79
4 haziran 2023 aksami 23. sampiyonluk kutlamalarinda statta kendisini bafetimbi gomis ile birlikte birden görünce, özellikle de o sen olsan bari adli sarkisinin "olan olmus zaten" bölümü yankilanirken bogazima bir seyleri adeta kaya parçasi gibi dügümleyen genç sanatçidir. bu esnada töreni sunmakta olan yorumcularin kendisinin dis görünüsü üzerinden ince göncermelerle yaptiklari yorumlar ise coskulu bir sampiyonluk kutlamasi ile benim tuhaf hislerim arasindaki beklenmedik uçurumu yalnizca biraz daha derinlestirdi. buna o esnada bir türlü anlam veremedim fakat aradan geçen iki haftada bilinçaltimda sürekli olarak yerini korudu. geçtigimiz haftasonu üzerine ilk kez ciddi düsündügümde ise hiçkirarak agladimi fark ettim ki su an dahi gözlerim dolu dolu bu satirlari yazarken.
kendisini bundan önce yine gomis ile birlikte 21. sampiyonluk kutlamalarinda, 25 mayis 2018 aksami statta görmüstük ki seslendirdigi o sen olsan bari, söz konusu 2017-2018 sezonu boyunca da en popüler sarkiydi, özellikle de gomis vesilesiyle...
öz rizasi disinda muhalefet tarafinda konumlandirilan bir seçmen olarak eger o tarihlere geri dönersem, ufukta 24 haziran 2018 seçimleri vardi ve hemen öncesindeki karamsar yillara ragmen gelecekten yine de umutluyduk. agresif üslubu basta olmak üzere tüm falsolarina karsin muharrem ince tarafindan ülkenin kurulus degerlerine yapilan vurgular beraberinde alisik olmadigimiz bilimsel vizyon (belki de masallar), hakli olarak bir coskuya, motivasyona sebebiyet vermisti.
popüler kültürü uzun zamandir takip etmedigim gibi aleyna tilki hakkinda da galatasaray'imiz ile olan bu iki sampiyonluk münasebeti haricinde neredeyse hiçbir bilgim yok. ben o zamanlarda istanbul'da orta-üst seviye bir özel üniversitede akademisyenlik yapiyordum ve fark ettim ki özellikle de sosyokültürel bakimdan belli bir tarafa konumlanan genç kizlarimiz için aleyna tilki ya bir rol model, ya da zamanin sartlari sonucu olusmus bu kesimin popüler kültüre dogal bir yansimasi kendisi. muhakkak ikisindden biri, bilinçaltim öyle bir ilgi kurdu ve aleyna tilki yukarida bahsini ettigim genç kizlarimizi, ögrencilerimi temsil eden bir yüz, bir imge oldu ki saniyorum bu nedenle olmalidir, kendisini fizigi ön planda sekilde algilamakta gerçekten zorluk duydum, daha ziyade bir semboldü benim için.
aleyna tilki üzerinden estetik veya kültürel bir tartisma yapacak kadar bilgili degilim fakat benim deger yargilarima göre kariyer serüveninde su ana dek "nerede duracagini" gayet iyi bilen (veya bu hususta kendisine profesyonel yönlendirmede bulunulmus) ve dis görünüsü ile sanatçi kimligi arasindaki makul denge kurabilmis biriydi. hatta bir adim daha ileri gitmek isterim, yüzünü tekrardan "batiya" dönme ihtimali bulunan türkiye'nin pekala reklam yüzü olabilecek kadar farkli ve çarpici bir sanatçiydi bence, özellikle de hala etkisini sürdüren arabesk ve depresif müzik furyasinin üzerine. yüzeysel bir izlenimden ibaret oldugunu bilsem de bu iddiamin arkasindayim kendisine yönelik, çünkü eger öyle bir sanatçi olmasaydi, bu gibi durumlarda çok daha hassas ve öngörülü hareket etmesi beklenecek galatasaray camiasi kendisini hem de iki defa sampiyonluk kutlamasina çikarmazdi.
araya pandemi girdi, ben yurt disina göçüp yeni bir hayat kurdum, ülke iyice kaçak siginmaci yuvasina döndü, kadina siddet endiseleri artmaya basladi, o dönemde hayatina dokunmaya muvaffak oldugum ögrencilerimden ki hakli sosyal kaygilarla bilhassa kiz ögrencilerimden aldigim karamsar mesajlara binaen elimden geldigince yardimci olmayi sürdürdüm uzaktan da olsa ve kendilerini özgürce ifade edebilmek, sevdikleri meslegi basariyla icra edebilmek ve en basta da insanca yasayabilmek adina bildigim ne varsa paylasmaya çalistim kendileriyle. araya deprem girdi, ekonomik krizin en büyügü girdi, depresyon orani özellikle de gençler arasinda misliyle artti, ülkemiz kaçak siginmaci yuvasina daha da bir döndü ve nice siddet içerikli tatsiz haberler okuduk bu süreçte... bir de baktik ki koskoca bes sene akip gitmis, yeni bir seçim kapiya dayanmis. içimize sinmese de kemal kiliçdaroglu ve altili arti ikili masa önderliginde bu kez toplumsal uzlasi, hak, hukuk ve adalet temali, ayrica sevgi dilini ön planda tutan bir seçim kampanyasiyla karsilastik, lakin toplumun yarisi tarafindan beklenen, istenen degisim 14 ve 28 mayis 2023 tarihlerinde olmadi ve belki bir daha da hiç olmayacak karamsarligini beraberinde getirdi. saçma sapan tartismalar daha simdiden basladi... ben ise bu arada aleyna tilki'yi falan tamamen unutmusum tabi.
velhasil, 4 haziran 2023 aksami gelip çattiginda ise simdi anliyorum ki kendisinin bende yarattigi travma tam da bu olmus ve muhalefet tarafindan kaybedilen bu son seçim vesilesiyle önümüzdeki bes yili da hesaba katarsak aslinda bilinçaltimda halihazirda altyapisi olusmus, toplamda on yillik bir karamsarligi tetiklemis. aleyna tilki bu arada 23 yasina gelmis, elbette 18 yasindaki toylugu kalmamis ve büyümüs, tabi enerjisini olsun tarzini olsun her seye ragmen kaybetmemis ama kizlarimiz geldi iste aklima onu görünce, bizim kizlarimiz, kurtaramadigimiz, tam tersine bu arada kendi derdime düsüp etkisiz kaldigim, ve onlara nasil umut verecegimi artik benim de bilmedigim, 18-23 yaslarina bizzat taniklik ettigim güzel gençlerimiz...
neyse, ne diyorduk, "olan olmus zaten..."
kendisini bundan önce yine gomis ile birlikte 21. sampiyonluk kutlamalarinda, 25 mayis 2018 aksami statta görmüstük ki seslendirdigi o sen olsan bari, söz konusu 2017-2018 sezonu boyunca da en popüler sarkiydi, özellikle de gomis vesilesiyle...
öz rizasi disinda muhalefet tarafinda konumlandirilan bir seçmen olarak eger o tarihlere geri dönersem, ufukta 24 haziran 2018 seçimleri vardi ve hemen öncesindeki karamsar yillara ragmen gelecekten yine de umutluyduk. agresif üslubu basta olmak üzere tüm falsolarina karsin muharrem ince tarafindan ülkenin kurulus degerlerine yapilan vurgular beraberinde alisik olmadigimiz bilimsel vizyon (belki de masallar), hakli olarak bir coskuya, motivasyona sebebiyet vermisti.
popüler kültürü uzun zamandir takip etmedigim gibi aleyna tilki hakkinda da galatasaray'imiz ile olan bu iki sampiyonluk münasebeti haricinde neredeyse hiçbir bilgim yok. ben o zamanlarda istanbul'da orta-üst seviye bir özel üniversitede akademisyenlik yapiyordum ve fark ettim ki özellikle de sosyokültürel bakimdan belli bir tarafa konumlanan genç kizlarimiz için aleyna tilki ya bir rol model, ya da zamanin sartlari sonucu olusmus bu kesimin popüler kültüre dogal bir yansimasi kendisi. muhakkak ikisindden biri, bilinçaltim öyle bir ilgi kurdu ve aleyna tilki yukarida bahsini ettigim genç kizlarimizi, ögrencilerimi temsil eden bir yüz, bir imge oldu ki saniyorum bu nedenle olmalidir, kendisini fizigi ön planda sekilde algilamakta gerçekten zorluk duydum, daha ziyade bir semboldü benim için.
