271
tarihe fenerbahçe'nin korkudan çıkamadığı maç olarak geçecek karşılaşma. şimdi bahanelerine bir bakalım:
-avrupa maçımız var, ertelensin dedik ertelenmedi: bunun bir ayrıcalık talebi olduğu defalarca kez ortaya kondu. nisan ayında avrupa'da varsan fikstürün sıkışık olacak, kaldı ki bizim bayern-beşiktaş fikstürümüz bundan farksızdı, çıkıp aslan gibi oynadık. geçmişte benzer maç takvimleri hiçbir zaman gündem olmadı.
-hakemler rakibimizi kolluyor, bizi doğruyor. yabancı hakem gelsin: buna fenerlilerin bile çoğu inanmıyor. şampiyonluk yarışında olmalarının tek sebebi ittire kaktıra aldıkları penaltılar. aylardır inanılmaz yüzsüzce bir algı oyunu yürütüyorlar. yönetiminden topçusuna kadar alenen hakem tehdit ediyorlar. özellikle iç sahada en az 1 penaltı cepte çıkıyorlar.
-trabzon'da saldırıya uğradık: trabzon seyircisiz oynama ve para cezasını aldı, sahaya girenler de gözaltına alındı. fenerbahçe'nin cana kasteden saldırgan oyuncuları ceza almadı. en az 4 as oyuncularının lisansı iptal edileceğine, hatta bazıları tutuklanacağına ertesi hafta maça çıktılar. bir de üste çıktılar ligden çekiliriz diye.
şimdi soruyorum, en büyük rakibin olarak gördüğün galatasaray'ı yenip müzene kupa götürmek için mücadele etmek varken tamamı saçmalıktan ibaret bahanelerin arkasına saklanıp maçı sabote etmek, tabiri caizse mızmız çocuk gibi "oynamıyorum" demek tam olarak neyin duruşudur, neye karşı protestodur? ben bu takımı yenemeyeceğimi biliyorum, o yüzden oynamıyorum demenin dolambaçlı yolu bu. yemezler ali, galatasaray'ın karşısına çıkmaya korkuyorsun. bize hava hoş, bundan on sene sonra korkaklığın hatırlanacak, bizimse müzemizde bir kupa daha olacak. çıksan da çıkmasan da.
ama artık utanıyorum ben bunların triplerinden, korkaklığından, iki yüzlülüğünden, sinsiliğinden. eskiden de böylelerdi ama artık ülkenin üçte ikisi bunlar yüzünden başkası adına utanma duygusu geliştirdi, duygusal olarak olgunlaştı.
-avrupa maçımız var, ertelensin dedik ertelenmedi: bunun bir ayrıcalık talebi olduğu defalarca kez ortaya kondu. nisan ayında avrupa'da varsan fikstürün sıkışık olacak, kaldı ki bizim bayern-beşiktaş fikstürümüz bundan farksızdı, çıkıp aslan gibi oynadık. geçmişte benzer maç takvimleri hiçbir zaman gündem olmadı.
-hakemler rakibimizi kolluyor, bizi doğruyor. yabancı hakem gelsin: buna fenerlilerin bile çoğu inanmıyor. şampiyonluk yarışında olmalarının tek sebebi ittire kaktıra aldıkları penaltılar. aylardır inanılmaz yüzsüzce bir algı oyunu yürütüyorlar. yönetiminden topçusuna kadar alenen hakem tehdit ediyorlar. özellikle iç sahada en az 1 penaltı cepte çıkıyorlar.
-trabzon'da saldırıya uğradık: trabzon seyircisiz oynama ve para cezasını aldı, sahaya girenler de gözaltına alındı. fenerbahçe'nin cana kasteden saldırgan oyuncuları ceza almadı. en az 4 as oyuncularının lisansı iptal edileceğine, hatta bazıları tutuklanacağına ertesi hafta maça çıktılar. bir de üste çıktılar ligden çekiliriz diye.
şimdi soruyorum, en büyük rakibin olarak gördüğün galatasaray'ı yenip müzene kupa götürmek için mücadele etmek varken tamamı saçmalıktan ibaret bahanelerin arkasına saklanıp maçı sabote etmek, tabiri caizse mızmız çocuk gibi "oynamıyorum" demek tam olarak neyin duruşudur, neye karşı protestodur? ben bu takımı yenemeyeceğimi biliyorum, o yüzden oynamıyorum demenin dolambaçlı yolu bu. yemezler ali, galatasaray'ın karşısına çıkmaya korkuyorsun. bize hava hoş, bundan on sene sonra korkaklığın hatırlanacak, bizimse müzemizde bir kupa daha olacak. çıksan da çıkmasan da.
ama artık utanıyorum ben bunların triplerinden, korkaklığından, iki yüzlülüğünden, sinsiliğinden. eskiden de böylelerdi ama artık ülkenin üçte ikisi bunlar yüzünden başkası adına utanma duygusu geliştirdi, duygusal olarak olgunlaştı.