hasan arat

bir gazetecinin teknik direktör ile yapılan kontratın ne kadar olduğu gibi tamamen normal sorusuna cevap vermemiş kişi. şimdi bence bir başkanın herhangi bir soruya cevap vermeme hakkı vardır. cevap vermez ise soruyu soran gazetecinin "başkan olduğunuz için soruyorum" demesi de biraz gariptir. ama bir kulüp başkanının bu noktadan sonra gazeteci ile atışmaya devam etmesi ve diyaloğa girmesi hiç ama hiç doğru değildir. etik açıdan değil, saygınlık açısından çok yanlıştır. çünkü o bir başkandır, böyle milleti alkışlatarak bir gazeteci ile laf ebeliği yapması kabul edilemez. işte bu sebeple teknik direktör veya oyuncu tanıtılan bir basın toplantısında asla bir başkan bulunmamalıdır. çünkü başkan üsttedir. genel menajer, asbaşkan veya futbol direktörü gibi isimler bu görevi yapmalıdır. eğer oraya başkan çıkarsa, böyle şeyler ile karşılaşabilir. başkanın görevi bir teknik direktöre ne kadar para verileceğini açıklamak, veya "bakın ben size kimi getirdim hehe yaa" gibi basına sırıtmak da değildir. başkanı küçültür bu harektler. tıpkı sürekli soyunma odasına inen başkanlar gibi. bu konsept esasında anadolu takımlarının zengin başkanları tarafından sevilir, "bakın ben bu takımın her şeyiyim, ben olmasam bunlar olmaz o yüzden tekrar beni seçin" demektir. galatasaray'da ise büyük takım kültürü vardır. ve bu kulüp kültürü galatasaray'da halen korunmaya çalışılır, bunu galatasaray başkanlarının yaptığı açıklama sayısından anlayabilirsiniz. dursun başkan da başta pek yapamasa da (ilk dönemi ve ikinci dönemde okan buruk'un basın toplantısına çıkması) bu sözcülük görevini erden timur'a devrederek bunu devam ettirmiş oldu.

büyük takım olmak böyle şeylerle belli olur. ne para ne pul. sen twitter'a dünyaca ünlü teknik direktör geldi yazıp basın toplantısına onun yanında mantar gibi çıkarsan, bir gazeteci de gelip seninle diyaloğa girer, sen de bozulursun ve olayı yanlış bir şekilde yönetirsin. sonra da merak edersin neden bize küçük takım diyorlar diye.