• 15
    türk futbolunun nasıl bir bok çukuruna dönüştüğünün resmi olan genel kuruldur. tff’nin seçime gitmesi gerektiğini söyleyen, kurumsal olarak tff ve kurullarının istifasını isteyen birkaç kulüpten birisi galatasaray. tff ve kurullarından sene boyu sebebini bilemediğimiz biçimde şikayetçi olan fenerbahçe, beşiktaş ve şürekası.

    seçim ortamı yaklaşıyor, baskın bir seçimle servet yardımcı başkan yapılmak isteniyor. defalarca galatasaray düşmanlığı gözler önüne serilen bu şahıs başkan olmasın diye kulübümüz doğru bir tavır takınarak seçimin avrupa şampiyonası sonrası yapılması gerektiğini ve çok adayla seçime gidilmesini savunuyor.

    bu düşüncemiz nedendir bilinmez bizi büyükekşi destekçisi yapıyor ve bir buçuk aydır bu suçlamalara maruz kalıyoruz. daha sonra servet yardımcı neden olduğu bilinmeyen ancak nereden geldiği bilinen talimatlarla seçimden çekiliyor; seçime büyükekşi ve hacıosmanoğlu giriyor. biz bu seçimde tarafsız kalıyoruz çünkü bagajı dolu olan bu iki ismin de doğru seçim olduğuna inanmıyoruz.

    görünüşe göre fenerbahçe de bizimle aynı çizgide ancak nedense fenerbahçe’ye veya diğer kulüplere herhangi bir şekilde büyükekşi destekçisi yaftası yapıştırılmıyor. galatasaray sırf büyükekşi gitsin diye servet yardımcı’yı getirmek istemezken tu kaka oluyor, diğer kulüpler sırf büyükekşi gitsin diye hacıosmanoğlu’nu getirmek istemezken ne hikmetse tutarlı oluyor.

    beşiktaş yöneticileri çıkıyor “geçen seneki gibi tek kulüp varmış gibi hareket ederlerse gereğini yaparız” diyor. geçtiğimiz sene fenerbahçe lehine alınan aksiyonları görmüyor. veya görmek istemiyor. salıncağa oturtulduklarında da kıyameti koparıyorlar.

    galatasaray hükümet tarafından destekleniyor algısı kamuoyuna yerleştirilmeye çalışıyor. ancak galatasaray dışında bütün kulüpler kamuoyunca hükümete yakınlığıyla bilinen yöneticiler tarafından yönetiliyor. galatasaray tff seçiminde adaylığını açıklamış hiçbir adaya yakınlık göstermezken kimi kulüpler servet yardımcı, kimileri büyükekşi, kimileri ise hacıosmanoğlu destekliyor. ne hikmetse hükümet destekli kulüp yine de galatasaray oluyor.

    galatasaray camiasının fenerbahçe ve beşiktaş’ın bu kadar ortak sponsoru olmasından midesi bulanırken insanlar bizim düşüncelerimize histeri gözüyle bakıyor. beşiktaş’ın en büyük sponsorunun oğlunun bizzat rakip kulüpte olmasının yaratacağı çıkar çatışması kimsenin umurunda olmuyor. bütün anadolu kulüplerinde onlarca koç iştirakinin sponsorluklarının olması kimsenin ilgisini çekmiyor.

    fenerbahçe yöneticisi medya patronunun bir adet hazırlık maçı için yayın hakkı olarak fenerbahçe’ye 10 milyon euro ödeyeceği konuşuluyor, bir yalanlama gelmiyor. yalanlama gelmediği gibi kimse gündem konusu bile yapmıyor.

    yine mevzubahis medya patronunun uçaklarıyla beşiktaş istanbul’a transfer indiriyor; sırf sahibi galatasaray’lı diye eyüpspor transfer şikesi yapıyor oluyor.

    makul olmaya, makul düşünmeye çalışıyorum. sadece futbol anlamında değil, hayatımın her alanında empati yapmaya çalışıyorum. ancak ne yaparsam yapayım bu galatasaray düşmanlığının altını dolduramıyorum. üç büyüklerden herhangi birisinin başarılı geçirdiği süreçlerde diğer ikisinin başarılı olana tavır almasını çok iyi anlıyorum. ancak iki büyük kulübün ekonomik olarak bu kadar iç içe geçmesini anlayamıyorum.

    sürekli galatasaray ima edilerek bir “malum yapı” algısı oluşturuluyor. kimse bu malum yapının içini açmıyor. kendileri çalıyor, kendileri oynuyorlar. bu çamur at izi kalsın felsefesinden artık gına geldi. galatasaray iki senedir, durum bunun tam tersine de olsa, töhmet altında bırakılıyor. işin en trajikomik kısmı ise gerçekten mevcut galatasaray yönetimi ve sözde lobisinin bu kadar kudretli olduğuna inanmaları. yeri geliyor insana sinirden dişlerini sıktırıyor, yeri geliyor kahkaha attırıyor.

    galatasaray eğer benim için bırakabileceğim bir değer olsaydı kesinlikle bırakırdım. bu ortamdan etimle kemiğimle nefret ettim. uzaklaşmak istiyorum ama uzaklaşamıyorum. bir inanç değil ama belki bir tecrübe diyebiliriz; ali koç’un, fenerbahçe’nin, beşiktaş’ın ve saydığım olaylarda aktör olan hiçbir kişi ve kurumun futbol anlamında yüzünün güleceğini sanmıyorum.

    kendi kulüplerinin taraftarı gariban vatandaşı da bu düşüncelerle, bu aksiyonlarla, bu nefret tohumlarıyla zehirlediler. bu zehri kendileri içmeden bu futbol ortamından silinmeyecekler. zaten hızla bozulmakta olan sosyolojik yapının iyice içine sıçtılar. insanlar, kendimi de dahil ederek, rakip takım taraftarı eşiyle dostlarıyla görüşmekten imtina etmeye başladılar. görüştüklerinde futbol konuşmamak için özel çaba sarf ediyorlar.

    zaten hiçbir zaman sağlıklı olmayan futbol ortamını iyice ayaklar altına alan bu adi haysiyetsiz insan sürüsü, bir gün galatasaray’ın ayaklarının altında ciyaklayarak can çekişecekler.

    işte ondan sonra gülücez, çekicez gülücez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın