1690
pisa'da kiralık olarak forma giyen futbolcumuz.
morutan'ın alınmasını ve alındıktan sonra sürekli oynatılmasını savunan biriydim çünkü o dönemki sistemimizde oynatılması elzemdi. şöyle ki;
maç başı en az 600-650 pas yaptığımız günleri aklınıza getirdiniz değil mi? işte fatih terim pas oyunu oynamayı çok sever; bunu bilen rakipler yerleşik bir şekilde defansa çekilir ve bizi beklerdi. bu durumda kilidi nasıl açardın?
1-uzaktan şutlarla
2-duran toplarla
3-dar alanda becerikli oyuncularla
işte morutan hem dar alanda becerikliydi, hem de uzaktan şutları iyiydi. en azından öyle olduğu için alınmıştı. her ne kadar bizde bu performansı gösteremese de, bazı maçlarda bunun sinyalini çok net bir şekilde vermişti. o dönemki oyun tarzımız morutan'a uygundu ama bizde o oyun planının cılkını çıkarmıştık. kanat rotasyonlarımızda morutan, emre kılınç, babel, feghouli gibi hep aynı tipte oyuncular vardı. orta sahada cicaldau, berkan, taylan gibi vasat(o dönemde) oyuncular vardı. e o dönem forvet hattımız sürekli değişim gösterdiği için morutan dahil hiçbir oyuncumuz sivrilemedi. sivrilen tek bir kişi vardı, o da kanat rotasyonlarından farklı olarak savunma arkasına koşu atabilen tempolu bir kerem aktürkoğlu'ydu. domenec torrent yönetimine hiç girmiyorum çünkü sırf kendisi için takımı mahvetti.
neyse morutan'a geri dönersek,
okan hoca takıma geldikten sonra morutan'ı hazırlık maçlarında oynattı ama zaten onun özelliklerine benzer özellikler barındıran yunus akgün gelmişti. üstelik yabancı kuralında elini rahatlatacaktı. kanat oyununa adapte olmuş birisini de on numara oynatmak istemediğinden, ki o zamanlar yüksek sesle 10 numara transferi konuşuluyordu, ya kadro dışı kalacaktı, ya da gönderilecekti. okan hoca'da hiç çelişkiye girmeden direkt gönderdi. neden çelişkiye girmeden diyorum, çünkü feghouli ve babel'in sözleşmeleri yenilenmedi, emre kılınç ve morutan ise kiralık gönderildi. yani aynı tipte olan oyuncuların hepsi gitti. rotasyonda bekleyen barış alper ise tıpkı kerem gibi savunma arkası koşularını iyi yapabilen bir oyuncuydu.
sezon başladı ve biz kerem-yunus kanatlarıyla maçlara çıktık. yahu her şey iyi hoştu ama kaleye gidemiyorduk ki kardeşim. gitsek bile hep bir şeyler eksikti. işte oradaki sorun, daha öncede dediğim gibi tıpkı morutan'ın özelliklerini bünyesinde barındıran yunus akgün sorunuydu. yunus oynadığında genelde ayağına top ister ve savunma arkası koşularını hiç yapmazdı. rashica ise her şeyden olan bir oyuncuydu. dar alanda da iş yapardı, savunma arkasına da koşardı... yani tam okan hoca'nın istediği tarz. üstelik okan hoca harmanlayarak yaptı bunu. yani mertens, oliveira gibi kilidi açacak yetenekteki oyuncuların yanına, sürekli gol koklayan ve tempo yapan kanatlar koydu. bek pozisyonlarında boey-kazımcan rüzgarı, çapa rolündeki torreira ve forvette de gomis, icardi ikilisi olunca işler maşallah tam da istediğimiz gibi gitti. sürekli arayan, tempo yapan, rakip savunmayı zorlayan, kilidi açabilecek her şeye sahip bir takım haline geldik.
sonuç olarak, eğer morutan gitmeseydi nasıl olurdu şeklindeki soruların cevabını yunus akgün'de bulabilirsiniz. ya bir eksik, ya bir fazla olurdu ama morutan'ı beğenen biri olarak açık söyleyeyim ki, ilk haftalardan sonra hayatta kulübeden çıkamazdı.
morutan'ın alınmasını ve alındıktan sonra sürekli oynatılmasını savunan biriydim çünkü o dönemki sistemimizde oynatılması elzemdi. şöyle ki;
maç başı en az 600-650 pas yaptığımız günleri aklınıza getirdiniz değil mi? işte fatih terim pas oyunu oynamayı çok sever; bunu bilen rakipler yerleşik bir şekilde defansa çekilir ve bizi beklerdi. bu durumda kilidi nasıl açardın?
