6891
okan buruk akhisarspor'da, rizespor'da, başakşehir'de ve geçtiğimiz sezon galatasaray'da yaptıkları ile iyi bir teknik direktör olduğunu ispatlamıştır. 10 yıllık teknik adamlık kariyerinde ulusal ve uluslararası düzeyde elde ettiği önemli neticeler vardır. okan hocanın iyi bir teknik direktör olup olmadığını zalgiris eşleşmesi üzerinden tartışmaya açmak yersiz. bu noktada "icardi ile ben de şampiyon yaparım" fevri tutumu ile hocaya saldırmak yanlış olduğu gibi; "senin billurlarına kurban olayım hocam, gerekirse ölelim seninle" gibi arabesk cümleler eşliğinde koşulsuz itaat göstermek, koşulsuz bağlılık sunmak da yanlış.
bu platformdaki her bir üye elbette ki kendi doğruları ekseninde takıma dair, hocaya dair olumlu ve olumsuz gördüğü şeyleri söyleyebilmelidir. ben okan buruk'un formsuz bir dönemden geçtiğini düşünüyorum. amacım konuyu tekrar şampiyonluk sonraki süreçte katıldığı canlı yayınlara getirip bu konu üzerinden bir değerlendirmede bulunmak değil ama 2022-2023 sezonunun başarı hikayesine kendisini çok fazla kaptırdığını düşünüyorum. 4 haziran akşamından sonraki iki ayda okan hocanın ağzından 10 cümle duyduysak; bunun 5 tanesi geçtiğimiz sezonun bütününe ait, 4 tanesi 3-0'lık sonuçlarla kazandığımız fenerbahçe maçlarına ait, sadece 1 tanesi ise 2023-2024 sezonuna aitti. bu noktada sadece hocaya suç bulmuyorum; teknik direktöründen taraftarına, yöneticisinden gs tv çalışanına kadar herkes hala 2022-2023 sezonu şampiyonluğunda. gs tv'de iki aydır şampiyonluğa dair klipler, şampiyonun golleri, şampiyonluk kutlamaları vb. başlıklar altında yayınlar gerçekleşiyor. sezon bitmiş, iki ay olmuş, 2023-2024 sezonu açılmış ama biz bütün unsurlarımızla 2022-2023 sezonu şampiyonluğunu kutlamaya, konuşmaya doyamadık. ne zaman doyacağız onu da bilmiyorum ama basının da sürekli konuyu hoca üzerinden aktif tutma ve reyting kazanma kazanma çabasının da etkisiyle, okan buruk maalesef bir türlü çıkılamayan "şampiyon galatasaray" ikliminden olumsuz etkilendi.
zalgiris eşleşmesi üzerinden fikirlerimi belirtip entry'imi tamamlamaya çalışayım. hocanın formsuzluğu ve kafasını toparlayamaması her iki maçta da maç önü ve maç sonu basın toplantılarına yansıdı aslında. maçtan önceki basın toplantısında "ilk maçta ilk yarıda kötü oynayan, ikinci yarıda değişikliklerle birlikte oyunu ele alan bir galatasaray vardı, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" şeklinde bir soru yöneltiliyor, hocanın verdiği cevap "ilk yarıda da aslında iyi oynayan bir galatasaray vardı, pozisyonlar yarattık" şeklinde oluyor. zalgiris deplasmanın ilk yarısında galatasaray soyunma odasına 3-1 geride gitmiş olsaydı hiçbir galatasaraylı "bu nasıl oldu" demezdi, o kadar kötü oynadık ama hoca bunu kabul etmek istemedi. görmediğini düşünmüyorum, görmemek mümkün de değil ama çalışmalarının sonucunda kötü bir futbolun ortaya çıktığını kabul etmek istemedi iradesi. hocaya yönelik geçtiğimiz sezon sonucun iyi veya kötü olmasından bağımsız yaptığım eleştiri de hala geçerliliğini koruyor bu arada, o da izin meselesi. futbolcular robot değiller dolayısıyla dinlenmeye, izin yapmaya her bir maaşlı çalışan gibi ihiyaçları var. ancak izinin süresi hocanın insiyatifindedir ve gün sayısını arttırmak bir ödüllendirme yöntemidir. takım geçtiğimiz hafta salı akşamı zalgiris deplasmanını oynadı, rövanşın hazırlıklarına ise cuma akşamı başladı. 