5866
futbolcunun yerlisi yabancısı olmadığını düşündüğüm gibi, teknik direktörün de yerlisi yabancısı olmadığını düşünüyorum. iyi teknik direktörler var, kötü teknik direktörler var. bu iyiliğin veya kötülüğün mensubu olunan millet ile bir ilgisi yok. ancak bu noktada söylenmesi gereken bir şey var ki, okan buruk'un futbola bakış açısı mevcut türk teknik adamların ötesinde. okan hocanın teknik adamlık kumaşı bugüne kadarki türk teknik adamlardan farklı, bu da hemen anlaşılıyor.
türk teknik adamların (şenol güneş, fatih terim ve son zamanlarda avrupalı teknik adam gözüyle değerlendirilen emre belözoğlu da buna dahil) beraber çalışacakları ekipleri oluştururken sahip oldukları kafa şark kafası iken, okan buruk'un bu noktada sahip olduğu kafa garp kafası. bu kafa yapısındaki farklılık elbette sahada oynanan futbola da, saha dışında maç önü ve maç sonu verilen demeçlere de yansıyor. hocaya maç içerisinde bakıyorsun; oyun devam ederken sağında irfan saraloğlu var, bir adım arkasında ismael garcia var. moritz volz da tribünde oturuyor. maç bitiyor tribünle bütünleşmek için kale arkasına gidiyor hoca, o'nunla beraber tribüne yürüyen kalabalık bir ekip var çevresinde. hocanın sahip olduğu bu farklı kumaş, elbette ki her şeye olumlu yansımakta. okan hocanın bugün sağında hasan kabze, solunda da emre aşık, arkasında da servet çetin olabilirdi örneğin. bu saydığım isimlerin hepsi okan buruk'un galatasaray'daki 2006-2008 yılları arası futbolculuk döneminde takım arkadaşlığını yaptı ama okan hoca takım arkadaşlığı ile antrenörlüğü, yani yol arkadaşlığını ayrı tutabiliyor. yanına irfan saraloğlu'nu, ismael garcia'yı alıyor ve onlarla birlikte hedeflerine yürüyor. bu hem hocanın kariyerine ve zihinsel gelişimine fayda sağladığı gibi, galatasaray'ı da diğerlerinden farklı bir futbol takımı haline getiriyor. bu kaliteli ve farklı kumaştan çıkacak elbiseden de galatasaray'ın uzun yıllar faydalanması gerek, umarım öyle de olacaktır.
türk teknik adamların (şenol güneş, fatih terim ve son zamanlarda avrupalı teknik adam gözüyle değerlendirilen emre belözoğlu da buna dahil) beraber çalışacakları ekipleri oluştururken sahip oldukları kafa şark kafası iken, okan buruk'un bu noktada sahip olduğu kafa garp kafası. bu kafa yapısındaki farklılık elbette sahada oynanan futbola da, saha dışında maç önü ve maç sonu verilen demeçlere de yansıyor. hocaya maç içerisinde bakıyorsun; oyun devam ederken sağında irfan saraloğlu var, bir adım arkasında ismael garcia var. moritz volz da tribünde oturuyor. maç bitiyor tribünle bütünleşmek için kale arkasına gidiyor hoca, o'nunla beraber tribüne yürüyen kalabalık bir ekip var çevresinde. hocanın sahip olduğu bu farklı kumaş, elbette ki her şeye olumlu yansımakta. okan hocanın bugün sağında hasan kabze, solunda da emre aşık, arkasında da servet çetin olabilirdi örneğin. bu saydığım isimlerin hepsi okan buruk'un galatasaray'daki 2006-2008 yılları arası futbolculuk döneminde takım arkadaşlığını yaptı ama okan hoca takım arkadaşlığı ile antrenörlüğü, yani yol arkadaşlığını ayrı tutabiliyor. yanına irfan saraloğlu'nu, ismael garcia'yı alıyor ve onlarla birlikte hedeflerine yürüyor. bu hem hocanın kariyerine ve zihinsel gelişimine fayda sağladığı gibi, galatasaray'ı da diğerlerinden farklı bir futbol takımı haline getiriyor. bu kaliteli ve farklı kumaştan çıkacak elbiseden de galatasaray'ın uzun yıllar faydalanması gerek, umarım öyle de olacaktır.