190
tınısı itibarı ile “nutella” çağrışımlı italyan teknik direktör.
mancini, tudor falan denmiş ama daha ziyade low’un ilk zamanlarını daha çok andırıyor.
fener’e gelme ihtimali üzerine konuşursak, şöyle:
kendisi etik kuralları içerisinde sadece saha içi ile ilgilenen düzgün bir teknik direktör görüntüsü verdi. o mu feneri adam eder, yoksa fener mi onu bozar, kestirilemiyor. ama ortada “eşekler adam olur, fener adam olmaz” realitesi de var.
elinde yaklaşık 40 kişilik, ağırlığı portekizce konuşanlar grubu, kırk milletten orta karar yabancılar, transfer çalımı olan dejenere ve kötü ruhlu türkler, şaşkın gençler falan var. kadro, bol adrenalinli ve disiplinli, üstün fizik gücü ile bastırıp oyunu karşı sahaya yığıp sezon boyu bol rotasyonla puan almayı amaçlayan bir yapıda. bu stratejinin benzerini feldkamp daha kötü kadroyla şampiyonluklar çıkararak yaptı. yani daha “kalıncı” bir anlayış.
gelgelelim montella’ya. şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla, “ inceci “ bir teknik direktör. yani hızlı pas oyunu ve çok iyi uygulanan farklı dizilişli taktiklerle sonuca gidiyor. fakat başında biraz uzun ve sancılı bir öğrenme süreci var. uygulamak istediği formasyon için kadronun dil problemi ve oyuncu tipi uyuşmazlığı var. altay/irfan kalecileri ve samet, serdar, szalai, peres ile oyunu kendi kalesinden başlayan bir oyun kurma süreci başlayacak ki kadıköy’de 2-3 tane geride top kaptırıpta yenecek gol ile kıyamet kopar. biz gene çok eğleneceğiz o başka.
öngörüm öğrenme sürecini avrupa kupası maçlarında ve ilk maçlarda, rezil olarak, başlarda geçirip elendikten sonra yalnız lig kalacak. ocakta llk 3’te tutunabilirlirse, son 2-3 ay olumlu oyun çıkabilir.
mancini, tudor falan denmiş ama daha ziyade low’un ilk zamanlarını daha çok andırıyor.
fener’e gelme ihtimali üzerine konuşursak, şöyle:
kendisi etik kuralları içerisinde sadece saha içi ile ilgilenen düzgün bir teknik direktör görüntüsü verdi. o mu feneri adam eder, yoksa fener mi onu bozar, kestirilemiyor. ama ortada “eşekler adam olur, fener adam olmaz” realitesi de var.
elinde yaklaşık 40 kişilik, ağırlığı portekizce konuşanlar grubu, kırk milletten orta karar yabancılar, transfer çalımı olan dejenere ve kötü ruhlu türkler, şaşkın gençler falan var. kadro, bol adrenalinli ve disiplinli, üstün fizik gücü ile bastırıp oyunu karşı sahaya yığıp sezon boyu bol rotasyonla puan almayı amaçlayan bir yapıda. bu stratejinin benzerini feldkamp daha kötü kadroyla şampiyonluklar çıkararak yaptı. yani daha “kalıncı” bir anlayış.
gelgelelim montella’ya. şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla, “ inceci “ bir teknik direktör. yani hızlı pas oyunu ve çok iyi uygulanan farklı dizilişli taktiklerle sonuca gidiyor. fakat başında biraz uzun ve sancılı bir öğrenme süreci var. uygulamak istediği formasyon için kadronun dil problemi ve oyuncu tipi uyuşmazlığı var. altay/irfan kalecileri ve samet, serdar, szalai, peres ile oyunu kendi kalesinden başlayan bir oyun kurma süreci başlayacak ki kadıköy’de 2-3 tane geride top kaptırıpta yenecek gol ile kıyamet kopar. biz gene çok eğleneceğiz o başka.
öngörüm öğrenme sürecini avrupa kupası maçlarında ve ilk maçlarda, rezil olarak, başlarda geçirip elendikten sonra yalnız lig kalacak. ocakta llk 3’te tutunabilirlirse, son 2-3 ay olumlu oyun çıkabilir.