2-2 biten, bir rezaletin kıyısından döndüğümüz, çok kötü oynadığımız bir maçın ardından neden futbolculara iki günlük izin verildi ben anlamadım. bu gün sayısı bir ödüldür ancak bu ödülün hak edildiği bir durum ortada yoktu. her ne kadar açıklamalar farklı yönde olsa da, eşleşmenin başından itibaren teknik heyete hakim olan bu rahatlık ve lakaytlık dün akşama da yansıdı. barış-halil-kerem üçlüsü eşliğine gol arayan takım benim aklıma 2016-2017 sezonunda riekerink'in son maçı olan kayserispor maçını getirdi. riekerink o maça bruma-garry-yasin üçlüsü ile çıkmıştı ve 2-1 kaybetmiştik arena'da. barış-halil-kerem hücum hattı ile iyi oyun ve sonuç kovalamanın, şubat 2017'de riekerink'in yaptığından pek bir farkı yok. saha içinde kerem'i ve halil'i bir arada uzun süre tutmanın disiplinsizlik de dahil olmak üzere ne gibi olumsuz sonuçlar yarattığını galatasaray 2021-2022 sezonunda görmüştür. kerem ve halil bir araya getirilmesi gereken bir ikili değil. arkadaşlıkları ve florya içindeki/dışındaki yakınlıkları kendilerini ilgilendirir ancak sahip oldukları mevcut mantaliteleri ile ikisini birlikte 11'e koymak, taktiksel intihardır. saha içinde sürekli bir şekilde sadece birbirlerine odaklanıyorlar ve birbirlerini arıyorlar paslaşmak için. gerisini görmüyorlar ve umurlarında da olmuyor. bu çok tehlikeli bir şey. hoca umarım bunu dün anlamıştır.
bütün bu uzun uzun yazdıklarım; hocanın toparlanması, 2023-2024 sezonuna odaklanması ve takımdaki eksik oyuncuların antrenmanlara dönmesi ile birlike düzelecektir. ilk yapılması gereken; taraftarından malzemecesine, yöneticisinden okan buruk'una camianın bütün unsurlarının bir an önce 2022-2023 sezonu şampiyonluğunu unutmasıdır. 4 haziran akşamı şampiyonluk kupasını kaldırdık, bitti. bugün 3 ağustos. bugün artık geçmiş yok, 2023-2024 sezonu var. hoca ve ekibi sezona odaklanırsa, önümüzde yine kimse duramaz.
bu platformdaki her bir üye elbette ki kendi doğruları ekseninde takıma dair, hocaya dair olumlu ve olumsuz gördüğü şeyleri söyleyebilmelidir. ben okan buruk'un formsuz bir dönemden geçtiğini düşünüyorum. amacım konuyu tekrar şampiyonluk sonraki süreçte katıldığı canlı yayınlara getirip bu konu üzerinden bir değerlendirmede bulunmak değil ama 2022-2023 sezonunun başarı hikayesine kendisini çok fazla kaptırdığını düşünüyorum. 4 haziran akşamından sonraki iki ayda okan hocanın ağzından 10 cümle duyduysak; bunun 5 tanesi geçtiğimiz sezonun bütününe ait, 4 tanesi 3-0'lık sonuçlarla kazandığımız fenerbahçe maçlarına ait, sadece 1 tanesi ise 2023-2024 sezonuna aitti. bu noktada sadece hocaya suç bulmuyorum; teknik direktöründen taraftarına, yöneticisinden gs tv çalışanına kadar herkes hala 2022-2023 sezonu şampiyonluğunda. gs tv'de iki aydır şampiyonluğa dair klipler, şampiyonun golleri, şampiyonluk kutlamaları vb. başlıklar altında yayınlar gerçekleşiyor. sezon bitmiş, iki ay olmuş, 2023-2024 sezonu açılmış ama biz bütün unsurlarımızla 2022-2023 sezonu şampiyonluğunu kutlamaya, konuşmaya doyamadık. ne zaman doyacağız onu da bilmiyorum ama basının da sürekli konuyu hoca üzerinden aktif tutma ve reyting kazanma kazanma çabasının da etkisiyle, okan buruk maalesef bir türlü çıkılamayan "şampiyon galatasaray" ikliminden olumsuz etkilendi.
