188
maalesef ülkemizdeki birçok güzel şey gibi kalitesi günden güne düşmüştür. bir kez daha kalite, popülizm ve reyting kaygısına yenik düştü.
bir zamanlar benzer bilgi seviyesine ve yakın kafa yapılarına sahip, öncesinde aynı platformlarda çalışmış dolayısıyla gerçekten samimi insanların bulunduğu, televizyondaki saçma sapan tiplerden bir kaçış noktası olan yeterince eğlenceli yeterince bilgilendirici bir platformdu. londra merkez de kıvamındaydı, şampiyonlar lokali de kıvamındaydı, 2018 dünya kupası yayınları da kıvamındaydı.
sonra kanal tabii bilinmeye ve yayılmaya başladı. kanala saçma sapan tipler girmeye başladı. sırf “kadın da olsun” mantığıyla güzel olduğu düşünülerek* bulunduğu içeriğe hiçbir değer katmayan tipler girmeye başladı. emre özcan, gökhan abdik, orkun çolakoğlu gibi harika bir üçlünün yaptığı “şampiyonlar lokali” o kadından sonra izlenmeyecek hale gelmişti.
mehmet demirkol isimli futboldan hiç anlamayan, içindeki fener amigosunu bir türlü susturamayan ve “popülist söylem nedir?” konusunda kitap yazmış şahıs kanala girdi. işte tam bu noktada kanal kaliteyi değil reyting ve popülizmi tercih ettiğini ilan etmiş oldu. mehmet demirkol’a bir ara emre özcan ile yayın yaptırdılar fakat baktılar bu herif futboldan hiç anlamıyor, emre özcan ile tamamen ayrı noktadalar onu kestiler. ister istemez mehmet demirkol programı kanalın lokomotifi oldu çünkü süper lig’i ona bıraktılar büyük çoğunlukla.
bunun yanında acun ünlüleri falan derken gelinen noktada socrates dergi’de en olmaması gereken adamlardan tümer metin de bu sene ekibe dahil olmuş. ilk başta sevilen socrates’e hiç yakışmasa da kanalın son durumuna çok uygun bir isim. “nasıl en basit şeyleri bile en uzun uzun, kasılarak anlatırım?” konusu da onun uzmanlık alanı. konuşurken söylediği şeyi hala tırnak içine alan bir kafa sonuçta. 2023’teyiz be abi.
sadece isimler özelinde de değil maalesef. kanalın geneline bir laubalilik sirayet etti. programlarda konuşulması gereken şeylerden çok gırgır makara, “o gece neydi, ispanya tatili” efsaneydi temalı sohbetler. zaten belli isimler her programa çıkıp her programda mecbur aynı şeyleri söylüyor. londra merkez bile dozunu çok kaçırdı. “zaten eğlence programı” diye bir şey yok. tabii ki öyle, epl analizi beklemiyor kimse. kaldı ki ben ozan can’ı da severdim, can önduygu’yu da seviyorum ancak tamamen kopmuş durumdalar. önceden biraz futbolun kıyısında köşesinde dururlardı, şimdi sağa sola selam yollayarak ve gündem yorumlayarak geçer olmuş program.
socrates daha fazla izleniyor, takip ediliyor ve para kazanıyor ancak eminim ki yola çıktıklarında hedefledikleri şey bu değildi. en azından bu şekilde değildi. geleneksel moruklardan kaçış noktası olmak için yola çıkan “düşünen spor dergisi” socrates, savaştığı şeye dönüşümünü tamamlamaya çok yakın. kendilerine tavsiyem bülent uslu, ahmet ercanlar, nevzat dindar gibi isimler. onlar da transfer haberi falan verir, izlenme getirir.
hiçbir zaman çizgisini bozduğunu görmediğim ilhan özgen, orkun çolakoğlu gibi isimlere selam olsun. haftalık fantezi’den devam biz. en azından o hala eğlenceli.
bir zamanlar benzer bilgi seviyesine ve yakın kafa yapılarına sahip, öncesinde aynı platformlarda çalışmış dolayısıyla gerçekten samimi insanların bulunduğu, televizyondaki saçma sapan tiplerden bir kaçış noktası olan yeterince eğlenceli yeterince bilgilendirici bir platformdu. londra merkez de kıvamındaydı, şampiyonlar lokali de kıvamındaydı, 2018 dünya kupası yayınları da kıvamındaydı.
sonra kanal tabii bilinmeye ve yayılmaya başladı. kanala saçma sapan tipler girmeye başladı. sırf “kadın da olsun” mantığıyla güzel olduğu düşünülerek* bulunduğu içeriğe hiçbir değer katmayan tipler girmeye başladı. emre özcan, gökhan abdik, orkun çolakoğlu gibi harika bir üçlünün yaptığı “şampiyonlar lokali” o kadından sonra izlenmeyecek hale gelmişti.
mehmet demirkol isimli futboldan hiç anlamayan, içindeki fener amigosunu bir türlü susturamayan ve “popülist söylem nedir?” konusunda kitap yazmış şahıs kanala girdi. işte tam bu noktada kanal kaliteyi değil reyting ve popülizmi tercih ettiğini ilan etmiş oldu. mehmet demirkol’a bir ara emre özcan ile yayın yaptırdılar fakat baktılar bu herif futboldan hiç anlamıyor, emre özcan ile tamamen ayrı noktadalar onu kestiler. ister istemez mehmet demirkol programı kanalın lokomotifi oldu çünkü süper lig’i ona bıraktılar büyük çoğunlukla.
bunun yanında acun ünlüleri falan derken gelinen noktada socrates dergi’de en olmaması gereken adamlardan tümer metin de bu sene ekibe dahil olmuş. ilk başta sevilen socrates’e hiç yakışmasa da kanalın son durumuna çok uygun bir isim. “nasıl en basit şeyleri bile en uzun uzun, kasılarak anlatırım?” konusu da onun uzmanlık alanı. konuşurken söylediği şeyi hala tırnak içine alan bir kafa sonuçta. 2023’teyiz be abi.
sadece isimler özelinde de değil maalesef. kanalın geneline bir laubalilik sirayet etti. programlarda konuşulması gereken şeylerden çok gırgır makara, “o gece neydi, ispanya tatili” efsaneydi temalı sohbetler. zaten belli isimler her programa çıkıp her programda mecbur aynı şeyleri söylüyor. londra merkez bile dozunu çok kaçırdı. “zaten eğlence programı” diye bir şey yok. tabii ki öyle, epl analizi beklemiyor kimse. kaldı ki ben ozan can’ı da severdim, can önduygu’yu da seviyorum ancak tamamen kopmuş durumdalar. önceden biraz futbolun kıyısında köşesinde dururlardı, şimdi sağa sola selam yollayarak ve gündem yorumlayarak geçer olmuş program.
socrates daha fazla izleniyor, takip ediliyor ve para kazanıyor ancak eminim ki yola çıktıklarında hedefledikleri şey bu değildi. en azından bu şekilde değildi. geleneksel moruklardan kaçış noktası olmak için yola çıkan “düşünen spor dergisi” socrates, savaştığı şeye dönüşümünü tamamlamaya çok yakın. kendilerine tavsiyem bülent uslu, ahmet ercanlar, nevzat dindar gibi isimler. onlar da transfer haberi falan verir, izlenme getirir.
hiçbir zaman çizgisini bozduğunu görmediğim ilhan özgen, orkun çolakoğlu gibi isimlere selam olsun. haftalık fantezi’den devam biz. en azından o hala eğlenceli.