1-uzaktan şutlarla
2-duran toplarla
3-dar alanda becerikli oyuncularla
işte morutan hem dar alanda becerikliydi, hem de uzaktan şutları iyiydi. en azından öyle olduğu için alınmıştı. her ne kadar bizde bu performansı gösteremese de, bazı maçlarda bunun sinyalini çok net bir şekilde vermişti. o dönemki oyun tarzımız morutan'a uygundu ama bizde o oyun planının cılkını çıkarmıştık. kanat rotasyonlarımızda morutan, emre kılınç, babel, feghouli gibi hep aynı tipte oyuncular vardı. orta sahada cicaldau, berkan, taylan gibi vasat(o dönemde) oyuncular vardı. e o dönem forvet hattımız sürekli değişim gösterdiği için morutan dahil hiçbir oyuncumuz sivrilemedi. sivrilen tek bir kişi vardı, o da kanat rotasyonlarından farklı olarak savunma arkasına koşu atabilen tempolu bir kerem aktürkoğlu'ydu. domenec torrent yönetimine hiç girmiyorum çünkü sırf kendisi için takımı mahvetti.
neyse morutan'a geri dönersek,
okan hoca takıma geldikten sonra morutan'ı hazırlık maçlarında oynattı ama zaten onun özelliklerine benzer özellikler barındıran yunus akgün gelmişti. üstelik yabancı kuralında elini rahatlatacaktı. kanat oyununa adapte olmuş birisini de on numara oynatmak istemediğinden, ki o zamanlar yüksek sesle 10 numara transferi konuşuluyordu, ya kadro dışı kalacaktı, ya da gönderilecekti. okan hoca'da hiç çelişkiye girmeden direkt gönderdi. neden çelişkiye girmeden diyorum, çünkü feghouli ve babel'in sözleşmeleri yenilenmedi, emre kılınç ve morutan ise kiralık gönderildi. yani aynı tipte olan oyuncuların hepsi gitti. rotasyonda bekleyen barış alper ise tıpkı kerem gibi savunma arkası koşularını iyi yapabilen bir oyuncuydu.
sezon başladı ve biz kerem-yunus kanatlarıyla maçlara çıktık. yahu her şey iyi hoştu ama kaleye gidemiyorduk ki kardeşim. gitsek bile hep bir şeyler eksikti. işte oradaki sorun, daha öncede dediğim gibi tıpkı morutan'ın özelliklerini bünyesinde barındıran yunus akgün sorunuydu. yunus oynadığında genelde ayağına top ister ve savunma arkası koşularını hiç yapmazdı. rashica ise her şeyden olan bir oyuncuydu. dar alanda da iş yapardı, savunma arkasına da koşardı... yani tam okan hoca'nın istediği tarz. üstelik okan hoca harmanlayarak yaptı bunu. yani mertens, oliveira gibi kilidi açacak yetenekteki oyuncuların yanına, sürekli gol koklayan ve tempo yapan kanatlar koydu. bek pozisyonlarında boey-kazımcan rüzgarı, çapa rolündeki torreira ve forvette de gomis, icardi ikilisi olunca işler maşallah tam da istediğimiz gibi gitti. sürekli arayan, tempo yapan, rakip savunmayı zorlayan, kilidi açabilecek her şeye sahip bir takım haline geldik.
sonuç olarak, eğer morutan gitmeseydi nasıl olurdu şeklindeki soruların cevabını yunus akgün'de bulabilirsiniz. ya bir eksik, ya bir fazla olurdu ama morutan'ı beğenen biri olarak açık söyleyeyim ki, ilk haftalardan sonra hayatta kulübeden çıkamazdı.
