2851
bizdeyken gömmeye elimin varmadığı futbolcu. gittiğine göre artık rahat rahat yazabilirim. kadromuzdaki oyuncuları (bazen haklı bazen haksız şekilde) o kadar kötülüyoruz ki, benim de kervana katılasım gelmiyor, yoksa tabii ki de eleştiri olacak ve olmalı.
first touch beceresi kabul edilemez derecede kötü. bu yüzden topu ekstradan bir kaç kere daha dürtmesi gerektiği için rakip çoktan yeniden pozisyon alıyor ve pas açısı kayboluyor. benzer sorunları eski partneri taylan antalyalı da yaşıyordu, üzerine bir de çevre kontrolünde sıkıntılar eklenince bir üst seviye için artık yetersiz kalıyorsun. elbette güzel performans verdiği maçlar da oldu. nispeten güçlü ve üzerimize gelebilen rakiplere karşı dinamizmi, kesici özelliği ve özverisiyle fayda sağladı. bunun nedeni bana göre bu maçlarda etliye sütlüye karışmadan topu bir sonraki adama vermesinin yeterli olmasıydı. ne zaman ki kapanan bir takıma karşı oynuyorduk (ve biraz kreatif olması gerekiyordu), pas trafiğimizi aksatan oyuncuya dönüşüyordu. kaptırdığı topları yine kendisi geri kazanmak için çok çabalasa da tüm takım arkaya koşmak zorunda kalıyor, zaman ve efor kaybediyordu. çok çalıştığına eminim ama teknik sorunlarını (hele hele isviçre'de eğitimini almasına rağmen) nasıl aşamıyor hayret ediyorum. kadromuzdaki çok ekstrem isimlerle örneğe de gerek yok, idmanlarda sadece halil dervişoğlunun topa ilk dokunuşlarından (bu konuda harbiden çok iyi) bir şeyler kapsan bile kendini geliştirirsin.
yerli kuralına rağmen elimizdeki kaliteli adamlara yarışması zordu, yolu açık olsun.
first touch beceresi kabul edilemez derecede kötü. bu yüzden topu ekstradan bir kaç kere daha dürtmesi gerektiği için rakip çoktan yeniden pozisyon alıyor ve pas açısı kayboluyor. benzer sorunları eski partneri taylan antalyalı da yaşıyordu, üzerine bir de çevre kontrolünde sıkıntılar eklenince bir üst seviye için artık yetersiz kalıyorsun. elbette güzel performans verdiği maçlar da oldu. nispeten güçlü ve üzerimize gelebilen rakiplere karşı dinamizmi, kesici özelliği ve özverisiyle fayda sağladı. bunun nedeni bana göre bu maçlarda etliye sütlüye karışmadan topu bir sonraki adama vermesinin yeterli olmasıydı. ne zaman ki kapanan bir takıma karşı oynuyorduk (ve biraz kreatif olması gerekiyordu), pas trafiğimizi aksatan oyuncuya dönüşüyordu. kaptırdığı topları yine kendisi geri kazanmak için çok çabalasa da tüm takım arkaya koşmak zorunda kalıyor, zaman ve efor kaybediyordu. çok çalıştığına eminim ama teknik sorunlarını (hele hele isviçre'de eğitimini almasına rağmen) nasıl aşamıyor hayret ediyorum. kadromuzdaki çok ekstrem isimlerle örneğe de gerek yok, idmanlarda sadece halil dervişoğlunun topa ilk dokunuşlarından (bu konuda harbiden çok iyi) bir şeyler kapsan bile kendini geliştirirsin.
yerli kuralına rağmen elimizdeki kaliteli adamlara yarışması zordu, yolu açık olsun.