüm bulmaya çalışıyor. ek olarak, rakip kaptığı toplarla geçiş hücümu arıyor. bu futbol düzeninde bizim 4-2-3-1 dizilişimizdeki 2 orta sahanın temel olarak üretmesi gereken işler:
1. savunma yönünde: ön hücum bölgesine kadar çıkarak, dönen topları toplamak. takım sette iken kaybedilen toplarda tehlikeyi ön savunma bölgesine gelmeden engellemek ve böylece hızlıca kazanılan top ile atak devamlılığını sağlayarak rakibi boğmak.
2. hücum yönünde: merkezden kanada - kanattan merkeze dolaşan pas trafiğine ek olarak (şu ana kadar yapabildiğimiz kısım) merkezden hücüm bölgesine pas trafiği ve topun taşınmasını sağlamak.
burada dikkate almamız gereken en önemli parametre biz bu trafiği gerçekleştirirken 3 orta saha ile oynamadığımız için ya bu işleri "çok hızlıca" gerçekleştirmek zorunda bizim profillerimiz yada ilerideki 2. forvet ve 2 kanat oyuncumuz bulunduğu pozisyonu bozarak topun pozisyonuna göre olması gereken hücüm/defans konuma gelmek zorunda kalması. burada "hızlı" olma tanımı bulunamayan oyuncu profilimizin kendisinin hızından ziyade oyunu okuması, tercihini yapması ve yüksek bir oranla başarılı olarak gerçekleştirmesi olarak düşünebiliriz.
açıkçası biz bu profili sergio oliveira'nın ilk sezonunda bulduk, kerem demirbay'da bana göre tsl'in büyük maçları dışında, yani benim şu ana kadar bahsettiğim türdeki maçlarda kısmen de olsa başarılı oldu. ancak bizim oynadığımız maçların büyük bir kısmı bu şekilde oynanan maçlar olsa da oynadığımız "büyük" maçlar malesef bu oyundan ibaret değil. burada büyük maçların bazılarının da böyle oynandığını; örneğin final niteliğindeki kopenhag deplasmanının böyle oynandığını ve başarısız olduğumuzu da unutmayalım. kopenhag takımı kendi oyununa tamamen ters olarak bize önde basmadı, öndeki baskıda ısrarla topla çıkmak ve topu kaybetmek riskine girmeyerek topa bizim hükmetmemize izin verdi ancak bizim set oyunumuzun gücünün yeterli olmaması ve geçişlere yeterli tepkiyi verememiz sebebiyle; bizi klasik bir anadolu deplasmanı mantığıyla yenerek şampiyonlar ligi'nden eledirler.
ikinci büyük maçlarda ise 2 orta sahamızla biraz önceki işlere ek olarak, takımın ön savunma ve ön hücüm bölgesini; yani sahanın yaklaşık olarak yarısını hem defans hem hücüm yönünde başarılı olmasını bekliyoruz. başarılı olmasını beklediğimiz parametreler: ikili mücadele, sahipsiz topların kazanılması, kilit pas ve/veya dribling ile rakip orta saha hattını kırması gibi uzatabileceğimiz bir liste var. bu listeyi somutlaştırmak için geçen sezon oynadığımız büyük maçlarda 50-55. dakikalarda hepimize gelen "hocam orta saha düştü; değişiklik yap" hissini aklımıza getirebiliriz. zaten okan buruk'un geçen sene en çok eleştirildiği konu da mevzu bahis maçlardaki değişikliklerin geç kalması aslında elimizdeki profil ve oyun arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanıyor.
son olarak, forma adaleti ve performansdan bağımsız olarak ileri uca baktığımızda an itibariyle icardi, batshuai, zaha, ziyech, mertens, barış alper yılmaz, kerem aktürkoğlu ve hatta dün gece tercih edilen yunus akgün bulunurken; orta sahada torreira, yedek önliberomuz berkan kutlu ve 8 numarada an itibariyle sadece kerem demirbay bulunuyor. burada mertens'i öne yazarken, gelen yeni transferimizi bile öne yazmalıyız çünkü kendisi, profil olarak, anadolu maçlarında bizim formatımızda 8 onayabilecek ancak büyük maçlarda ve avrupa maçlarındaki 8 numarayı oynayamayacak profil. gelişir ve başarılı olursa o maçlarda da memnuniyetle 8 numaralı pozisyonda takip ederiz.
