7972
2023-24 sezonu için kadroda yer alan futbolcuların oldukça değişik ruh hali içinde olduklarını düşünüyorum.
kariyerinin bir noktasında bu takımı para için tercih etmişsin tamam bunda bir sorun yok. geliyorsun takıma "sana şarkı yapıcaz bu cümleleri ezberle" diye önüne kağıt konuyor. kendini nasıl rezil bir hale soktuğunun içten içe farkındasın ama elinden bir şey gelmiyor.
maç heyecanıyla fark etmiyorsun ama uzun vadede hakemlerin senin takımını kolladığının sezebiliyorsun. üstüne yöneticilerin aksini iddia ediyor ve senden bunu tasdiklemeni bekliyor.
büyük takım diye geliyorsun fakat cv'si senin çeyreğin kadar etmeyen bir teknik ekipten direktif alıyorsun.
futbolu keyif alarak oynadığın zamanları mumla arıyorsun. tamamen kaotize edilmiş bir atmosferde, savaşa çıkar gibi maça çıkıyorsun. yöneticinden teknik ekibine, kimse kimseyi sakinleştirmiyor. kimsenin kimseye, başarısız sonuçlara toleransı yok.
sırf sakatlanma diye milli takıma gönderilmiyorsun. kariyerine yazdırabileceğin istatistiklerden mahrum kalıyorsun.
o kadar maç kazanıyorsun ancak ilk tökezlemede yönetimden taraftarına herkes üstüne çullanıyor. kim seni gerçekten seviyor kim senden nefret ediyor asla bilemiyorsun.
sahanın orta yerinde on binlerce rakip taraftarın önünde takım olarak adam dövüyorsun. sonrasında hapis yatar mıyım diye avukat kapılarını kemirirken sportif bir ceza bile çıkmıyor. tamam lan sorun yok diyecek gibi oluyorsun ama bu sefer de takım ligden mi çekilecek sorusuyla yüzleşiyorsun.
ucunda kupa olan bir maç var. belki hayatının ilk, belki tek kupası olabilecek bir müsabakaya yönetim kararıyla çıkmıyorsun. sebebi de şey; 4 gün sonra başka bir maç var.
belki de en garibi, rakibin senden daha fazla şampiyonluğu, kupası ve başarısı olan, derli toplu bir organizasyona sahip, içindeki huzuru dışarıdan bile görebildiğin, samimiyetin ve içtenliğin tavan yaptığı, tamamen organik hikayelerle kendi yolunu çizen bir takım.
en kısa zamanda öfkesi burnundakilerin sümüğü yapacaklar seni
ve sen yanlış hikayedeki falsolu kahramanlığına fabrikasyon bir zaman bağışlıyorsun.
kariyerinin bir noktasında bu takımı para için tercih etmişsin tamam bunda bir sorun yok. geliyorsun takıma "sana şarkı yapıcaz bu cümleleri ezberle" diye önüne kağıt konuyor. kendini nasıl rezil bir hale soktuğunun içten içe farkındasın ama elinden bir şey gelmiyor.
maç heyecanıyla fark etmiyorsun ama uzun vadede hakemlerin senin takımını kolladığının sezebiliyorsun. üstüne yöneticilerin aksini iddia ediyor ve senden bunu tasdiklemeni bekliyor.
büyük takım diye geliyorsun fakat cv'si senin çeyreğin kadar etmeyen bir teknik ekipten direktif alıyorsun.
futbolu keyif alarak oynadığın zamanları mumla arıyorsun. tamamen kaotize edilmiş bir atmosferde, savaşa çıkar gibi maça çıkıyorsun. yöneticinden teknik ekibine, kimse kimseyi sakinleştirmiyor. kimsenin kimseye, başarısız sonuçlara toleransı yok.
sırf sakatlanma diye milli takıma gönderilmiyorsun. kariyerine yazdırabileceğin istatistiklerden mahrum kalıyorsun.
o kadar maç kazanıyorsun ancak ilk tökezlemede yönetimden taraftarına herkes üstüne çullanıyor. kim seni gerçekten seviyor kim senden nefret ediyor asla bilemiyorsun.
sahanın orta yerinde on binlerce rakip taraftarın önünde takım olarak adam dövüyorsun. sonrasında hapis yatar mıyım diye avukat kapılarını kemirirken sportif bir ceza bile çıkmıyor. tamam lan sorun yok diyecek gibi oluyorsun ama bu sefer de takım ligden mi çekilecek sorusuyla yüzleşiyorsun.
ucunda kupa olan bir maç var. belki hayatının ilk, belki tek kupası olabilecek bir müsabakaya yönetim kararıyla çıkmıyorsun. sebebi de şey; 4 gün sonra başka bir maç var.
belki de en garibi, rakibin senden daha fazla şampiyonluğu, kupası ve başarısı olan, derli toplu bir organizasyona sahip, içindeki huzuru dışarıdan bile görebildiğin, samimiyetin ve içtenliğin tavan yaptığı, tamamen organik hikayelerle kendi yolunu çizen bir takım.
en kısa zamanda öfkesi burnundakilerin sümüğü yapacaklar seni
ve sen yanlış hikayedeki falsolu kahramanlığına fabrikasyon bir zaman bağışlıyorsun.