91
zamanında verdiği bir röportajda şu ifadeler dikkat çekici: "benim şirketlerimde işten ayrılma oranı yüzde 2’nin altındadır. çünkü çalışanlarımı çok seviyorum, onlara kıymet veriyorum, güveniyorum. bugün buralara onlarla birlikte geldik. bugün de en büyük yatırım, insana yapılan yatırımdır. herkesin gelecek kaygısı varken, biz ‘beraberiz’ dedik eylül ayında. ve öyle devam ediyoruz. şu anda kârlılık, benim için artık ikinci planda. önemli olan, iyi insan yetiştirmek."
kendisini tanımam, bilmem. patron röportajlarında genelde bu tür süslü ifadeler kullanıldığı için gerçeklik payını da yorumlayamam. ancak ali koç gibi kibirli bir karakterin bizim açımızdan şu avantajı vardı; yapıcı bir eleştiriye dahi tahammül etmez böylesi kişilikler. kadro oluşturulurken, hoca seçiminde vs. sadece kendi kararlarıyla ilerlediğini, aklı selim insanların düşüncelerine çok önem vermediğini düşünüyorum. bir yıl cocu, sonra ersun yanal, diğer yıl jorge jesus, sonra ismail kartal gibi birbiriyle bağlantısız tercihlerde bunun etkisi var. iş dünyası veya yönetim alanındaki tecrübelerini futbol dünyasına aktarırken fazla hafife aldı belki de.
ancak saran'ın yarattğı izlenim, daha aklı selim bir profil şeklinde, ki bu da bizim için daha büyük bir risk olabilir. çevresiyle fikir alışverişinde bulunan, çevresindekilere saygı gösteren bir profille daha başarılı olabilirler. ancak sonra bir an diyorum ki, lan fenerbahçe'den söz ediyorsun. bunların genlerinde kulübe para akıtıp hepsini diken üstünde bekleten başkan profili geçerli.
bakalım zaman neler gösterecek...
kendisini tanımam, bilmem. patron röportajlarında genelde bu tür süslü ifadeler kullanıldığı için gerçeklik payını da yorumlayamam. ancak ali koç gibi kibirli bir karakterin bizim açımızdan şu avantajı vardı; yapıcı bir eleştiriye dahi tahammül etmez böylesi kişilikler. kadro oluşturulurken, hoca seçiminde vs. sadece kendi kararlarıyla ilerlediğini, aklı selim insanların düşüncelerine çok önem vermediğini düşünüyorum. bir yıl cocu, sonra ersun yanal, diğer yıl jorge jesus, sonra ismail kartal gibi birbiriyle bağlantısız tercihlerde bunun etkisi var. iş dünyası veya yönetim alanındaki tecrübelerini futbol dünyasına aktarırken fazla hafife aldı belki de.
ancak saran'ın yarattğı izlenim, daha aklı selim bir profil şeklinde, ki bu da bizim için daha büyük bir risk olabilir. çevresiyle fikir alışverişinde bulunan, çevresindekilere saygı gösteren bir profille daha başarılı olabilirler. ancak sonra bir an diyorum ki, lan fenerbahçe'den söz ediyorsun. bunların genlerinde kulübe para akıtıp hepsini diken üstünde bekleten başkan profili geçerli.
bakalım zaman neler gösterecek...