sonuç paragrafında; bize hem hızlı, hem hızlı düşünen, sırtı dönük top alabilen, oyun kurabilen, kilit pas atabilen, opsiyonlar kapalı olduğunda hattı dribling ile yarabilen, ikili mücadelelerde başarılı, merkezimize şişirilen hava toplarını (rakip veya kendi takımımız tarafından) alabilen velhasıl kelam bütün işleri yapabilen bir profil gerekiyor. böylece birbirinden taban tabana zıt farklı ancak kazanmak zorunda olduğumuz, anadolu maçları ve büyük/avrupa maçlarını aynı kadro ile oynayabilelim.
sonuç paragrafındaki tanımımıza iki önerme bulunuyor aslında; bu sorunu iki işi (yani her şeyi) bir arada ve avrupa standardında karşısında 3 orta saha varken 2 kişi aynı bölgeyi ele alabilecek profillere gitmek çözüyor; hjobjerg, goretzka, rabiot, vb. ancak bu çözümü yıllardır başaramadığımızdan dolayı ek bir çözüm ile ilerleyebiliriz. istemesek de o çözüm 1 değil 2 farklı 8 numara profili elde barındırmak; yada 1 değil 2 farklı 6 numara profili kullanmak. örneğin şl maçlarında kaan ayhan'dan çapa üretirken (transferi gerçekleşseydi sofyan amrabat'ın yapacağı) önünde torreira'dan faydalanmak. yada torreira ile 6 numara oynarken; anadolu maçlarında sara gibi bir profille 8 numarayı oynarken büyük/avrupa maçlarında torreira'nın yanına bu kadar komple bir profil olmasada box-to-box bir orta saha 6 ayda 16m €'ya sattığımız badou ndiaye gibi.
benim gönlümden geçense senelerdir yapmamız gereken komple orta saha profillerinden birisini alıp getirmek; umarım bu sezon en azından akla mantığa yatkın iki çözümden birisini gerçekleştirerek devam eder ve aynı şeyleri yaparak aynı sonuçlar ile karşılaşmaktan kurtuluruz.
nitelik ve nicelik olarak hatırlayamadığım kadar uzun zamandır eksik olan bölgemiz. bu kadar uzun süredir çözüm üretilememesinin sebebinin sadece transfer başarısı veya başarısızlığı değil; aradığımızın profilin zorluğu ile alakalı olduğunu düşünüyorum.
takımımız türkiye süper ligi'ndeki maçlarının çok büyük bir kısmında 2. bölgeden önce karşılanmayan kale önüne dizilerek en büyük stratejisi rakibe alan vermemek olan düşük tempolu maçlar oynuyor. rakip önde basmıyor; takımız geçiş hücumları yerine sete oturarak çözüm bulmaya çalışıyor. ek olarak, rakip kaptığı toplarla geçiş hücümu arıyor. bu futbol düzeninde bizim 4-2-3-1 dizilişimizdeki 2 orta sahanın temel olarak üretmesi gereken işler:
1. savunma yönünde: ön hücum bölgesine kadar çıkarak, dönen topları toplamak. takım sette iken kaybedilen toplarda tehlikeyi ön savunma bölgesine gelmeden engellemek ve böylece hızlıca kazanılan top ile atak devamlılığını sağlayarak rakibi boğmak.
2. hücum yönünde: merkezden kanada - kanattan merkeze dolaşan pas trafiğine ek olarak (şu ana kadar yapabildiğimiz kısım) merkezden hücüm bölgesine pas trafiği ve topun taşınmasını sağlamak.
burada dikkate almamız gereken en önemli parametre biz bu trafiği gerçekleştirirken 3 orta saha ile oynamadığımız için ya bu işleri "çok hızlıca" gerçekleştirmek zorunda bizim profillerimiz yada ilerideki 2. forvet ve 2 kanat oyuncumuz bulunduğu pozisyonu bozarak topun pozisyonuna göre olması gereken hücüm/defans konuma gelmek zorunda kalması. burada "hızlı" olma tanımı bulunamayan oyuncu profilimizin kendisinin hızından ziyade oyunu okuması, tercihini yapması ve yüksek bir oranla başarılı olarak gerçekleştirmesi olarak düşünebiliriz.
