547
sözgelimi muslera 15 ocak tarihinde yönetimle konuşup "ben hemen yarın uruguay'a gidip 1,5 sene oynayıp futbolu bırakacağım" şeklinde ani bir karar bildirse ve bu ani karardan sonra galatasaray yönetimi "biz birinci kaleci olarak günay'a, yedek kaleci olarak da jankat'a güveniyoruz" deseydi, bunu anlardım. doğru bulmazdım ama anlardım. çünkü öyle veya böyle lig ölçeğinde yeterli gelebilecek bir yedeği var muslera'nın. "para yok, zaman yok. günay'a güvenip devam edilme kararı almışlar, saygı duyuyorum" derdim. ama şu an bahse konu pozisyonlar için yönetimin "para yok", "bankalar birliği anlaşması" vb. bahanelerle aklanmaya çalışılması inanılır gibi değil.
galatasaray taraftarının ve okan hocanın transferde ısrarcı olmalarının sebebi doyumsuzluk, obezite vs. değil; bu ısrar ve inat tamamen ihtiyaç endeksli. galatasaray'ın yedek sağ beki yok iken, elindeki as sağbeki satıldı. en güçlü, en kaliteli oyuncusu galatasaray'ın bir hafta önce sağ bekiydi, bugün belki en zayıf yeri. galatasaray'ın ana planında as sol bek angelino idi. kasım ayında gözden çıkarıldı, hafta başında da oyuncu resmen takımdan ayrıldı. yedek sol bekimiz kazımcan'dı sene başında, sene içinde rotasyonda 4. hatta 5. sıraya kadar düştü. galatasaray'ın sağ beki de yok, sol beki de yok. yok yani. yedek kalecisi günay güvenç ayarında dahi bir sağ bek veya sol bek yok takımda. ali turap'ı sağ bekten, kazımcan karataş'ı sol bekten sayıyor olamayız. bu içinde bulunduğumuzun bahanesi, özürü, açıklaması olamaz. rezilliktir bu, fiyaskodur. galatasaray yönetimi iki mevkiyi göz göre göre boş bırakıyor ve bu durumun altını çizmeye çalışan insanlar galatasaray düşmanlığıyla, birilerinin kayığına binmek ile suçlanıyor. kimsenin taraftarı olduğu takıma düşman olduğu yok, olamaz da böyle bir şey. kimsenin ucuz sosyal medya hesaplarından etkilendiği de yok, kimse zeka geriliği problemi yaşamıyor. ama kimsenin de yönetimin hatalarını, plansızlığını örtbas etmek adına birilerinin yönlendirmesiyle nefer olmuş gazetecilerin susturma çabalarına boyun eğecek hali yok. susacak hali yok. "yangın" da deseniz durum bu, "şımarık" da deseniz durum bu. daha başka türlü türlü hakaretleri etseniz de durum bu. gerçekler ortada bu transfer döneminde.
galatasaray taraftarının ve okan hocanın transferde ısrarcı olmalarının sebebi doyumsuzluk, obezite vs. değil; bu ısrar ve inat tamamen ihtiyaç endeksli. galatasaray'ın yedek sağ beki yok iken, elindeki as sağbeki satıldı. en güçlü, en kaliteli oyuncusu galatasaray'ın bir hafta önce sağ bekiydi, bugün belki en zayıf yeri. galatasaray'ın ana planında as sol bek angelino idi. kasım ayında gözden çıkarıldı, hafta başında da oyuncu resmen takımdan ayrıldı. yedek sol bekimiz kazımcan'dı sene başında, sene içinde rotasyonda 4. hatta 5. sıraya kadar düştü. galatasaray'ın sağ beki de yok, sol beki de yok. yok yani. yedek kalecisi günay güvenç ayarında dahi bir sağ bek veya sol bek yok takımda. ali turap'ı sağ bekten, kazımcan karataş'ı sol bekten sayıyor olamayız. bu içinde bulunduğumuzun bahanesi, özürü, açıklaması olamaz. rezilliktir bu, fiyaskodur. galatasaray yönetimi iki mevkiyi göz göre göre boş bırakıyor ve bu durumun altını çizmeye çalışan insanlar galatasaray düşmanlığıyla, birilerinin kayığına binmek ile suçlanıyor. kimsenin taraftarı olduğu takıma düşman olduğu yok, olamaz da böyle bir şey. kimsenin ucuz sosyal medya hesaplarından etkilendiği de yok, kimse zeka geriliği problemi yaşamıyor. ama kimsenin de yönetimin hatalarını, plansızlığını örtbas etmek adına birilerinin yönlendirmesiyle nefer olmuş gazetecilerin susturma çabalarına boyun eğecek hali yok. susacak hali yok. "yangın" da deseniz durum bu, "şımarık" da deseniz durum bu. daha başka türlü türlü hakaretleri etseniz de durum bu. gerçekler ortada bu transfer döneminde.
