20
benim için anlamı büyük olan maç. genel hatlarıyla özel hayatımı halka arz etmeyi sevmem lakin, on yedi yaşından bu yana anksiyete ve panik atak problemi yaşamaktayım az evvel sözlükte volta atarken andres jose fleurquin başlığına denk geldiğim gibi bu maçı hatırladım. hipokondriyazis sebebiyle büyük maçlar olsun, sıradan takımlarla fakat stresli geçen maçlar olsun ya da özel hayatımda yaşadığım kalburüstü stresli zamanlar olsun daima elim nabzıma gider ve bir an vücut değerlerimin anormal olabilme ihtimalini düşünür paniklerim, uzun zamandır bu böyledir. lakin bu maça gittiğim vakit on yaşındaydım. kapalı tribünde konfeti şovunu izlemiş, sağ kanattan gelen ortaya fleurquin'in yükselip vurduğu kafaya şahit olmuş ve ardından tribünde babam ve kapalı müdavimi arkadaşları ile hep bir ağızdan şşşt şşşt myhre * diye haykırmıştık. o gün beni öldürmeyen heyecanın, bugün öldüreceğini düşünmek gecenin bu vaktinde bir garip geldi. üzüldüm, ne yalan söyleyeyim. hem bir çocuk olup babamla vakit geçirmeyi, hem eski kendimi, hem de ali sami yen'i özlediğimi fark ettim.