814
* sırasında vandırkid arda’yı sahadan silen oyuncu.
gençliğinden gelen atikliği ve coşkusu dışında kreatif hücum oyuncu altyapılı olması sebebiyle arda’nın hareketlerini hep önden sezdi. belli ki galatasaray’ın yardımcı ekibi ile de rakibe çalışmış. arda’yı beğenmekle beraber kreativitesinin sınırlı, psikolojik eşiğinin düşük ve artık kollanmaya bağımlı hale geldiğini gördük. 18 yaşında çocuğu kollayalım mantığı yerleştiği için fazlasıyla korunuyordu. ama karşısına akranı sayılabilecek başka iyi bir genç (kazım) çıkınca, takke düştü kel göründü. fb kamuoyu, koruma işini abartıp, genç bir oyuncuyu tembelliğe, kendini geliştirmemeye ve sahtekarlığa yönlendirmiş.
ayrıca, çaresiz kaldığı zaman, galatasaraylı oyuncuyu( galiba o da kazımdı) saha dışında reklam panolarına itince, bir metre mesafeden galatasaray seyircisinin tepkisini gördü. yüzünde “ben böyle şeyler yaptığımda yanıma kalıyordu, alkışlanıyordu, neden bu tepki?” şaşkınlığı vardı. galatasaray seyircisi kısaca “sen koç varisi değilsin, yaptığın pisliği ve sahtekarlığı yanına bırakmazlar” mesajını verdi. sonra zaten pek çizgiye yanaşamadı.
kazımcan bir anlamda dün anlayana arda güler’in çözüm anahtarını bıraktı. topla rakibi arasında mesafe ve rakip durumuna göre doğru hamle senkronizasyonu var. kazımcan hem mesafeyi kısa tuttu, hem de kendi temiz hamlesini o harekete geçemeden çok kısa sürede yaptı. mesela sergen bu gibi durumlarda kalın baldır ve güçlü vücut üst yapısı ile karşı hamleyi perdeleyebiliyordu. ardanın ne baldırları, ne de vücudunun üstü tarafı buna müsait değil.
bu salt bir kazımcan yazısı olmadı. ayrıca uzun yazmak lazım bir ara.
kısaca kazım dün dedi ki:
“hey, vandır.
git saraçoğlunda kandır.
olmadı, bjk’ye git, menemene bandır”
gençliğinden gelen atikliği ve coşkusu dışında kreatif hücum oyuncu altyapılı olması sebebiyle arda’nın hareketlerini hep önden sezdi. belli ki galatasaray’ın yardımcı ekibi ile de rakibe çalışmış. arda’yı beğenmekle beraber kreativitesinin sınırlı, psikolojik eşiğinin düşük ve artık kollanmaya bağımlı hale geldiğini gördük. 18 yaşında çocuğu kollayalım mantığı yerleştiği için fazlasıyla korunuyordu. ama karşısına akranı sayılabilecek başka iyi bir genç (kazım) çıkınca, takke düştü kel göründü. fb kamuoyu, koruma işini abartıp, genç bir oyuncuyu tembelliğe, kendini geliştirmemeye ve sahtekarlığa yönlendirmiş.
ayrıca, çaresiz kaldığı zaman, galatasaraylı oyuncuyu( galiba o da kazımdı) saha dışında reklam panolarına itince, bir metre mesafeden galatasaray seyircisinin tepkisini gördü. yüzünde “ben böyle şeyler yaptığımda yanıma kalıyordu, alkışlanıyordu, neden bu tepki?” şaşkınlığı vardı. galatasaray seyircisi kısaca “sen koç varisi değilsin, yaptığın pisliği ve sahtekarlığı yanına bırakmazlar” mesajını verdi. sonra zaten pek çizgiye yanaşamadı.
kazımcan bir anlamda dün anlayana arda güler’in çözüm anahtarını bıraktı. topla rakibi arasında mesafe ve rakip durumuna göre doğru hamle senkronizasyonu var. kazımcan hem mesafeyi kısa tuttu, hem de kendi temiz hamlesini o harekete geçemeden çok kısa sürede yaptı. mesela sergen bu gibi durumlarda kalın baldır ve güçlü vücut üst yapısı ile karşı hamleyi perdeleyebiliyordu. ardanın ne baldırları, ne de vücudunun üstü tarafı buna müsait değil.
bu salt bir kazımcan yazısı olmadı. ayrıca uzun yazmak lazım bir ara.
kısaca kazım dün dedi ki:
“hey, vandır.
git saraçoğlunda kandır.
olmadı, bjk’ye git, menemene bandır”
