• 24
    --- alıntı ---
    10 numara
    varsa yoksa 10 numara! beşiktaş kaptanı ibrahim üzülmez’in, “bize alex gibi bir adam lazım” sözleriyle yine alevlendi bu tartışma.

    her ne kadar birçok kişi artık forvetin arkasındaki bu oyun kurucu tipinin modern futbolun uzağında olduğunu düşünse de biz sizlere yakın geçmişten 10 büyük 10 numarayı (bazıları 10 numaralı formayı giymedi ama 10 numarayla bir mevkiiyi kastediyoruz) seçtik. onları sıralamadık. alfabetik sırayla türk futbolundan yakın dönemde geçmiş 10 büyük 10 numara:

    alex de souza: 2004-2005 sezonunda geldiği fenerbahçe’de yaptıklarıyla efsane konumuna erişti. 2 şampiyonluk ve 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali gördü. 2007-2008 sezonunda şampiyonlar ligi asist kralı oldu. serbest vuruşlardan attığı ve attırdığı goller, az koşmasıyla ilgili olarak gelen eleştiriler, takımdaki brezilyalı sayısının artışından sırumlu olduğunun iddia edilmesi ve damgasını vurduğu maçlar. türk futbolunun gidişinden sonra unutamayacağı yıldızlardan birisi.

    ceyhun eriş: galatasaray alt yapısından çıktığında takımda bir hagi vardı. en önemlisi futbol maçları tek topla oynanıyordu. ceyhun, bunun sonrasında türkiye turuna çıktı. fenerbahçe’den bile geçti. milli olmak için de 33 yaşına kadar bekledi. müthiş özelliklerinin yanına hırçın bir tarz da ekledi. bir maçta 3 asist (öyle korner, serbest atış değil. arkadaşlarına boş kaleye dokunmak kalıyordu) yapabilecek kadar etkili bir adam.

    gheorghe hagı: galatasaray’a geldiğinde bir dünya kupası efsanesiydi. adam bildiğiniz karpatların maradonası’ydı. daha ne olsun? 5 yılda 4 şampiyonluk, uefa kupası, süper kupa ve en önemlisi milyonlarca futbolseverin sevgisi. bir sol ayak bu kadar mı hükmeder sahaya, bir futbolcu enerjisini takımına bu kadar mı yansıtır? boşuna hagi olunmuyor. 30 yaşını geçmiş, real madrid ve barcelona görmüş bir futbolcu, bu kadar mı doymuş olmaktan uzak olur? bunların yanında takımdaki gençlere öğrettikleriyle de örnek tecrübeli futbolcuydu. özledik seni giga!

    mehmet özdilek: kahramanmaraş’ta oynarken belçikalı enzo scifo’ya (şifo) benzetilmişti. beşiktaş’ta oynadığı yıllarda kimin kime benzediğinin kararını veremedik. kısa boyuyla attığı kafa gollerinden öldürücü paslarına hep başrol oynadı. bir ara şifo-sergen yan yana oynar mı geyiğinin başrollerinden biri onundu. jübilesi de kariyerine yakışır bir şekilde yapıldı.

    oğuz çetin: nam-ı diğer imparator. sakaryaspor’da nedense 25 yaşına kadar büyük takımlara transfer olmadan oynayabildi. sakaryaspor, fenerbahçe’ye kadıköy’de 5 atınca onun değeri de anlaşıldı. rıdvan dilmen ve aykut kocaman’a attığı inanılmaz toplar, uzaktan şutları, saha içi ve dışındaki duruşu ile fenerbahçe efsanesi haline geldi. istanbulspor ve adanaspor, olgunluk döneminde hizmetlerinden faydalandı.

    jay-jay okocha: nijerya milli takımı’nın yıldızıydı fenerbahçe’ye geldiğinde. kırmızı pabuçları, frikikleri, galatasaray maçlarında attığı goller, onun da 2 sezonda taraftarı kendisine aşık eden unsurlarıydı. şampiyonluk görebilse ve hagi’nin gölgesinde kalmasa daha büyük bir efsane olabilirdi.

    haim revıvo: taklacı israilli, mustafa denizli’nin taa milli takımla oynadıkları maçlardan gözüne kestirdiği bir adamdı. sonuca doğrudan etki eden, atan, attıran bir futbolcuydu. o kadar seviliyordu ki galatasaray’a gidişinde bile tepki çekmedi. unutulmazlar arasına giren ise glasgow rangers’a attığı frikik golü oldu.

    sergen yalçın: daha genç takımda oynarken özel izleyicileri vardı. futbolun şiirini yazmakla görevlendirilmişti sanki. frikik desen atar, ara pas desen atar, maça ağırlığını koysun desen yapar, tek başına maç kazandırır. kimileri onun rahatlığını eleştirebilir. ama o rahatlık, en stresli anlarda soğukkanlı davranmasını sağlamıyor muydu? elleri belinde orta sahanın ortasında dursa bile rakibin korktuğu adamdı.

    tümer metin: zonguldakspor ve samsunspor’da dikkatleri çekti. ve sonrasında beşiktaş’ta patladı. hırslı, kazanmayı çok seven, bir o kadar da ince paslar atan bir adamdı. onun döneminde de, “sergen-tümer birarada oynar mı” dendi. tıpkı fenerbahçe’de oynarken, “alex-tümer birarada oynar mı” dendiği gibi. ama o iki takımda da oynadı. lider karakteriyle gerektiğinde taraftarla tartıştı.

    ünal karaman: iri yarı, fizikli mi fizikli bir adam. ama topla o kadar yumuşak ki! gaziantepspor, malatyaspor, trabzonspor ve ankaragücü’nde oyunun, takımın lideriydi. pasları, golleri ve hiçbir zaman takım oyununda kendini öne çıkarmamasıyla hep saygı duyuldu ona. istanbul’a gelmiş olsa neler olabileceği hep tartışıldı. tartışılmayan ise futbolculuğuydu.

    --- alıntı ---

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25086903/
App Store'dan indirin Google Play'den alın