• 762
    mükemmel bir maç. özellikle nereden bakıldığına göre değişik sunumlar veren bir maç. copenhag'a aynı tarifeyi çektik elimizden kaçtılar hatta 2 pozisyonla 1 puan alıp gittiler, münih'e de bu sefer 75 dakika soluk aldırmadık desek yeridir. maçtan önce de yazmıştım gelecek adına neler verebiliriz maçıydı bu.
    maç 1-3 sonuçlandı ancak eminim ki benim gibi mutlu birçok insan yatağa girmiştir. skor taraftarı olmak ile galatasaray taraftarı olmak arasındaki ince çizgiyi dün gördük.
    maçın içinde bireysel hatalar yok muydu? elbette ki vardı. ancak takım olarak yapılan pres, sağdan gelen set hücumları, sol kanadı kontra olarak kullanmak isteği ve çoğu zaman 442 dizilimi çok hoşuma gitti. bunu antalyaspor'a karşı yapıp skor beklemedik. dünyanın net ilk üçünde olan takıma karşı yaptık.
    yok kerem yerine x olsaydı şöyle olurdu, yok kazım şöyle yapsaydı böyle olurdu. evet güzel şeyler tabi bunları görmek ancak biz bu adamlarla bunu verebiliyorsak demek ki bu takımda çok umut var demektir. ben hepsinden razıyım.
    eğer maç içi analizi istenirse de şöyle diyebilirim.
    ikinci yarıya barış-tete değişikliği ile başlayıp ilerleyen dakikalarda da baktık olmuyor kaan-nelsson değişikliği ile savunma güvencesini alıp sonrasında kazımcan-angelinho ve zaha-kerem d. değişiklikleri ile daha oturaklı bir oyuna dönsek bugün belki de 1 puanı aldığımız için seviniyor olabilirdik.
    beğenilmeyen kerem a. yapmış olduğu ön alan baskısıyla milyon avroluk adamlara topu şişirtti. kaan ayhan biraz top almaktan kaçtı ancak kimmich'i sürekli kontrol altında tuttu. burada da torreira işte karınca misali prese devam etti ve takımın en iyisi oldu.
    abdülkerim ve sanchez önde pres yüzünden kendi alanlarında boşluklar verdi ancak bu oyun bu riski barındırıyor zaten. ilk yarı bir şekilde sonuca gidebilsek oyun bambaşka yerlere gidecekti. kazımcan ikinci yarı başı hatalı pas attı ve oyundan düştü. sebebi çok açık. adamın rakibi coman, yanına gelen musiala. burada kazım'ı yalnız bırakmayacak bir destek kuvvet hep gerekliydi. adamlar zaten makine gibi nereye hangi zamanda koşu atacaklarını biliyorlar. attıkları pasların şiddeti bile resmen ayarlanmış gibi. 20 yaşındaki bir türk genci için bence fena olmayan işler yaptı. yani eleştirirken bir kere düşünmek lazım. ya bu kazım nerede almış alt yapı eğitimini? hangi pozisyondan bu adamı sol beke çevirmeye çalışmışız? hayatının en büyük maçı hangi maç? kaldı ki sadece kazım'ın değil abdülkerim mesela 28 yaşında çıktı en büyük maçına. boey ona keza hatta kerem a. için bile kariyerinin en büyük maçı diyebiliriz. futbol yetenek kadar duygu oyunu aynı zamanda. neyse çok uzatmaya gerek yok. takım için çok olumlu geçen bir maçtı bence. en azından ben öyle okudum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın