resim
Okan Buruk
Görev:Teknik Direktör
Takım:Galatasaray
Yaş:50
Uyruk:Türkiye
  • 8152
    troll takımımızın troll hocası. hemen bu tanıma bakıp ofsaytı basmayın bir okuyun. biraz uzun ama olsun, zamanınız varsa okuyun, tuvalet molasında okuyun, işe ara vermişken falan okuyun :) troll'ü burada eğlenceli olarak kullanıyorum kötü anlamda değil.

    mükemmel bir kadro ile 3 ekim 2023 manchester united galatasaray maçına çıkmış hocamız. bunu maçtan sonra söylemek kolay tabi ama kadrolar açıklandığında da arkadaşlarıma söylemiştim haftalardır kerem demirbay'dan da sergio oliveira'dan da önde olan kaan ayhan'ı ilk 11'e lucas torreira'nın yanına monte etmesi okan buruk'un ne kadar pragmatist ve çözüm merkezli düşündüğünü ortaya koyuyordu.

    söz konusu maçın ilk yarısında, özellikle de ilk 15 dakikada istediğimizi sahaya yansıtamadığımız gibi bir görüntü olsa da manchester united'ı ceza sahasına çok tehlikeli olabilecek şekilde sokmamamız iyiye işaretti. golü yine bireysel hatadan yiyeceğimizi adım gibi biliyordum çünkü bu takım hala hazır değil ve birbiriyle oynamaya alışkın durumda değil. geniş kadroların sorunu bu gibi durumlardır. sürekli değişen 11'ler, birbiriyle oynamaya alışamayan oyuncular vs. derken bireysel hata sayıları bu sebepten yüksek olur.

    üstüne bir de bu maçtaki oyun kurgumuz dikine direkt oynayan bir takım olmakken bu basit hataların sayısı uyumsuzluk sorunu sebebiyle çok daha fazla gün yüzüne çıktı. özellikle ilk 20 dakikada tekte hızlı gönderdiğimiz her top geri döndü ve manchester hücumu oldu. bunlardan birisi de kaan ayhan'ın tekte kerem aktürkoğlu'nu görmeye çalışması ile birlikte kaptırılan topun casemiro'ya baskı gelmemesi sonucu ve marcus rashford'un bizim sol kanadımıza yerleşmesiyle geldi.

    burada 3 kritik hata var:

    1- kerem pozisyonunu bırakıp bağlantı olmak yerine ikinci santrfor gibi savunma arkasına sarkmaya çalıştı. üstelik mauro icardi'nin geriye deplase olup savunmacıyı üstüne çekmediği bir pozisyonda arkaya koşup kahraman olmaya çalıştı. icardi lindelöf'ü üstüne çekebilse varane da kerem'i biraz boşlayabilirdi ama buradaki anlaşmazlık sonucu varane çok rahat bir şekilde topu takım arkadaşına kazandırmayı başardı. kerem burada kaan'a yaklaşıp bağlantıyı yapacak oyuncu olsa ve sonra icardi'yi görmeye çalışsa daha iyi olabilirdi. ama günün sonunda kerem ilk defa bu pozisyonda oynuyor. sol kanattan içeriye pozisyon gereği girip oynamıyor. ve verilen rol de direkt ikinci santrfor gibi davranmasıydı bu maç özelinde. zira bunu maç boyunca çok fazla yaptı.

    2- angelino'nun rashford onun kanadına geçmesine rağmen ileriye çıkıp dön(e)memesi. varane topu takımına indirdikten sonra casemiro da muazzam bir uzun pas ile angelino'nun arkasında bomboş olan rashford'u gördü ve gol geldi.

    3- abdülkerim bardakçı ile ilk defa yanyana oynayan davinson sanchez uyumsuzluk sebebiyle ofsayt çizgisini bozdu.

    bu 3 kritik hatayı arka arkaya yaptığın anda avrupa'da gol yeme oranın çok yükseliyor. kopenhag maçında da aynısı oldu hep. evet rakibin oturmuş bir hücum planı vardı ama yediğimiz goller bireysel hatalardan geldi maçta da.

