• 14
    futbolda da basketbolda da nev-i şahsına münhasır oyuncuların bittiği bir dönemden geçiyoruz. mesela eskiden dünya kupasında her takımın farklı, arıza oyuncusu olurdu. paraguay'da chilavert vardı kaleci. frikikleri kullanırdı. kolombiya'da kaleci higuita vardı. topu alır karşı tarafın oyuncularını ipe dizerdi. kamerun'da torunlarını sevmek yerine gol kralı olmayı seçen roger milla vardı. basketbolda jordan vardı, barkley vardı, magic johnson, karl malone, john stockton vardı. say say bitmez.

    şimdi böyle oyuncu sayısı az. mekanik bir yapı var. farklı oyuncuları törpüleyen setlere, taktiklere göre oynanan bir oyun var. bu da seyir zevkine yansıyor tabi.

    şahsen ben bu maçtan keyif aldım. ama eski zamanların keyiflerini alıp 40 dakika veya 90 dakika aynı konstantrasyon ile izleyebiliyor muyum, hayır. belki burada yaşın da ilerlemesinin payı vardır. belki de yeni kuşak gençler nasıl biz jordan'a bakıyorsak lebron'a, curry'e de bakıyor olabilir, bilemedim. ama bence eski oyuncular daha farklıydı ve farklı yönleri ile izlenirdi. şimdi daha tekdüze bir ortam var.

    aslında bu sadece spor ile de sınırlı değil. sanat tarafına bakarsak sinema ve müzik de aynı aşamadan geçiyor. yeni şarkı sayısı az. coverlar ile sektör yürümeye çalışıyor. sinema da netflix'in totoş ve bilim kurgu dolu tırt filmlerine kaldı. neyse kahvedeki dayı muhabbetine doğru daha fazla girmeden burada bitireyim cümlelerimi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın