578
deplasman bileti bulmanın çok büyük kaos yaşattığı maçtır. kendi adıma bir şekilde bileti temin etmis fakat ekibimizdeki diğer dostlarımızın biletinin olmamasından dolayı gerekirse girmeme kararıni gündemimize almıştık. kulübün, deplasman biletlerini saçma sapan yerlere vermesi sonucu o yıllarda temin edilmesi yurt içi deplasman maçlarına nazaran çok daha kolay olan biletlere ulaşamıyorduk bu maç özelinde.
maçtan 1 gun öncesinde uçakta giderken şans eseri yan koltugumuza oturmuş olan bir vatandaşımız da maça gittiğini, ilk kez bir deplasman yaptığını, maç biletini ise o zamanki yöneticilerimizden birinin torunlarına özel ders veren annesi vasıtasıyla aldığını belirtmiş ve bu bizim kinimizi daha da diri tutmamıza sebep olmuştu:))
yine aynı gün için de yönetimin kaldığı oteli şans eseri bulmuş orada ise ulaştığımız bir iki yöneticimize istanbul dan birilerinin selamını iletince 3 dk öncesinde " hiç kalmadı valla arkadaşlar, en azından maça girmesenizde şehri gezersiniz " temalı saçma tavsiyeler yerini " neden daha önce söylemediniz x'in yakını olduğunuza" çevirdi. tabi sonuçta kulübümüz seçilmişi olduğundan ötürü kendisine xrspuya siliş öğretme sende demedik.
bilet açığımız azalsa da yine devam ediyordu. istanbul ile olan iletişimimiz tüm gun devam etmiş ve eski bir fenerbahce yöneticisi ile temas kurulmus( çok acı evet biliyorum ama birimiz hepimiz için) maç günü almanya ya gelecek arkadaşımız ( bu arada o kardeşimiz resmen neredeyse tum tayfamizin biletlerini temin etmis ve sonraki yillarda yonetimlerde de yer almıştır iyi ki vardir) bir şekilde o gün içinde onun ofisine gidip galatasaray in şampiyonlar ligi deplasman biletini fenerbahçe eski yöneticisinden hafif makaralara maruz kalarak almistir.
maç günü geldiğinde bilet eksiğimiz kalmamış, kaldığımız dusseldorf şehrinden trenle( bu arada eğer s.ligi maçı biletiniz varsa o bileti gösterip macin oynandığı eyalette şehirler arası trene ücretsiz binebiliyorsun) gelsenkirchene geçtik ve bu şehrin sadece 2 cadde den oluşan bir yer olduğunu görünce baya şaşırmıştık.
bu arada stad önünde karşılaştığımız, istanbul'dan gelen ve bileti olmayan bazı tanıdık simaların maça girebilmek için erken saatlerde stada bir şekilde sızıp, tuvaletlere saklandığı ama kontrol yapan polis tarafından tespit edilip bu yaptıklarının yanlış olduğu bilgisi verilip stad dışına alındıkları bilgisini edindik.
maca girdiğimizde tribünlerin bizim stada gore sadece pegasus tribününe denk gelen yeri harici çoğu yerinde alman seyirciler ile bizim taraftarımızın denk olduğunu gördük. biz ise yine bizim stada göre suan deplasman tribününe denk gelen yere konuşlanmistik. macin başlarında yediğimiz golün ardından hamit' in golü ardından tum takımın bizim önümüzdeki kalenin arkasında sevinç yumağı oluşturması ilk yarının sonlarında ikinci golü efsanevi bir karşı karşıya atmamizdan sonra kısa bir şok geçirip gol attığımıza inanamam ama sagolsun insanı duygularını bu gibi anlarda kaybeden kardeşlerimin/ dostlarımızın tekme yumruk ve sarsmalari ile sadece 3 saniye yaşayabildiğim duygusal anlarimin bitmesi ile sonuçlandı.
ikinci yarıda rakibin beraberliği sağlaması, musleranin yine efsanevi performansı sonucu artik tur bizim dediğimiz anda 3.golu bulmamızla kendimizden geçmemiz, ve eğer aynısi bizim stadda deplasman tribününun bu derece aşırı sevinmesinin hiç bir güvenlik tedbirinin olmadığı ortamda yaşansa cenaze çıkmasının kuvvetli muhtemel olduğu yerde, tebrikler ile karşılaşmamız medeniyetin ne olduğunu bir kez daha yüzümüze vurmuştu.
maç sonunda stadda ve gittiğimiz tren garında resmen 90 lardaki şampiyonluk kutlamalarının olduğunu görmemiz ve bizimde iştirak etmemizle ortamın daha da renklenmesi baya akılda kalıcıydi.