aleyna tilki üzerinden estetik veya kültürel bir tartisma yapacak kadar bilgili degilim fakat benim deger yargilarima göre kariyer serüveninde su ana dek "nerede duracagini" gayet iyi bilen (veya bu hususta kendisine profesyonel yönlendirmede bulunulmus) ve dis görünüsü ile sanatçi kimligi arasindaki makul denge kurabilmis biriydi. hatta bir adim daha ileri gitmek isterim, yüzünü tekrardan "batiya" dönme ihtimali bulunan türkiye'nin pekala reklam yüzü olabilecek kadar farkli ve çarpici bir sanatçiydi bence, özellikle de hala etkisini sürdüren arabesk ve depresif müzik furyasinin üzerine. yüzeysel bir izlenimden ibaret oldugunu bilsem de bu iddiamin arkasindayim kendisine yönelik, çünkü eger öyle bir sanatçi olmasaydi, bu gibi durumlarda çok daha hassas ve öngörülü hareket etmesi beklenecek galatasaray camiasi kendisini hem de iki defa sampiyonluk kutlamasina çikarmazdi.
araya pandemi girdi, ben yurt disina göçüp yeni bir hayat kurdum, ülke iyice kaçak siginmaci yuvasina döndü, kadina siddet endiseleri artmaya basladi, o dönemde hayatina dokunmaya muvaffak oldugum ögrencilerimden ki hakli sosyal kaygilarla bilhassa kiz ögrencilerimden aldigim karamsar mesajlara binaen elimden geldigince yardimci olmayi sürdürdüm uzaktan da olsa ve kendilerini özgürce ifade edebilmek, sevdikleri meslegi basariyla icra edebilmek ve en basta da insanca yasayabilmek adina bildigim ne varsa paylasmaya çalistim kendileriyle. araya deprem girdi, ekonomik krizin en büyügü girdi, depresyon orani özellikle de gençler arasinda misliyle artti, ülkemiz kaçak siginmaci yuvasina daha da bir döndü ve nice siddet içerikli tatsiz haberler okuduk bu süreçte... bir de baktik ki koskoca bes sene akip gitmis, yeni bir seçim kapiya dayanmis. içimize sinmese de kemal kiliçdaroglu ve altili arti ikili masa önderliginde bu kez toplumsal uzlasi, hak, hukuk ve adalet temali, ayrica sevgi dilini ön planda tutan bir seçim kampanyasiyla karsilastik, lakin toplumun yarisi tarafindan beklenen, istenen degisim 14 ve 28 mayis 2023 tarihlerinde olmadi ve belki bir daha da hiç olmayacak karamsarligini beraberinde getirdi. saçma sapan tartismalar daha simdiden basladi... ben ise bu arada aleyna tilki'yi falan tamamen unutmusum tabi.
velhasil, 4 haziran 2023 aksami gelip çattiginda ise simdi anliyorum ki kendisinin bende yarattigi travma tam da bu olmus ve muhalefet tarafindan kaybedilen bu son seçim vesilesiyle önümüzdeki bes yili da hesaba katarsak aslinda bilinçaltimda halihazirda altyapisi olusmus, toplamda on yillik bir karamsarligi tetiklemis. aleyna tilki bu arada 23 yasina gelmis, elbette 18 yasindaki toylugu kalmamis ve büyümüs, tabi enerjisini olsun tarzini olsun her seye ragmen kaybetmemis ama kizlarimiz geldi iste aklima onu görünce, bizim kizlarimiz, kurtaramadigimiz, tam tersine bu arada kendi derdime düsüp etkisiz kaldigim, ve onlara nasil umut verecegimi artik benim de bilmedigim, 18-23 yaslarina bizzat taniklik ettigim güzel gençlerimiz...
neyse, ne diyorduk, "olan olmus zaten..."