    yediğimiz ikinci gol de yine bir basit hata sonrası geldi. sergio oliveira adam adama o bölgeyi kapatmış olan manchester united'ın baskısından dolayı sakin kalmak yerine hızlı hareket edip topu geriye saçma sapan bir pasla döndürünce rasmus hojlund müthiş bir deparla takımını öne geçirdi. o pozisyonda icardi zor bela topu saklayıp müthiş bir şekilde oliveira'yı görmüştü oyunu açması için ancak oliveira topu aldığında yüzü bizim kaleye dönükken sakin kalıp hemen sağında bomboş durumda olan kaan ayhan'ı görse bu gol yenilmeyecekti. oyuna girdikten sonra zaten sürekli basit hatalar yaparak manchester'ı oyuna ortak etti. çok kötü maç çıkardı. berkan kutlu bu hataları yapsa bir derece anlarız ancak oliveira gibi bir oyuncu bunları yapınca ve takımın en önemli bölgesinde bu hataları yapınca kredisinden çok yiyor. ve neden kendisine uzun vadede güvenilemeyeceğini gösteriyor. davinson sanchez de ters ayağı üstünde yakalanınca yere kapaklandı ve basıp giden hojlund'u izledi. abdülkerim de fizikli santrforlara karşı yaşadığı klasik sorunu yaşadı. tam tersi olsaydı yani abdülkerim kayıp düşse ve sanchez hojlund'a koşsa bu kadar rahat vurdurmazdı bana kalırsa. tamam sanchez de çok hızlı bir oyuncu değil ama apo'dan daha hızlı. gerçi o da kayarak müdahale yapmayı çok seven bir stoper. o yüzden penaltı+kırmızı da olabilirdi orada. belki de böyle olması daha hayırlı olmuş (en azından maç sonucuna bakınca) :p

    ve bu yediğimiz gol sırasında oyuna girmeyi bekleyen nelsson ve mertens bu golden önce oyuna girseler belki yine bu golü yemeyecektik. ama okan hoca gol sonrası yine oyuncu değiştirmek istemedi. bana kalırsa wilfried zaha yerine kerem aktürkoğlu'nu oyundan alacaktı. zira yorulmuş bir zaha bile olsa united deplasmanında oyundan çıkarmak büyük risktir.

    burada şöyle bir durum var ve bu oyunu okuma konusunda ne kadar iyi bir hoca olduğunu da gösteriyor hocamızın: okan hoca bence net olarak manchester united'ın santralar sonrası gol yediğini biliyordu. bu durumu da 3 ekim 2023 manchester united galatasaray maçı öncesi emre özcan dile getirmişti. manu'nun bu sezon yediği 15 golün 5'i santra sonrasındaki 5 dakikalık süre içerisinde geldiğinden bahsediyordu. devre başlıyor 5 dakika içinde gol yiyor manu, gol atıyor, santrası oluyor ve 5 dakika içinde yine gol yiyor diyordu. bu maçta da direkt olarak bu oldu. ve bence okan hoca da bu istatistiği biliyordu. mertens'i santra sonrası da oyuna almak istememesinin sebebi bence buydu. oyuncu değişikliği olacak, takım tempo kaybı yaşayacak ve bu santra sonrası açık olan pozisyon penceresinde oyuna ısınmış oyuncuların söz sahibi olmasının daha doğru olacağına karar verdi.

    yediğimiz gol 17. dakikada, cevabı 23'te verdik. arada 6 dakika var
    yediğimiz gol 67. dakikada, cevabı 71'de verdik. arada 4 dakika var. ortalama 5 dakika :p

    ve maç 2-2'ye geldiği anda golü atan kerem yerine yorulmuş zaha'yı oyundan almayı tercih etti haklı olarak. zira kerem ne kadar fazla top kaybı yapsa da, yanlış karar verse de ya da acele etse de, golünü atmış ve tabiri caizse gazını almıştı. buradan sonra onu oyundan çıkarmak çok yanlış karar olurdu. yine okan hocaya bir artı olarak yazılması gereken durum.

    mauro icardi'nin penaltı pozisyonu tam olarak galatasaray'ın artık bir pres takımı olduğunun göstergesi bu arada. ayağı bu kadar iyi bir kaleci bile 100% pas isabetiyle oynayamaz ve hata yaptığı anda takımını yakar. geçtiğimiz kopenhag maçında fernando muslera'ya hepimiz isyan ettik yaptığı hata sebebiyle ama modern futbol içerisinde olan şeyler bunlar. kaldı ki kaleciyi oyuna dahil etmek rakip presi kırmak adına yapılabilecek en mantıklı şey hücum gücünden feragat etmeden. bunu tüm büyük takımlar yapıyor. muslera ayağı onana kalitesinde olmasa bile bunu yapmak durumunda kalıyor ve arada bir hata yapıyor. o bölgede topu kim kaybetse tehlike verdirir elbette. ama maalesef oyun artık buna itiyor. bu hataları neuer de yapıyor ter stegen de. önemli olan o hata sayısını minimuma düşürecek ya da telafi edebilecek konsantrasyona sahip olmak, mentaliteyi güçlü tutmak. manchester united bunu yapamadı zira kulüp olarak sıkıntılı dönemlerden geçiyorlar ve hataya tahammül olmadığı için ve savunmaları da gerçekten premier lig seviyesinde vasat olduğu için bu baskının altından kalkamıyorlar. galatasaray ise savunma yaparak şampiyon olmanın verdiği özgüvenle "bir yerim iki atarım" diye oynuyor basit hatalar yapsa ve çok gol kaçırsa bile. yoksa iki takımın kadro kalitesi olarak yine arada fark vardı bana kalırsa. ama işte o final dokunuşlarını yapacak oyuncuları bir şekilde kilitlemeyi başardık. yoksa hojlund'u ceza sahasında buluşturabilselerdi maç bambaşka bir yere gidecekti.

    united baskı yaparken her an şapkadan tavşan çıkartacaklar korkusu yaşattı ilk ve ikinci yarının ilk bölümlerinde. özellikle christian eriksen ikinci yarı oyuna girdikten sonra bu baskıyı ciddi şekilde hissettiğimizi düşünüyorum. bu aralıkta üstüne bir de lucas torreira sakatlanıp çıkınca maç united'a dönmüştü. neyseki o dönemde attıkları gol ofsayt oldu ve mental olarak güçlü kalamadıkları için maça ortak olmayı başardık daha güçlü durmayı başardığımızdan dolayı. okan hocaya bir tebrik de burada. savunmaları iyi değil ama hücum güçleri üst düzeydeydi.

    burada erik ten hag'ın anlam veremediğim bir değişikliği oldu. marcus rashford'u çıkarıp garnacho'yu aldı oyuna maç 2-1 olunca. maç boyu 1 kere angelino'nun kanadına gelip golü attıran rashford sürekli sağda kaldı. bu sacha boey'un d ileri yeteri kadar çıkamamasına sebep oldu bu arada. tamam rashford da yorulmuştu ama en önemli hücum bağlantı silahını maç 2-1 artık bitti diyerek oyundan almak galatasaray'ın ekmeğine yağ sürdü. bu dakikadan sonra sacha boey şovu başladı direkt olarak. üstüne kerem'in 2-2'ye getiren golü de yine buradan tete'nin yerine oyuna giren barış alper yılmaz sağ kanada geçtiğinde geldi.

    sol bek olmayan ama yokluktan o pozisyonda oynayan amrabat ve bir de üstüne savunmayla alakası olmayan garnacho sayesinde hücum ağırlığımız sağ kanattan geldi her zaman olduğu gibi. 4 çok net pozisyon yakaladık buradan dakika 70'ten sonra. 1 gol attık, daha fazla da atabilirdik. bir tane boey yanlış tercihi, bir tane icardi'nin kaçırdığı derken bitiricilik konusunda biraz daha uyanık olsak farkı bile açabilirdik. okan buruk'un oyunu okuması konusunda yine kocaman bir tebrik.

    ikinci yarı başında oyuncu değiştirmiyor hiç diye oyunu okuyamıyor olmuyor. bunu daha önce de yazdım. kendisi de bir röportajında söylemişti: "devre arasında belli direktiflerimiz oluyor kötü oynasalar bile oyuncularımız, onlara güvenmeye devam etmek istiyoruz ve yine olmazsa 55-60'tan sonra onları çıkarıyoruz" diyordu. bunu biz taraftar olarak dezavantaj gibi görüyoruz ama takım içi dengeleri düşünün, kötü oynayan oyuncuyu direkt olarak devre arasında oyundan almak o oyuncunun moralini ve haliyle de takımın moralini bozabilecek bir durum. çok inanılmaz bariz hataları arka arkaya yapmadığı sürece bir oyuncunun bu şekilde oyundan okan hoca tarafında bir şans daha almadan çıkarılacağını sanmıyorum.

