1
aşağıdakileri sadece galatasaray özelinde değerlendirmemenizi rica ederim. bana da bunu yazdıran 12 ağustos 2023 kayserispor galatasaray maçı olduysa da aslında bu maçtan da, galatasaray'ın bu sezonki transferlerinden de önemli bir konu.
türkiye'de yaygın bir görüş. şl kazanan man city az takviye yaptı. hadi onlar zaten şampiyon, mesela şampiyon olamayan real madrid de çok büyük değişimlerden geçmiyor ama biz sürekli bir şey deniyoruz ve kaynakları da tüketiyoruz. florya'da iyi bir ortam olduğuna inansam da oradaki oyuncular için zor bir durum. sürekli bir oyuncu döngüsü, sürekli senin mevkine de oyuncu alınıyor. yeni gelenler 1.5-2 ay hazırlanacaklar. bazen iyi oynayan, gelecek vaad eden oyuncuyu da arka plana atıyor bu transferler. genelde kamp görmemiş oluyorlar. hazır olmamaları makul bir mazeret olsun veya olmasın, o alışma sürecindeki puan kayıplarıyla yaşamak zorundasınız.
hoca açısından da zor. bu kadar değişkeni kontrol etmek, yönetmek ve 72 milletten oyuncuyu bir amaç için güdümlü tutmak.
peki neden bu kadar seviyoruz transferleri?
1- (mevcut kadrodaki) oyuncuların gelişeceğine, ve öğrenme yeteneklerine duyulan düşük inanç
2- yeni yüzler görmenin verdiği taze ferah yeni umutlar
3- 5 büyük lig görmüş yeni oyuncukarın galatasaray'ı daha iyiye götürecek kapasite ve azimde olacağına yönelik bir umut (unutmayın, geçen sene gelen ve bugün beğenmediklerimiz de yine o liglerden gelmişti). modern zamanın hızlı tüketim kültürü de bir etken olabilir.
4- fomo * yani bir şeyleri kaçırmayalım endişesi. şurada bir fırsat transferi. alırsak iyi kârla satarız. burada sözleşmesi bitmiş adam bizde iş yapar. rakipler şu kadar para harcadı. biz de boş durmayalım vs.
5- dikkat dağıtmak: bunu bizim takım özelinde değil ama fenerbahçe'de gördüğümüzü düşünüyorum. mesela galatasaray şampiyon olunca aziz yıldırım ya istifa ediyorum blöfüyle ya bir oyuncu transferiyle medyada galatasaray haberlerini baskılamaya çalışırdı. bugün de yapıyorlar bunu. rakibin iyi hareketlerini, taraftara transfer göstererek üstünü kapatmak. bir nevi "cambaza bak" taktiği.
türkiye'de yaygın bir görüş. şl kazanan man city az takviye yaptı. hadi onlar zaten şampiyon, mesela şampiyon olamayan real madrid de çok büyük değişimlerden geçmiyor ama biz sürekli bir şey deniyoruz ve kaynakları da tüketiyoruz. florya'da iyi bir ortam olduğuna inansam da oradaki oyuncular için zor bir durum. sürekli bir oyuncu döngüsü, sürekli senin mevkine de oyuncu alınıyor. yeni gelenler 1.5-2 ay hazırlanacaklar. bazen iyi oynayan, gelecek vaad eden oyuncuyu da arka plana atıyor bu transferler. genelde kamp görmemiş oluyorlar. hazır olmamaları makul bir mazeret olsun veya olmasın, o alışma sürecindeki puan kayıplarıyla yaşamak zorundasınız.
hoca açısından da zor. bu kadar değişkeni kontrol etmek, yönetmek ve 72 milletten oyuncuyu bir amaç için güdümlü tutmak.
peki neden bu kadar seviyoruz transferleri?
1- (mevcut kadrodaki) oyuncuların gelişeceğine, ve öğrenme yeteneklerine duyulan düşük inanç
2- yeni yüzler görmenin verdiği taze ferah yeni umutlar
3- 5 büyük lig görmüş yeni oyuncukarın galatasaray'ı daha iyiye götürecek kapasite ve azimde olacağına yönelik bir umut (unutmayın, geçen sene gelen ve bugün beğenmediklerimiz de yine o liglerden gelmişti). modern zamanın hızlı tüketim kültürü de bir etken olabilir.
4- fomo * yani bir şeyleri kaçırmayalım endişesi. şurada bir fırsat transferi. alırsak iyi kârla satarız. burada sözleşmesi bitmiş adam bizde iş yapar. rakipler şu kadar para harcadı. biz de boş durmayalım vs.
5- dikkat dağıtmak: bunu bizim takım özelinde değil ama fenerbahçe'de gördüğümüzü düşünüyorum. mesela galatasaray şampiyon olunca aziz yıldırım ya istifa ediyorum blöfüyle ya bir oyuncu transferiyle medyada galatasaray haberlerini baskılamaya çalışırdı. bugün de yapıyorlar bunu. rakibin iyi hareketlerini, taraftara transfer göstererek üstünü kapatmak. bir nevi "cambaza bak" taktiği.