7102
bir kitle var. futbolu çok seviyor, ama maç izlemeyi o kadar sevmiyor. etiketler, kalıplar ve en temel istatistikler üzerinden okuduğu futbolun ustası olduğunu düşünüyor. bir futbolcu hakkında net ve kati bir karara sahip olması için sadece 2-3 web sitesinde geçireceği 4-5 dakikaya ihtiyaç duyuyor. transfermarkt değeri düşük olan bir oyuncunun, yüksek olan diğer oyuncudan iyi olabileceğine ihtimal vermiyor. avrupa'da, çok fazla futbolcu çeken, bir o kadar da oyuncudan çıkan zengin takımlardan birini destekliyor.
türkiye'de de hasbelkader galatasaray'ı tutmuş. tuttuğu takım, avrupa'da isim yapmış bir oyuncu çekince sevinçten çılgına dönüyor. sosyal medya kültürüne hakim olduğu için editlere, görsellere dalıyor; rakibe laf çakan esprileri paylaşıp bu anların keyfini en çok o çıkarıyor. dandik ligimizden oyuncu alınmasını asla istemiyor. rakibi iyi oyuncu alınca karalar bağlıyor. psikolojik üstünlüğü kaybettiğini düşünüp hemen okları kendi yönetimine çeviriyor ve "nerede transferler" diyor? futbol iyi futbolcularla oynanır düsturunu benimsiyor ama iyi futbolcu nedir sorununun yanıtını "avrupa'nın büyük takımlarında oynayan futbolcu iyi futbolcudur" kalıbı dışında sadece fifa-fm puanlarında ve transfermark'ta bulacağını düşünüyor. iyi bir takımın 38 maçlık serüvende 38 galibiyet alması gerektiğini bildiği için, herhangi bir maçta puan kaybı yaşanırsa hemen ava çıkıyor. bu iyiliği kim bozdu, bu vasatlığı kim sağladı? bir büyük hata, bir çapsızlık, bir vasatlık bulup puan kaybını ona yüklüyor ve bu büyük keşfini herkesin duyması için yüksek perdeden saydırma yoluyla takipçilerine aktarıyor.
işte bu kitle, dünya literatüründe yüksek karşılığı olmayan okan hoca gibi isimleri hiç sevmiyor. işler iyi gittiğinde katlanabiliyor ama biraz ters gitmeye başladıysa yakaladım seni okan diyor. önce şampiyon yapamazsın diyor, baktı ki şampiyon olmuş. "yanıldım, adam başarılıymış" diyeceğini bekliyorsunuz ama asla ve kata yanılmıyor. diyor ki, "bu kadroyla tabii şampiyon olur, bizi zaten ıcardi şampiyon yaptı." okan buruk'un şampiyon olabilecek bir kadroyla şampiyon olması onu kesmiyor. iyi hocaysa çok daha kötü bir kadroyla da şampiyon yapardı diyor.
adamın ortalama bir kadroyla başakşehir'i şampiyon yapmasıyla, rize, akhisar gibi takımlara yetersiz kadrolarla başarı yaşatmasıyla ilgilenmiyor. ligde kadro yapar zaten, avrupa'da bununla olmaz diyor. bu kadro ona fazla gelir diyor. elbette herkes gibi şampiyon hoca da eleştirilir, insanlar fikrini söyler. ama bunlar eleştirmek değil direkt ilk maçtan indirmek istiyor. elazığ, rize, antep gibi takımlarda çalışmış hocasının hayalindeki muhteşem takımın başında başarılı olabileceğini düşünmek bile istemiyor. çekeyim rose'mi, alayım nagelsmann'ımı diyor.
okan hoca belki bizle büyük işler başaracak, şampiyonluklar alacak. belki de avrupa'dan kupa getirecek ama adım gibi eminim bu tip insanlara hayatta yaranamayacak. dileğim giderek sayıları ve etki alanı artan bu kitleye kulaklarını tıkaması ve geçen sene olduğu gibi, galatasaray için en iyisi adına çabalamaya devam etmesi.
türkiye'de de hasbelkader galatasaray'ı tutmuş. tuttuğu takım, avrupa'da isim yapmış bir oyuncu çekince sevinçten çılgına dönüyor. sosyal medya kültürüne hakim olduğu için editlere, görsellere dalıyor; rakibe laf çakan esprileri paylaşıp bu anların keyfini en çok o çıkarıyor. dandik ligimizden oyuncu alınmasını asla istemiyor. rakibi iyi oyuncu alınca karalar bağlıyor. psikolojik üstünlüğü kaybettiğini düşünüp hemen okları kendi yönetimine çeviriyor ve "nerede transferler" diyor? futbol iyi futbolcularla oynanır düsturunu benimsiyor ama iyi futbolcu nedir sorununun yanıtını "avrupa'nın büyük takımlarında oynayan futbolcu iyi futbolcudur" kalıbı dışında sadece fifa-fm puanlarında ve transfermark'ta bulacağını düşünüyor. iyi bir takımın 38 maçlık serüvende 38 galibiyet alması gerektiğini bildiği için, herhangi bir maçta puan kaybı yaşanırsa hemen ava çıkıyor. bu iyiliği kim bozdu, bu vasatlığı kim sağladı? bir büyük hata, bir çapsızlık, bir vasatlık bulup puan kaybını ona yüklüyor ve bu büyük keşfini herkesin duyması için yüksek perdeden saydırma yoluyla takipçilerine aktarıyor.
işte bu kitle, dünya literatüründe yüksek karşılığı olmayan okan hoca gibi isimleri hiç sevmiyor. işler iyi gittiğinde katlanabiliyor ama biraz ters gitmeye başladıysa yakaladım seni okan diyor. önce şampiyon yapamazsın diyor, baktı ki şampiyon olmuş. "yanıldım, adam başarılıymış" diyeceğini bekliyorsunuz ama asla ve kata yanılmıyor. diyor ki, "bu kadroyla tabii şampiyon olur, bizi zaten ıcardi şampiyon yaptı." okan buruk'un şampiyon olabilecek bir kadroyla şampiyon olması onu kesmiyor. iyi hocaysa çok daha kötü bir kadroyla da şampiyon yapardı diyor.
adamın ortalama bir kadroyla başakşehir'i şampiyon yapmasıyla, rize, akhisar gibi takımlara yetersiz kadrolarla başarı yaşatmasıyla ilgilenmiyor. ligde kadro yapar zaten, avrupa'da bununla olmaz diyor. bu kadro ona fazla gelir diyor. elbette herkes gibi şampiyon hoca da eleştirilir, insanlar fikrini söyler. ama bunlar eleştirmek değil direkt ilk maçtan indirmek istiyor. elazığ, rize, antep gibi takımlarda çalışmış hocasının hayalindeki muhteşem takımın başında başarılı olabileceğini düşünmek bile istemiyor. çekeyim rose'mi, alayım nagelsmann'ımı diyor.
okan hoca belki bizle büyük işler başaracak, şampiyonluklar alacak. belki de avrupa'dan kupa getirecek ama adım gibi eminim bu tip insanlara hayatta yaranamayacak. dileğim giderek sayıları ve etki alanı artan bu kitleye kulaklarını tıkaması ve geçen sene olduğu gibi, galatasaray için en iyisi adına çabalamaya devam etmesi.