açıkçası biz bu profili sergio oliveira'nın ilk sezonunda bulduk, kerem demirbay'da bana göre tsl'in büyük maçları dışında, yani benim şu ana kadar bahsettiğim türdeki maçlarda kısmen de olsa başarılı oldu. ancak bizim oynadığımız maçların büyük bir kısmı bu şekilde oynanan maçlar olsa da oynadığımız "büyük" maçlar malesef bu oyundan ibaret değil. burada büyük maçların bazılarının da böyle oynandığını; örneğin final niteliğindeki kopenhag deplasmanının böyle oynandığını ve başarısız olduğumuzu da unutmayalım. kopenhag takımı kendi oyununa tamamen ters olarak bize önde basmadı, öndeki baskıda ısrarla topla çıkmak ve topu kaybetmek riskine girmeyerek topa bizim hükmetmemize izin verdi ancak bizim set oyunumuzun gücünün yeterli olmaması ve geçişlere yeterli tepkiyi verememiz sebebiyle; bizi klasik bir anadolu deplasmanı mantığıyla yenerek şampiyonlar ligi'nden eledirler.
ikinci büyük maçlarda ise 2 orta sahamızla biraz önceki işlere ek olarak, takımın ön savunma ve ön hücüm bölgesini; yani sahanın yaklaşık olarak yarısını hem defans hem hücüm yönünde başarılı olmasını bekliyoruz. başarılı olmasını beklediğimiz parametreler: ikili mücadele, sahipsiz topların kazanılması, kilit pas ve/veya dribling ile rakip orta saha hattını kırması gibi uzatabileceğimiz bir liste var. bu listeyi somutlaştırmak için geçen sezon oynadığımız büyük maçlarda 50-55. dakikalarda hepimize gelen "hocam orta saha düştü; değişiklik yap" hissini aklımıza getirebiliriz. zaten okan buruk'un geçen sene en çok eleştirildiği konu da mevzu bahis maçlardaki değişikliklerin geç kalması aslında elimizdeki profil ve oyun arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanıyor.
son olarak, forma adaleti ve performansdan bağımsız olarak ileri uca baktığımızda an itibariyle icardi, batshuai, zaha, ziyech, mertens, barış alper yılmaz, kerem aktürkoğlu ve hatta dün gece tercih edilen yunus akgün bulunurken; orta sahada torreira, yedek önliberomuz berkan kutlu ve 8 numarada an itibariyle sadece kerem demirbay bulunuyor. burada mertens'i öne yazarken, gelen yeni transferimizi bile öne yazmalıyız çünkü kendisi, profil olarak, anadolu maçlarında bizim formatımızda 8 onayabilecek ancak büyük maçlarda ve avrupa maçlarındaki 8 numarayı oynayamayacak profil. gelişir ve başarılı olursa o maçlarda da memnuniyetle 8 numaralı pozisyonda takip ederiz.
sonuç paragrafında; bize hem hızlı, hem hızlı düşünen, sırtı dönük top alabilen, oyun kurabilen, kilit pas atabilen, opsiyonlar kapalı olduğunda hattı dribling ile yarabilen, ikili mücadelelerde başarılı, merkezimize şişirilen hava toplarını (rakip veya kendi takımımız tarafından) alabilen velhasıl kelam bütün işleri yapabilen bir profil gerekiyor. böylece birbirinden taban tabana zıt farklı ancak kazanmak zorunda olduğumuz, anadolu maçları ve büyük/avrupa maçlarını aynı kadro ile oynayabilelim.
sonuç paragrafındaki tanımımıza iki önerme bulunuyor aslında; bu sorunu iki işi (yani her şeyi) bir arada ve avrupa standardında karşısında 3 orta saha varken 2 kişi aynı bölgeyi ele alabilecek profillere gitmek çözüyor; hjobjerg, goretzka, rabiot, vb. ancak bu çözümü yıllardır başaramadığımızdan dolayı ek bir çözüm ile ilerleyebiliriz. istemesek de o çözüm 1 değil 2 farklı 8 numara profili elde barındırmak; yada 1 değil 2 farklı 6 numara profili kullanmak. örneğin şl maçlarında kaan ayhan'dan çapa üretirken (transferi gerçekleşseydi sofyan amrabat'ın yapacağı) önünde torreira'dan faydalanmak. yada torreira ile 6 numara oynarken; anadolu maçlarında sara gibi bir profille 8 numarayı oynarken büyük/avrupa maçlarında torreira'nın yanına bu kadar komple bir profil olmasada box-to-box bir orta saha 6 ayda 16m €'ya sattığımız badou ndiaye gibi.
benim gönlümden geçense senelerdir yapmamız gereken komple orta saha profillerinden birisini alıp getirmek; umarım bu sezon en azından akla mantığa yatkın iki çözümden birisini gerçekleştirerek devam eder ve aynı şeyleri yaparak aynı sonuçlar ile karşılaşmaktan kurtuluruz.