son olarak dusseldorf a döndüğümüzde gecenin 1 i olmuş açlıktan midesi kazınan onlarca taraftarımız, gardaki mc donaldsa hücum etmis bizde payımıza kalan dünya tarihinin o an için en lezzetli duble cheeseburger menüsünü afiyetle midemize indirmistik. dünya insanlık tarihindeki en lezzetli cheseburgerin o olmadığını iddia eden aksini ispatla yükümlüdür. çünkü açlık ve yorgunluk iyi bir şey değildir.
maçtan 1 gun öncesinde uçakta giderken şans eseri yan koltugumuza oturmuş olan bir vatandaşımız da maça gittiğini, ilk kez bir deplasman yaptığını, maç biletini ise o zamanki yöneticilerimizden birinin torunlarına özel ders veren annesi vasıtasıyla aldığını belirtmiş ve bu bizim kinimizi daha da diri tutmamıza sebep olmuştu:))
yine aynı gün için de yönetimin kaldığı oteli şans eseri bulmuş orada ise ulaştığımız bir iki yöneticimize istanbul dan birilerinin selamını iletince 3 dk öncesinde " hiç kalmadı valla arkadaşlar, en azından maça girmesenizde şehri gezersiniz " temalı saçma tavsiyeler yerini " neden daha önce söylemediniz x'in yakını olduğunuza" çevirdi. tabi sonuçta kulübümüz seçilmişi olduğundan ötürü kendisine xrspuya siliş öğretme sende demedik.
bilet açığımız azalsa da yine devam ediyordu. istanbul ile olan iletişimimiz tüm gun devam etmiş ve eski bir fenerbahce yöneticisi ile temas kurulmus( çok acı evet biliyorum ama birimiz hepimiz için) maç günü almanya ya gelecek arkadaşımız ( bu arada o kardeşimiz resmen neredeyse tum tayfamizin biletlerini temin etmis ve sonraki yillarda yonetimlerde de yer almıştır iyi ki vardir) bir şekilde o gün içinde onun ofisine gidip galatasaray in şampiyonlar ligi deplasman biletini fenerbahçe eski yöneticisinden hafif makaralara maruz kalarak almistir.
maç günü geldiğinde bilet eksiğimiz kalmamış, kaldığımız dusseldorf şehrinden trenle( bu arada eğer s.ligi maçı biletiniz varsa o bileti gösterip macin oynandığı eyalette şehirler arası trene ücretsiz binebiliyorsun) gelsenkirchene geçtik ve bu şehrin sadece 2 cadde den oluşan bir yer olduğunu görünce baya şaşırmıştık.
bu arada stad önünde karşılaştığımız, istanbul'dan gelen ve bileti olmayan bazı tanıdık simaların maça girebilmek için erken saatlerde stada bir şekilde sızıp, tuvaletlere saklandığı ama kontrol yapan polis tarafından tespit edilip bu yaptıklarının yanlış olduğu bilgisi verilip stad dışına alındıkları bilgisini edindik.
maca girdiğimizde tribünlerin bizim stada gore sadece pegasus tribününe denk gelen yeri harici çoğu yerinde alman seyirciler ile bizim taraftarımızın denk olduğunu gördük. biz ise yine bizim stada göre suan deplasman tribününe denk gelen yere konuşlanmistik. macin başlarında yediğimiz golün ardından hamit' in golü ardından tum takımın bizim önümüzdeki kalenin arkasında sevinç yumağı oluşturması ilk yarının sonlarında ikinci golü efsanevi bir karşı karşıya atmamizdan sonra kısa bir şok geçirip gol attığımıza inanamam ama sagolsun insanı duygularını bu gibi anlarda kaybeden kardeşlerimin/ dostlarımızın tekme yumruk ve sarsmalari ile sadece 3 saniye yaşayabildiğim duygusal anlarimin bitmesi ile sonuçlandı.
ikinci yarıda rakibin beraberliği sağlaması, musleranin yine efsanevi performansı sonucu artik tur bizim dediğimiz anda 3.golu bulmamızla kendimizden geçmemiz, ve eğer aynısi bizim stadda deplasman tribününun bu derece aşırı sevinmesinin hiç bir güvenlik tedbirinin olmadığı ortamda yaşansa cenaze çıkmasının kuvvetli muhtemel olduğu yerde, tebrikler ile karşılaşmamız medeniyetin ne olduğunu bir kez daha yüzümüze vurmuştu.
maç sonunda stadda ve gittiğimiz tren garında resmen 90 lardaki şampiyonluk kutlamalarının olduğunu görmemiz ve bizimde iştirak etmemizle ortamın daha da renklenmesi baya akılda kalıcıydi.
son olarak dusseldorf a döndüğümüzde gecenin 1 i olmuş açlıktan midesi kazınan onlarca taraftarımız, gardaki mc donaldsa hücum etmis bizde payımıza kalan dünya tarihinin o an için en lezzetli duble cheeseburger menüsünü afiyetle midemize indirmistik. dünya insanlık tarihindeki en lezzetli cheseburgerin o olmadığını iddia eden aksini ispatla yükümlüdür. çünkü açlık ve yorgunluk iyi bir şey değildir.