    bu bizim için kısa vadede dezavantaj yaratıyor ama uzun vadede oyuncuların psikolojisini doğru yönetebilmek açısından çok ama çok değerli bir durum. yoksa ilk yarı bittiğinde ben de kerem aktürkoğlu'nun oyundan çıkmasını istiyordum. maç 2-1'e geldiğinde oyundan çıkmasını istiyordum. mertens kenarda 10 dakika boyunca bekledi ve kerem o golü atmasa onun yerine girecekti muhtemelen. ama o kerem dönüp dolaşıp maçı 2-2'ye getirmeyi başardı. futbolcuya bu inancı aşılayabilecek olgunluğa sahip bir teknik direktörümüz olduğu için çok şanslıyız. bunu maç sonunda söyleyebilmek yine kolay elbette. maç içinde çıkmasını istiyordum çünkü kerem'in ve hala da o bölgede kerem'in oynayabileceğini düşünmüyorum ben. ya da beklediğimiz gibi bir 10 numara oynayamayacak olması beni sinirlendiriyor. ama zaten o bölgede kerem bir 10 numara gibi oynamaya çalışmıyor. arada bu işi de yapıp istasyon olması, top tutması gerekiyor ama o daha çok gizli santrfor gibi arkaya sarkma işini görev olarak almış durumda.

    tıpkı geçtiğimiz sezon buhranlı dönemlerimizde kerem'in çizgiye basmak yerine sahayı görüp oyun kurmak ve icardi'yi ters ayağıyla beslemek görevini alıp alev almaya başlaması gibi. teknik ekibin oyuncuya kattığı bir durum bu. oyuncudan maksimum verimi almak için pragmatik her şeyi deneyebiliyor okan hoca. büyük bir artı. ben bu kadar pragmatik bakamadığım için benim futbol anlayışıma ters kerem'in şu anda forvet arkasında olması. ama orada da katkı vermeye devam edecektir tabela yaparak. oyun içerisinde akışkanlığımızı bozuyor, bu da bir gerçek. bunun için arkasına tanguy ndombele gerekiyor.

    bir de son olarak antony kenara oyuna girmek için geldiğinde hemen angelino'yu çıkarıp nelsson'u stopere çekip abdülkerim'i sol beke çekmesi de muazzam bir hamleydi. hazır olmasa bile şapkadan tavşan çıkarabilecek bir oyuncu antony. daha oyuna girmeden önlemini almayı başardı okan hoca.

    bir de hakim ziyech'i ne aradık bu maçta :) tam onun maçıydı bu ve maalesef sakattı.

    sonuç olarak bu maç gösterdi ki erik ten hag gibi idealist bir teknik direktör bu ideallerinden vazgeçemeyeceği için manchester united kariyer daha da uzun süremez. sürerse de en az 2 transfer sezonu daha geçirmesi gerekir o savunmayı düzeltebilmesi için. casemiro atıldıktan sonra scott mctominay'ı oyuna almayarak da puan kaybına tahammülü olmayan camianın halet-i ruhiyesini gösterdi. maçı bize daha da getirmiş oldu. dries mertens de orada topa vursa ve gol olsa ya da olmasa casemiro'yu attırmak kadar yararlı bir iş olmayacaktı bu arada. muazzam bir futbol aklı.

    okan buruk ise elindeki her malzemeden maksimum verimi alabilecek pragmatist yapısıyla ve büyük maçları büyük oynayabilmesiyle elit seviyede kendisine yer bulabilir. troll takım diyorum ya, sürekli geri dönüşler, sürekli hata telafi etmelerden bahsediyorum bunu derken. kadroda geçen sezondan çok fazla oyuncu değişti. takım hala uyumu yakalayamadı ama başımızdaki hoca çok büyük ve bu sayede takım şu anda bana göre %60'ında olsa bile çok iyi işler yapıyor. bu maçta da çok iyi bir iş başardı, çok iyi bir iş başardık. takımın mental gücünü üst düzeyde tutabilmek, uyum henüz yokken bunları başarabilmek çok ama çok önemli bir şey. bayern maçlarına kadar takım %80 hazır seviyesine gelirse ve milli arada sıkıntı yaşamazsak o maçlara dair ümidim daha da artmış olacak. son 2 yıldır önemli maçlarda sadece 1 mağlubiyet aldık o da beşiktaş maçıydı geçtiğimiz sezon. ama bayern de her ne kadar şu anda top seviyesinde olmasa da çok ama çok üst düzey bir takım ve karşılaşacağımız en önemli takım. istanbul'da bir troll'lük de onlara yapsak ne de güzel olur ama.

    rakip takım taraftarları bu geri dönüşleri ya da zor kazanmaları şansa bağlıyor ama bu şansın ortaya çıkması için doğru zamanda doğru yerde olmak da gerekiyor. okan hoca ve takımımız bunu hep kanıtladı ve kanıtlamaya da devam edecek.

    troll takımımızın troll hocası :)
App Store'dan indirin Google Play'den alın