zalgiris eşleşmesi üzerinden fikirlerimi belirtip entry'imi tamamlamaya çalışayım. hocanın formsuzluğu ve kafasını toparlayamaması her iki maçta da maç önü ve maç sonu basın toplantılarına yansıdı aslında. maçtan önceki basın toplantısında "ilk maçta ilk yarıda kötü oynayan, ikinci yarıda değişikliklerle birlikte oyunu ele alan bir galatasaray vardı, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" şeklinde bir soru yöneltiliyor, hocanın verdiği cevap "ilk yarıda da aslında iyi oynayan bir galatasaray vardı, pozisyonlar yarattık" şeklinde oluyor. zalgiris deplasmanın ilk yarısında galatasaray soyunma odasına 3-1 geride gitmiş olsaydı hiçbir galatasaraylı "bu nasıl oldu" demezdi, o kadar kötü oynadık ama hoca bunu kabul etmek istemedi. görmediğini düşünmüyorum, görmemek mümkün de değil ama çalışmalarının sonucunda kötü bir futbolun ortaya çıktığını kabul etmek istemedi iradesi. hocaya yönelik geçtiğimiz sezon sonucun iyi veya kötü olmasından bağımsız yaptığım eleştiri de hala geçerliliğini koruyor bu arada, o da izin meselesi. futbolcular robot değiller dolayısıyla dinlenmeye, izin yapmaya her bir maaşlı çalışan gibi ihiyaçları var. ancak izinin süresi hocanın insiyatifindedir ve gün sayısını arttırmak bir ödüllendirme yöntemidir. takım geçtiğimiz hafta salı akşamı zalgiris deplasmanını oynadı, rövanşın hazırlıklarına ise cuma akşamı başladı. 2-2 biten, bir rezaletin kıyısından döndüğümüz, çok kötü oynadığımız bir maçın ardından neden futbolculara iki günlük izin verildi ben anlamadım. bu gün sayısı bir ödüldür ancak bu ödülün hak edildiği bir durum ortada yoktu. her ne kadar açıklamalar farklı yönde olsa da, eşleşmenin başından itibaren teknik heyete hakim olan bu rahatlık ve lakaytlık dün akşama da yansıdı. barış-halil-kerem üçlüsü eşliğine gol arayan takım benim aklıma 2016-2017 sezonunda riekerink'in son maçı olan kayserispor maçını getirdi. riekerink o maça bruma-garry-yasin üçlüsü ile çıkmıştı ve 2-1 kaybetmiştik arena'da. barış-halil-kerem hücum hattı ile iyi oyun ve sonuç kovalamanın, şubat 2017'de riekerink'in yaptığından pek bir farkı yok. saha içinde kerem'i ve halil'i bir arada uzun süre tutmanın disiplinsizlik de dahil olmak üzere ne gibi olumsuz sonuçlar yarattığını galatasaray 2021-2022 sezonunda görmüştür. kerem ve halil bir araya getirilmesi gereken bir ikili değil. arkadaşlıkları ve florya içindeki/dışındaki yakınlıkları kendilerini ilgilendirir ancak sahip oldukları mevcut mantaliteleri ile ikisini birlikte 11'e koymak, taktiksel intihardır. saha içinde sürekli bir şekilde sadece birbirlerine odaklanıyorlar ve birbirlerini arıyorlar paslaşmak için. gerisini görmüyorlar ve umurlarında da olmuyor. bu çok tehlikeli bir şey. hoca umarım bunu dün anlamıştır.
bütün bu uzun uzun yazdıklarım; hocanın toparlanması, 2023-2024 sezonuna odaklanması ve takımdaki eksik oyuncuların antrenmanlara dönmesi ile birlike düzelecektir. ilk yapılması gereken; taraftarından malzemecesine, yöneticisinden okan buruk'una camianın bütün unsurlarının bir an önce 2022-2023 sezonu şampiyonluğunu unutmasıdır. 4 haziran akşamı şampiyonluk kupasını kaldırdık, bitti. bugün 3 ağustos. bugün artık geçmiş yok, 2023-2024 sezonu var. hoca ve ekibi sezona odaklanırsa, önümüzde yine kimse duramaz.